14 Haziran 2009 Pazar

Benim karanlığım ve Alacakaranlık

Günlerdir içimi sıkan olaylar tüm hızıyla devam ediyor.Her güne ayrı bir bunalım,her gün ayrı bir siyah. Siyahın içinde ufak bir pembe bulma teleşındayım. Hayat devam ediyor durup, dinlemeye çalışıyorum. Keyiflendirmeye çalışıyorum kendi kendimi. Güzel şeyler düşünmeye, görmeye çalışıyorum. Uykuya dalınca anlam veremiyordum. Rüyasızdı gecelerim uzun zamandır. Uyuyorum ve kalkıyorum. Sanki hiç uyumamış gibi. İlk defa dün gece gördüğüm rüyamı hatırladım. Bir savaşın ortasındaydım. Bilmediğim bir şehir işgal ediliyordu. Arkama baktığımda tanklar, askerler şehre giriyordu. Tüm gücümle kaçmaya çalıştım caddeden. Cadde kenarında duvar gibi aşmam gereken boyumdan yüksek bir tümsek vardı. Hiç tanımadığım biri elini uzattı ve geçtim. Koştum ve bir eve sığındık yanımda tanımadığım birileri ile birlikte. Rüya böyle devam etti. Savaş kimin savaşıydı? Neyin ortasında kalmıştım? Ama sanki bana ait değildi şehir ve savaşta benim değildi. Yine de kaçtım, koştum uzun süre.Karanlık içimdeydi işte. Derinlerde, rüyalarda..
Bu iç sıkıntıların ortasında sinemaya gitmeye karar verdik.Sinemalarda oynayan filmleri hep takip eden ben hangi filmlerin oynadığını bilmiyordum.Güzel film yok ki zaten dedim eşime. O da olsun gidelim bakalım dedi.Hiç hoşuma gitmedi filmlerin çoğu.Sadece Alacakaranlık olabilir dedim.Yeniden gösterime giren bir film. İlk vizyona girdiğinde ilgimi çekmemişti.Kitapları da aynı şekilde.Oysa vampir filmlerini, öykülerini her zaman sevdim.Film inanılmaz derecede hoşumuza gitti.Müzikler ve mekan filmle inanılmaz bütünleşmiş.Aslında çok başarılı bir film değil belki.Belki daha çok 17 yaş grubuna hitaben yapılmış.Ama sevdim işte ben de anlamadım.Başroldaki çocuğu dergilerde her gördüğümde aman bunun neresini seviyorlarki diyordum.Filmi izleyince anladım.Vampir olsun böyle olsun, ısırsın hatta dedim tabi kendi kendime.
Karanlığım birazcık hafifledi sanki..Sadece bir filmle değil aslında.Bu ruh hali bana göre değil.Geçecek işte biliyorum....

Hiç yorum yok: