27 Haziran 2009 Cumartesi

hayat işte garip mi garip

Bu kırgın günleri yaşarken tembellik içimi iyice sarmıştı .Günlerdir spor yapmıyordum. Bir haftadır bugün gideceğim diyerek spor çantam kapı önünde bekletiyordum. Bir gayret sıcak günde attık kendimizi spor salonuna. Sonra başladım yürüyümeye,bir yandan  da televizyon seğretmeye. Michael Jackson klipleri tüm müzik kanallarında dönüp duruyordu. Eski günlere döndüm bir anda. Klip seğretmek için haftada bir yayınlanan programı takip ederdik. Sevdiğimiz şarkıların kliplerini beklerdik. O zamanlar kablolu televizyon İstanbul dışına çıkamamış durumda, uydu kanalları yok, digiturkun hayali bile söz konusu değil. Şimdi koşu bandında televizyon seğret, istediğin kanalı ayarla, istediğin programı seğret. Teknolojinin yoksunluğunda dünyada hemen herkesin tanıdığı insanlardan biriydi Michael Jackson. O sırada konserlerinden  en popüler olduğu zamanlardan birinden bir görüntü belirdi ekranda. Hayranları çıldırmış gibiydi. Bakışlarındaki heyacan, mutluluk, bir anda içimi burktu, boğazım düğümlendi. Bir efsane bitti, ama daha çok insanlar ölünce hatırladı.
Hayat işte, garip mi garip, ölümü görüp anlıyoruz ne kadar boş olduğunu, hayatı daha çok yaşayacağız diye kendimize söylüyoruz. Ama hep unutuyoruz kendimize söylediklerimizi.

Hiç yorum yok: