30 Eylül 2011 Cuma

Hayatımın en güzel rengi




Hangi rengi en çok seviyorsun diye sorsaydı biri cevabım farklıydı bundan önce.Şimdi en güzel rengin aşkını içimde taşıyorum.Her gün gülen gözlerini seyredalıyorum.
Bir çocuk büyütmek zormuş belki ama güzelmiş hem de çok.
Neden mi?
Bir insanın büyümesine şahit olmaktan daha güzel ne olabilir?Bu şansa sahip olmak üstelik kendini özel de hissettirir.Sanki sadece sen anneymişsin gibi gelir o anlarda.
Bir de sarılırsa bu küçük insan,oooohh dünya o an tüm ağırlığı ile bile konsa omuzlarıma umursamam.

29 Eylül 2011 Perşembe

Sonbaharla haşır neşirim


















Şöyle camdan dışarı bile baktığımda iyi bak güneşe diyorum.Özleyeceksin.
Bu sonbahar güneşini çok seviyorum.Böyle kendini özleteceğini bilerek,herkesi kıskandıracak kadar parlak,hadi son günlerim biraz daha ısının özlersiniz diyecek kadar narsist sanki.
Sonbahar bana başlangıçları hatırlatıyor hep.Başlayan güzel şeyleri.Ya da başlayacak olanları.Okulların açılmasına sevinen çocuklar gibi.
Kendime döndürüyor bu sonbahar rüzgarları estikçe,esiyor kendime daha çok tutunuyorum sanki.
Söyleyecek çok kelime biriktirdim bir de ceplerimde.
Şöyle bir silkelesem ceplerimi ooooo neler dökülür içlerinden.
Adı bahar olsun mevsimin yeter ki ben ziyadesiyle severim.


24 Eylül 2011 Cumartesi

Demir artık tamamen yürüyor diyebilir miyiz:)

Bayramdan bu yana 2-3 adım derken derken Demir dün hız kazandı adımlar çoğaldı.Artık tutunacak yer fazla aramadan ayakta uzun uzun durarak ve en önemlisi yürüdüğünün de farkına vararak adım atmaya başladı.

Artık Demir hayatı arşınlamaya başladı!!

20 Eylül 2011 Salı

















Demir odasında oynarken ben de yanı başında onu izliyordum.Birden Yaz 'ın takvimine baktım.Ve Eylül ayının Yaz cümlesi neymiş hadi bu cümle benim olsun dedim.

Ve şöyle diyordu;
Eğer sıkıntı olmasaydı huzur da olmazdı,kış olmasaydı yaz da olmazdı.
St.John Chrysostam

Durdum düşündüm elbette.Boş değil bir anlamı vardı,bir şeyler anlatıyordu bana.Sonra aklıma Nietzche geldi.Nietzcheye göre insanlar değerli şeylere mutluluk dolu bir sürecin sonunda kavuşmuyorlar.Hatta bu sebeple dostlarına bile kötü temennilerde bulunurmuş ki acıların sonunda güzel bir mutluluğa ulaşmalarını umut edermiş.
Kendimi düşündüm.Bazen mutlulukları nokta gibi görüp diğer sıkıntıları düz çizgilere benzettiğimi.
.-.-.-.-.-.-.-.-.- gibi gibi
Ama sonra çeliştim işte birden aslında hep olumluyu çağırmak gerekti.
Bize öğretilen de buydu işte
O en can alıcı sözlerden buradan çıkmaz mıydı?
Her acının sonunda aydınlık bir pencere vardır gibi.
Çelişiyordu işte bu hep olumluyu çekme hali ile.
O yüzden bize öğretilenler,tüm özlü sözler ile kafamdan kovdum hepsini..

13 Eylül 2011 Salı

Jane Austen sevenler yaklaşın yamacıma


En çok sevenlerden biri de Pinkyim biliyorum.O izlediği zamanlarda izlemek bir türlü nasip olmamıştı.Nasıl geldiyse geçen günlerde aklıma geldi ve izlemeye başladım.
İlk Emmayı izledim.Ama BBC versiyonunu.Emma karakterini canlandıran kişiyi çok iyi seçmişler.Emma neşeli ve sevimli bir karakter.Evlenmeyeceğini söyleyip çevresindekilere çöpçatanlık yapmaya çalışan biri.

Aşk ve Gurur

Filmi hep bölük pörçük izlemiştim.Sonunu da getirmemiştim hiç.Oturdum izledim.Aşkı yanlış kişi de bulduğunu düşünüp acı çeken bir kızın ve beraberinde kız kardeşlerinin yaşadığı aşkları da anlatan bir film.

Becoming Jane(Alakasız bir şekilde Aşkın Kitabı ismiyle ülkemizde gösterime girmiş)

Diğer filmlerden sonra bu filmi izleyince çok üzüldüm ben Jane Austen için.Filmlerindeki karakterleri kendi hayatından yola çıkarak kaleme aldığını görmüş oldum.Nasıl yazdığını,neler yaşadığını gözler önüne seren film son sahnede beni gerçekten çok etkiledi.

Syhnm bir de film izleyemiyorum diyorum değil mi?




Hayatınızın fon müziği hep güzel olsun

Sahip olduğumuz bir ton şey varken daha fazlasını istiyoruz çoğu zaman.
Oysa nelere sahibiz?Bir çoğundan zengin,huzurlu,rahatız.Fazlası fazlası.
Kış olunca,yaz olsun.Yaz olunca,kış olsun der gibi.
Kızıyorum böyle anlarda kendime.

Bir de herkesin haklı olduğu durumlarda iki tarafa da yorum yapınca kızıyorum kendime.Öyle haller var ki aslında iki taraf da kendine göre haklı.

Bir de en çok bir düşünceye,güne,yeni olan ne varsa işte o şeye başlarken düşüncelerimi bazen bulandırmama kızıyorum.Dur diyorum at kafandan tüm bu düşündüklerini.
Kendine gel.

Kulağımıza çalınan melodiler güzel olsun,kalbe giden yolu bulsun.Düşüncelerimiz hep berrak olsun.İyimser tüm dualar,dilekler bizim olsun...


bu sabah kahve yaparken dinlediğim şarkı buydu ve bana ne kadar huzur verdiğini düşündüm.

12 Eylül 2011 Pazartesi

Demir 11 aylık oldu

Yuppiiii doğum günüme 1 ay var!
Ne çok büyüdüm ben:))
Yürümeye ufak ufak başladım sayılır.Bana bir de ilk adım ayakkabısı aldı dayım.Ayda yürür gibi adım atıyormuşum onunla.Öyle diyorlar.Tutunmadan durabiliyorum uzun süre ama cesaret de edemiyorum 2-3 adım dışında.
Alt dişlere komşu üst dişler geldi.Yandakilerde hazırlıkta ki salyalar son sürat akıyor,akıyor,akıyor...
Annemler ne yese yemek istiyorum.Ne var ki bazen annem veremem sana bundan deyince kırılıyorum.Çorbaları hala pek sevmiyorum.Nadiren tadına bakıyorum.Damla teyzemin mercimek çorbasını çok sevmiştim ama.
Annem kilitler taksın dursun.Ben kilitleri de koparıyorum.Yeni hedefim annemin yemek takımlarının olduğu dolap.Aman içinde ne güzel kelebekli tabaklar var öyle.
Attı,git,ver söylediğim diğer kelimeler arasında.Arada başka kelimeler de tekrar ediyorum biri söylediğinde herkes durup bir bakıyor.Ama sonra pek de söylemiyorum tekrar tekrar.
Dedem de geldi ki nihayet ne oyunlar oynuyoruz onunla.
Babamın arkasından ağlamaya da başladım artık.
Annemle,babam bana komiksin diyor.Evet benim de kendi çapımda bir espri anlayışım var.

Demir


Çocuk

Bir gülümseme ne çok sevindirirmiş beni.
Çocuk nasıl da gelmişsin,girmişsin hayatıma
Herkese kendi çocuğu dünya güzeliymiş,evet doğruymuş.
Baktıkça doyamıyorum,sevdikçe doyamıyorum sana
Sen geldikten sonra baktığım her çocuk ne çok,ne çok kıymetli bana
Çocuk ne çok şeyler anlattın sen bana...




10 Eylül 2011 Cumartesi

Game Of Thrones-Taht Oyunları


Kuzenimde benim gibi dizikoliktir.İzle dedi Game of Thronesu sen seversin fantastik hikayeleri.Arkasında
n Damlocanım sürekli söz eder oldu.Hemen başlamalı dedim.İzleyeli çok oldu aslında ilk sezonu.İlk sezon bitti dayanamadım kitabını aldım.Merakla 2. se
zondan tüyolar bulacağını sanan Yıldız yanıldı.1000 sayfalık kitabı okuyarak Game of Thrones ile ilgili bir çok konuya vakıf oldu.Demirle nasıl okudun demeyin,neredeyse 1000 sayfa olan kitabı kucağınızda uyuyan bir bebekle okumak çok zor:)Bırakın bebeksiz de kalın kitap okumak zor.Tek elle kalın kitap okumayı uygun hale getiren bir icat bulan beni mutlu eder.Azıcık yaratıcı olsam ben bulacağım.Tek elle tutarsın olmaz,öyle yaparsın olmaz.Böyle yaparsın olmaz.
Taht oyunlarına dönersek Yüzüklerin Efendisi ile karşılaştırmak istemem.Toiken tarzında değil asla kitap da.Ama o havayı yakaladım diyebilirim.Krallıklar ve elde edilmeye çalışılan taht,arkasında savaş ve daha bir çok şeyi getiriyor.
18 eylülde Cnbce diziyi yayınlayacak izlemek isteyenlere duyurulur.

8 Eylül 2011 Perşembe

Bu şehir artık sonbahar kokuyor

Artık soğuk içecekleri tercih etmek yerine elim hep kahve kavanozuna uzanıyorsa
Etrafımda okul malzemelerini sıkça görmeye başladıysam.




Rüzgar artık saçları savurup,üşütüyorsa
Sararan yaprakları görüyorsam artık yollarda 

bu şehir artık sonbahar kokuyordur.




7 Eylül 2011 Çarşamba

Bu arada biz

Bu bayram biraz doğaya karıştık.
Çocukluğumdan beri gitmediğim Emirgan Korusuna gittik çocuğumuzla birlikte:)
Fakat sahil kenarında ağaçlık bir yerde vakit geçirirken otlarla tanışan Demir ayaklarını yere koyamadı ve fotoğrafda da gördüğünüz gibi durumdan hoşnutsuzdu.



Artık ayakta tutunmadan durmaya başladı Demir ve bayram orta sehpa koltuk arası adımlarını attı tutunmadan.Tabi anneannesinde attı bu adımları.Bizim orta sehpamız ortadan kalkalı çoooook uzun zaman oldu.Dün de dayısının evinde orta sehpa koltuk arasında 3 adım attı.
6 eylül için ilk adımlarımız diyebilir miyiz?Deriz değil mi:)))
5eylülde üst dişlerimiz kendini ortaya attı.Dişlerimiz geç ve zorlu geliyor.Ama neticesinde geliyor.Şimdi bir adet tavşan modundayız.

Ve Demir artık daha da meraklı bir bebek oldu.Perdenin arkasındakiler,kapılar,pencereler,dolap içleri ve dahası başlıca meraklarımız arasında.