31 Ocak 2012 Salı

Kar Yağarken Evde Yapılacaklar

Evdeyiz şükür..
Bu sıcaklık için...
Pişen kekin kokusu için...
Evin güzel minik meleği için..
Tüm sevdiklerimiz için...

O halde ne yapılır?Yemekten önce çikolatalı sufle yapılır,yanına da marşmelovlu bir kahve yapılır.İlk defa sufle yiyen miniğin tepkilerine gülünür.




Ve bolca şükür denilir...



27 Ocak 2012 Cuma

Kurtuluş Son Durak


                                                                    görsel
Filmi izleyeli epey oldu.Sinemaya gittik en yakın seansta hangi film var derken en makul seçim olarak bu filmi seçtik.
Filmin oyuncularının Tempo dergisindeki röportajını okumuştum.Ama bu filmi illa izlemeliyim diyerek düşünmemiştim.Demet Akbağın oynadığını görünce kötü değildir diyerek filmi izlemeye koyulduk ve hiç pişman olmadık.Hatta çok da beğendik.Belçim Bilgin,Asuman Dabak,Nihal Yalçın filmin diğer başrol oyuncuları.Oyunculukları gerçekten izlenesi.
Filmin konusu kadına karşı şiddetin kadınlar üzerindeki etkisi ve bir apartmanda yaşayan kadınların bu şiddete verdikleri ortak tepkiler.Sadece tepki ile tanımlamak da yetersiz kalır.Kadına karşı şiddeti vurgularken düşündüren çok sahne var.Bunun yanı sıra epey komik sahneler de yok değil.
Olur da bu karda kışta ben evde oturmam her durumda dışarı çıkarım diyorsanız bu filmi öneririm.Ama yok evdeyiz bir yere çıkılmaz bu karda derseniz de önümüzdeki hafta yapılacaklar listenize ekleyebilirsiniz.

Kar taneleri


                                                                 görsel
Çalıştığım zamanlarda kar yağdığında hep derdim ki şimdi evde olup kahvemi elime alıp camın kenarında karı izlersem ancak bu kar keyifli olur.
Çünkü işe güç bela gidip,eve dönerken yolda kalmışlığım çok olduğu için genelde kar azıcık yağsa bile işkenceye dönüştü.Arabada donacak gibi olup 1 saatte 10 metre ilerleyemediğiniz anlarda kar beyaz işkence gibi geldi hep.Evinize ulaşmaya çalışıyorsunuz tüm gücünüzle fakat eve ulaşmak saatleri alıyor,ayaklar donuyor falan filan.
Eh tüm bunları fazlasıyla yaşayan biri olarak karın yağdığını sabah 04.30 da görmemle dua etmeye başladım.Kimse yolda kalmasın,kimse üşümesin diye.
Madem evdeyim o zaman kahvemi alıp geçeyim cam kenarına dedim hazır Demir uyurken.Yok onu da başaramadım.Evi topla,kahvaltı hazırla falan derken onu da başaramadım.
Evet çok güzel karın yağması hele kar tanelerini elinize alıp inceleyin dünya nasıl güzel geliyor.
Saydığın nedenlerden bu dediğini yapmaya fırsatımız mı var diyebilirsiniz.Ama fırsat bulursanız bugünü öyle güzelleştirin.Elinize düşen kar tanelerine bakın ne kadar eşsizler.Ve sizi ne kadar büyüleyecekler.


26 Ocak 2012 Perşembe

nasıl güzel geldi hayali bile

                                                                     görsel
Gece gece rüyalarıma girsin diye güzel şeylere bakarken,hayallerime yeni bir resim ekledim.
Nasıl güzel geldi hayali bile.Uzansam o minderlerin birinde elime patlamış mısırımı alsam ve izlesem filmimi diye.
Ama tabi dışarıda böyle bir fırtına yok.Hava ılık bir yaz akşamı.
Sakin,huzurlu,dingin ve sevdiğim bir çok şey hem var hem yok...


Ne yapsam acaba

Ne yapsam acaba derken derken ...
Düşünür taşınır,bakar eder çekmeceye çıkar oturur bir de güzel sırıtır.

ama yetmez Demir artık nerelere nerelere çıkar annesi koltuk tepelerinden uçarken havalarda yakalar.

25 Ocak 2012 Çarşamba

kimseye anlatmadım


Oradan aldım,oraya koydum.Topladım,topladım.En çok da çıkardım.
Düşündüm,taşındım.
Ve bunları kimseye anlatmadım.Hep bu şarkıyı dinledim bu yüzden.

Başa sardım her defasında.Ben pek böyle başa sarmazdım aslında.
Kendime de yalanlar söyledim belki.
Kendime de şaşırdım.


Ama dur dedim..
Bir su varsa işte yine akışına bıraktım kendimi.
O su alıp götürsün beni şimdi...

23 Ocak 2012 Pazartesi

Jane Austen ve Pinky Pinky

Son zamanlarda popüler kitaplar okuduğum gibi klasikleri de okuyorum.Hatta bir klasik roman,bir popüler roman sıralaması ile okuduğumu söyleyebilirim.
Klasikleri okumak özellikle o zamanlarda yaşayan insanların hayatlarını anlamam açısından çok faydalı oluyor.Çoğu kitap için diyebilirim ki eskiden konuşulan konular,insanları üslupları gerçekten çok seviyeli
Birbirlerini anlamak için gösterdikleri çabaya baktığımda günümüzde bunların onda birini yapmadığımızı fark ediyorum.

                                                                         görsel
Son olarak Jane Austen Akıl ve Tutku isimli romanını okudum.Birbirinden iki farklı iki kız kardeş romanın baş karakterleri.Akıl ve Tutku da bu iki kız kardeşi simgeliyor.Bu iki kız kardeş de kendileri gibi farklı iki erkeğe aşık oluyor ve aşkla ilgili imtihanları devam ettikçe reaksiyonları da farklı oluyor.Roman aşkları üzerine devam ediyor.
Jane Austen deyince de aklıma hep Pinkim geliyor.Bazı Jane Austen karakterleri ile karakterinin örtüştüğünü düşünüyorum.Zaten o zamanları ve kıyafetlerini de çok seviyor.
Çok çok güzel,kibar,ölçülü,naif,düşünceli,pek hamarat şu yer yüzünde görmeden çok çok sevdiğim birisi.Bunca zamandır evet göremedim belki kendisini ama onu tanıyıp sevmem için engel değil.Yaptığı inceliklerle her zaman beni mutlu eden biri.Ve her zaman mutlu olmasını çok istediğim biri.

                                                                       görsel   
Evet ne diyordum Jane Austen diyordum.Oradan Pinkime geçtim.Ama bazı insanlar bazı şeylerle sanki kafamıza kodlanırlar.Benim Jane Austen aklıma gelince Pinky düşünmem gibi.

20 Ocak 2012 Cuma

Uzun zaman olmuş mutluluk reçetesi yazmayalı

Eskiden özellikle cuma günleri mutluluk reçetelerimi verirdim.Yazdıkça,paylaştıkça daha mutlu olurdum.Neler yazmışım diye az önce baktım.Neler neler yazmışım.
Son okuduklarımı,okumadığım yeni kitaplarımı koyduğum köşemdeki kitabın gözüme çarpmasıyla evet dedim.Her şey beyinde başlar.
Beynime yeni kodlar yükler gibi aklımı başıma toplamalıyım dedim.Sözcükler yerini dilde bulursa hayatta da bulur.Yine eski günlere dönülür dedim.Çünkü ben kendime hiç ama hiç yakıştıramıyorum bu halleri.
Ve sadece bir kaç dakika bile düşününce neler neler buldum.
İlk önce kucağımda uyuyan kuzunun kokusu geldi.Dünyadaki en güzel kokusu artık benim için oğlumun kokusu.İçime çektim doya doya.Sonra herkes sevdiklerinin kokusunu çekmeli içine doya doya dedim.
Yorulsam da Demir uyurken bir kaç yer hariç evi temizliyebilmiştim.Bu harika bir şeydi,şimdi ter temiz bir evde oturmaktaydım.
Üstüne bir kaç sayfada olsa kitabımı okumuş,biraz soğumuş da olsa kahvemi içebilmiştim.
Ve yarın için çok sevdiğim bir arkadaşım telefon açıp geleceğini söylemişti.Daha da sevinmiştim.
Bu akşam belki de biraz kendime vakit ayırır,kısa bir mola verebilirdim.
Böylelikle seçenekler çoğaldıkça evet dedim,her şey beyinde başlar.Mutluluğu anmadıkça senden uzaklaşır.
Uzun zamandır unuttuklarımı hatırlamanın zamanı geldi de geçiyor bile.Bütün bunlara şükretmek,hayatı kucaklamak her zaman yaptığım şeylerdendi.Unutmuştum işte,belki de yapamamıştım kaç gündür ama gözüme gözüme bir şeyler çarpınca işte sana işaret dedim.Kitabın bana göz kırpması gibi.Her şey beyinde başlar demesi gibi.
Peki siz de yazın hafta sonuna girerken,neler var bugüne ait?Mutluluk reçetesinin altına ekleyelim.




19 Ocak 2012 Perşembe

Bir anlık...

Böyle bir gündü yıllar önce,güneşliydi belki yine.Bir pazar günüydü.Annem ne kadar beni camdan alsa da komşu ile konuşmasını fırsat bilip camdan dışarı bakmıştım.Evimizin karşısındaki,müstakil evin,bahçesine bakmıştım.Belki de bakmamıştım,anlatılanlardan hep baktığımı düşündüm bilmiyorum.
Ama bu pazar baktım camı açtım gördüm.Öncesinde tüm sesleri duydum.Ondan öncesinde saçma sapan sebeplerle evde huzursuzluk çıkardım.Saçmalamaya başladım,umutsuzluktan söz ettim ki içimden düşünsem umutsuz cümleleri kolayca dışıma taşımam.Bana ne oldu anlamadım gerçekten.Evdekiler de anlamadı.
İç sesimin işe yaramaz olduğunu düşünürdüm son yıllarda.Öyle değilmiş.İçimdeki ses sabahleyin sürekli evden çıkın diyordu.Evden çıkın.Öyle ki hazırdık da kısmen,çıkabilirdik.Ama önce sesleri duyduk.Ardından gördük.Beynimde tüm görüntüler.Evden kaçmamın günlerce bir anlamı yok.Çünkü dönüp dolaşıp her akşam yine evdeyiz.Evden gitmem gerek gibi sanki.
Zaten ocak çok zorlu başladı benim için.Hiçbir yeni yılım böyle başlamadı.Ocak bitsin istiyorum.
Gördüklerimi unutmak istiyorum.
Sonra dediler ki,psikolojik sorunları vardı.Evet öyle denildi,yıllar önce çocukken evimizin karşısındaki komşumuz için dedikleri gibi.
Cana kıymak bir anlık,akıl bir anlık,umutsuzluk bir anlık.
Bir anda kaybedebiliriz sevdiklerimizi fiziken ya da ruhen.
Bir anlık hayatımızın tepe taklak olması.
Bir anlık..
Ben gördüm,bu gözler,bu beyin unutmaya çalışıyor tüm olanları.
Ama zor işte,hayat devam ediyor etmesine de..
İşte bir anlık şeyler böyle zorluyor beni de..

13 Ocak 2012 Cuma

8.diş ve 13.cuma


***Demir ve yeni saç modeli
Sabahın beş buçuğundan beri ayaktayım belki de daha erkendi.Hatırlayamıyorum.Bir kaç gündür gerilim dolu anlar yaşıyoruz.Sabahın bir vakti uyanıp bütün ev halkı ayaktayız.Sıvışıp yatağa dönmeye çalışanları Demir bir bir yakalayıp koridorda tekrar getiriyor.
Gece yatmadan önce bol ağlama krizleri,illa imkansız,yasaklı noktalardan istekler falan derken uyuyup,genelde de garip vakitlerde uyanmalarla sonuçlanan uykular.
Bu sabah baktım ki 8.diş alttan gözüme takıldı,pırtlamış mısır patlağı gibi.
8.diş dedim ne alakaysa 13.cumada.
Belki gerilim günlerimiz,gecelerimiz,sabahlarımız bir süreliğine bitmiştir.







12 Ocak 2012 Perşembe

Demir bugün 15 aylık oldu

Bu gezegendeki 15.ayımı doldurmuş bulunmaktayım.Gezegeni tanıma,anlama çabalarım merakla sürüyor.
Bu çalışmalarımı da gün içinde pek oturmadan,sürekli faaliyetlerle gerçekleştiriyorum.
En sevdiğim oyuncaklar mutfak gereçleri hala.Gün içinde bir elimde kepçe diğerinde süzgeç dolanıyorum.Olmadı saklama kapları,o da olmadı bir tepsi ile oynamaya devam ediyorum.Annem bir de şu tencere dolabını kilitlemese.
Bir de kapıdan çıkar gibi yapıp odadakilere bye bye diyorum.Gidiyormuş gibi yapıp onları kandırmayı çok seviyorum.
Müzik duyar duymaz oynamaya başlıyorum.Pıtı pıtı adımlarla mını mını dansımı yapıyorum sevinince.
Suyla,sütle oynamaya da bayılıyorum.İçtikten sonra illa kalanı döküp damlalarla oynamaktan çok hoşlanıyorum.
Gazetelerle,dergilerle ve kitaplarla zaman geçirmeye bayılıyorum.
Hayvan seslerini taklit etmeye çalışıyorum.
Bazı kelimeleri tekrarlayabiliyorum.Mesela bugün maymun bile dedim.Hatta 2 gün önce anneme dıldız dedim ve annem,anneannem şaşırdı.Niye şaşırıyorlarsa insan annesinin adını bilmez mi?
Yeni tatları denemeyi seviyorum,annem gibi.
Son günlerde diş konusundan biraz keyifsizim akşam saatlerinde.
Çocukları,bebekleri görünce çok çok sevinip,çoğu zamanda keyifle gülüyorum onlara.
                                                                                                       Demir

Tamam kabul ediyorum,kolay olmayacaktı anne olmak.Şu bir kaç gündür benim saçlarım sinirden uçuşuyor.Malum gündelik streslerime de eklenince bu hallerin zorlanıyorum.Ağlamalar,hatta sinirlenip ısırmalarına karşı direnmem zor.Bazen gereksiz tepkiler verebiliyorum.Ama ağlayarak isteklerini yapmamak için direniyorum canım oğlum.O anlarda zorlanıyorum ama geçecek o dişler çıkacak sonra da bir bir dökülecek.Zaten hırslanıp ağlayarak annee diyerek gelmen yanıma sokulman beni daha da etkiliyor.
Bu böyle bir şeymiş işte bir anne demesi anı bile durdururmuş.
Geçen hafta seni uyuturken ninni söylüyordum.Sen de yatakta bir o yana bir bu yana dönüp duruyordun.Bu son zamanlarda yaptığın bir şey.Eskiden de yapmaya çalışırdın ama şimdilerde uyumaya çalışırken böyle kendi kendine dalmaya çalışıyorsun ama zorlanıyorsun.Bir de o kadar hızlı dönersen canım oğlum uyuyamazsın diyorum ama gülüyorsun her seferinde.İşte böyle anlardan birinde ninni söylerken bir anda bana döndün yüzümü tuttun yaklaştırdın,öptün,şöyle de bir sarılır gibi yapıp kendini yatağa bıraktın tekrar ve uyudun.O anı beynime kazıdım ben,o mutluluğu.
Öyle de dua etmiştim hamileyken.Çocuğum sevgisini ifade edebilen bir çocuk olsun diye.
Dilerim sevdiklerine hep böyle güzel şekilde sevgini gösterirsin.Öyle önemli ki bu.Bir gün bir sevgilin olunca unutma,sevgini ona içinden geldiği gibi göster,bilsin.Bilmesinden korkma.
Anne nasihatları bitmez oğlum..
Sevgimizi bir ömür boyu hep hissettirelim birbirimize.Bir gün o minik eller büyüdüğünde bile...

                                                   Annen


10 Ocak 2012 Salı

Geride kalan kim?

Bir kaç adım önde hayallerle başa çıkmak zormuş.Kendimi bazen lunaparkta dev aynasına bakar gibi görüyorum.Olmak istemek,yapacağına inanmak ve yapamamak.
Bak aynaya ben buymuşum de,sonra ayna yalancı de.Ya da kendine hayalci de.
Hayallerini gerçekleştirenlere daha da gıpta ile bakıyorum son günlerde.
Hadi artık diyorum hadi ama ne benden tık çıkıyor ne hayattan.
Aldığım her nefese,en çok da oğluma ve binlercesine şükürler etmesine ediyorum da ama hani demekten de alamıyorum kendime.
Tüm olumlamalar içinde olmuş gibi düşünen hayaller pozitif düşünüp istemenin de bir parçası ise yanlış bir şey mi var demekten de alamıyorum kendimi.Yoksa sabırsız mıyım?
Zaman bu zaman olmalı çünkü tarihler onu gösteriyor.Çünkü ben 1 ve 2yi yan yana çok severim.
En çok sevdiklerim 12 de gelmedi mi hayatıma....

9 Ocak 2012 Pazartesi

Kurabiyesever minik adam

Bu kurabiyeler CafeNohutun tarifi ile yapıldı.İlk yaptıklarım şekil olarak daha düzgündü.Fakat bugün tüm malzemeleri yoğurma kabına koyarken tek yumurta olduğunu gördüm ama vazgeçmedim yine de zencefilli,tarçınlı kurabiyeleri yapmaktan.Tek yumurta kurabiyeleri ancak bu kadar tuttu.
Anne fotoğraflamaya çalışırken yandan küçük ellerin sahibi kurabiyeleri araklamaya çalışıyordu.Çünkü Demir bu kurabiyeleri çok ama çok sevdi.Sert olması sebebiyle dişlerini de kaşıyor besbelli bir yandan da kurabiyeleri tırtıklamak çok hoşuna gidiyor.
Hal böyle olunca bana da  bu kurabiyeler yapmak düşüyor.

Mutluluk Dansı

Muhteşem İkili isimli bir dizi vardı hatırlar mısınız?Ben o kadar çok severdim ki o diziyi izlemeyi.
Bu iki birbirinden alakasız kuzenin mutluluk danslarını da elbette hatırlarsınız.
Şimdilerde bizim evin en küçük bireyi böyle hoşuna giden,mutluluk anlarında pıtı pıtı dans ediyor.Aslında ben dansına mını mını diyorum.
Bu yılbaşında dayısının hediyesine istinaden ettiği mutluluk dansı bu fotoğraftaki.Kutunun üstüne de çıkıp dansını tamamladı.Mutluluk dansını herhangi bir müzik olmadan yapabiliyor.Bir de müzik eşliğinde yaptığı danslar var işte o anlar benim en mutlu olduğum anlardan,hem de çok güldüğüm anlardan.
Bir de mutluluk kahvaltısı var.Aslında Denizim çok daha güzel tabaklar hazırlar.Benden de başlangıç olsun,mutlu kahvaltı tabağı olsun dedim.Bu sabahın gülen omleti.