31 Aralık 2010 Cuma

geçen yılbaşı demiştim olacakları:)



Burada da demiştim.Okuyun mutlaka
Biliyordum olacakları,sükunetle bekliyordum,hissetmiştim.
Milat olacak demiştim.
Hani anne oldum hayatım değişti diyerek klişe işte diyenlere yine inat sesim.
Evet benim miladım oldu,oğlumun doğumu.2010 u çok sevdim.
Şimdi biliyorum 2011i daha da çok seveceğim.Bize güzel sürprizleri var.
3le başlayan yaş bana hayatı daha çok sevdirdi.

Ama en güzeli minik oğlum.

Sevdiklerim yanımda ya en zengini de benim,en şanslısı da.
Hep diyorum Allah huzurumuzu bozmasın.

Güzel bir yıl olsun hepimiz için...Kelebekler hep ellerinizde olsun.

Görsel

30 Aralık 2010 Perşembe

nar taneleri


Yorgun beden,uykulu gözler.
Evde hiç bir işe elimi süremezken.
Demiştim ya onlar süper anne,süper baba.
Annem evde yemekleri yaparken,babam Demirle.
Annem yat kızım diyor yat dinlen.
15 dakikada olsa sana iyi gelir,biz idare ederiz.
Kalkıyorum sanki saatlerce uyumuş gibi.
Evi sarmış yemek kokusu.Ütüler bitmiş.Demir acıkmış artık sarılıp,öpüyorum.

Annemle babam aşurenin üstündeki nar taneleri gibi.Yerken içini ferahlatan,nar tanelerine geldin mi bütün o tatları bastıran,ferah ferah..Ve bereketi getiren.
Nar taneleri gibi eşsiz,cennetten gelen..

Babam geçen gün ayıklamış bir koca narı ben yiyemedim diye de çantama koymuşlar gelirken.Kaşık kaşık yerken dedim ki nar gibiler,öyle işte...

görsel

23 Aralık 2010 Perşembe

Kim ellerini her gördüğünde çok sevinir?

Demir gibi bebekler tabi:)
Artık ellerini keşfetmeye başladı ve baktıkça aaauuu gibi sesler çıkarmaya başladı minik oğlum.
Günden güne bir insanın gelişimi gözlerimizin önünde.Hepsi sırası ile oluyor ve şaşıyorsun.Ne yollardan geçmişiz.

Allahım nasıl yaratmış bu kalem gibi elleri.Baktıkça şaşırıyorum.Tırnak yapımız bile aynı.İnsan inanmasın da ne yapsın bir çok şeye?

21 Aralık 2010 Salı

Çok eski bir yılbaşı hikayesidir bu


Bu sabah bir anda eski yılbaşı günlerimize gidiverdim.Biz de her zaman yılbaşı günü özeldi.Annem bu konuda ayrı bir özen gösterirdi.Güzel sofralar hazırlardı.Aile içerisinde ya da aile dostlarımızı davet ederdi.Büyük olmasa da küçük hediyelerle çevresindekileri mutlu ederdi.Hani bir bayram gibi kutlamak değil yeni bir yıl geliyor kızım sevinmeliyiz derdi.Ben de hep coşku ile dolardım.Büyüdükçe arkadaşlarımızla program yapmamıza izin verilmeye başlandı.Böyle bir yılbaşında öz ablam (şurada yazdığım) gibi sevdiğim ablam ve arkadaşlarının programına dahil oldum.Özenle hazırlandım o gün.Harika bir kazak almıştı annem altına da mini bir etek dikti anvelop.Kıyafetime uyan bir kolye taktım.Uygun botlarla da kıyafeti tamamlamıştım.Saçlarıma da fön çektirdim.Bütün özen yılbaşı heyecanından değildi elbette.'O' gelecekti o gün.Bir yerlerden öyle duymuştum.Emin olamıyordum.Çünkü Ona soramadım bir türlü.Gece başlamadan gözüm kapıda kaldı.Ne masa,ne yemekler,ne kalabalık,ne müzik umrumda değildi.Umrumdaymış gibi yapıyordum o akşam.Sonra bir kız ile geldi.Bir an üzüldüm.O kadar bekleyiş,arkasından hayal kırıklığı.Sonra baktım ki ablasıymış,rahatladım.Masaları bizden çook uzaktaydı.Ama yine de arada sırada görecektim ya.Arada bakışıp gülüştük.Nasıl mutluydum.Saatler 12yi gösterince dans pistindeydik ve Berkanttan Bir Şarkısın Sen çalmaya başladı.Bir an göz göze geldik,gülümsedik.Mutlu Yıllar dedik.Hepsi bu.Bu bana uzun zaman yetmişti.O benim okul yolumdu.Her sabah evden çıkar evlerinin önünden geçerken acaba denk gelecek miyiz bu sabah derdim.Yıllar sonra ne öğrendim biliyor musunuz?Her sabah camdan bakardım,senin evinin yönüne,geliyorsan,aşağıya inerdim fırlayarak,sana denk getirmeye çalışırdım evden çıkışımı dedi.Herkes içinde sen çok,çok başkaydın dedi.Ben de çok geç kaldın bunları söylemek için dedim.O zamanki genç,pır pır kalbim bunları duysa bayram ederdi.İsterdim ki bir gün yıllar sonra bir yerlerde göreyim Onu.Gördüm nasıl mı?Hem de televizyonda.Üniversitedeydim,tatil için eve geldim.BBG yarışması ekranda dönerken bir anda tanıdık bir yüzle karşı karşıya kaldım.İnanamadım.Tatilden okula dönünce izlemeye devam ettim.Bir gün sevgilimle dolaşıyorduk kalabalık caddede.Sen bana eski kız arkadaşlarından söz ettin önceden.Hatta tanıştırdıkların bile oldu.Benim öyle bir şansım yok dedim.Öyle ya sevgilinin şehrindeyiz.Ekranlarda görebilirsin deyince şok geçirdi bizimki.Bir de favorisiydi.İzlerken çok düzgün bu çocuk,tuttum bu çocuğu diyordu:))
Neyse nereden nereye geldim.
Hala da öyle o gün içim kıpır kıpır olur yılbaşı günleri.Özel bir program yapmak isterim.Özel bir program derken illa dışarıda olmak gerekmez,evde dostlarla,özenli bir sofrada eğlenmek beni çok mutlu eder.Bu yılbaşı davet veremiyorum.Annemlerde olacağız büyük ihtimal.
En özel yılbaşılarımızdan biri olacak.
Çekirdek ailemizin ilk yılbaşısı olacak.

görsel kaynak için buradan lütfen

16 Aralık 2010 Perşembe

uzun bir aradan sonra mim

Kuzucuğum beni mimlemiş,ne zamandır mim cevaplamıyordum.Sorular zor aslında.Bir başlayalım bakalım;

en sevdiğiniz kelime: 
Aslında cümle 'iyi ki varsın'

en sevmediğiniz kelime: 
küfür içerikli kelimelerin bir çoğu

ne sizi heyecanlandırır: 
saya saya günleri,zamanı doldurduğum bir olaya ya da ana yaklaşmak 

heyecanınızı ne söndürür: 
Heyecanla beklerken kendi irademin dışında gelişen olaylar ya da bunu bölen gereksiz insanlar

en sevdiğiniz ses: 
artık Demirin gülme sesi.

en sevmediğiniz ses: 
evde sakin sakin otururken dışarıdan gelen araba alarm sesi  

hangi mesleği yapmak istersiniz: 
çocukken dublaj sanatçısı olmak isterdim.hala da isterim,sesimin güzel olmasından değil ama zor ama heyecanlı gelir bu iş

hangi doğal yeteneğe sahip olmak istersiniz: 
 burnumu oynatıp her işi halledebilmek isterdim

kendiniz olmasaydınız kim olmak isterdiniz: 
yok,yok böyle iyiyim Yıldız olarak:)

nerede yaşamak isterdiniz: 
bitmeyecek hayalim var deniz kenarında kumsalın hemen yanı başında bembeyaz bir evde yaşamak isterdim.

en önemli kusurunuz: 
bazen soğukkanlı olmam bazı durumlarda ters tepiyor,işte o zaman olmuyor,olamıyor,anlatamıyorum kendimi

size en fazla zevk veren kötü huyunuz: 
söylenme huyum vardır benim,söylenirken hem rahatlarım,hem de eğlenirim kendi kendime

kahramanınız kim: 
ne kadar senin gibi olmam,senin gibi yapmam desem de aslında hepsi ,onun kadar fedakar ,insanlara o kadar iyi olamayacağım için 'annem'

en çok kullandığınız kötü kelime: 
.ok

su anki ruh haliniz: 
acele etmeliyim Demir şimdi uyanacak:)

hayat felsefenizi hangi slogan özetler: 
'ŞÜKRET Kİ ÇOK ŞANSLISIN,DEĞERİNİ BİL'

mutluluk rüyanız nedir: 
Herkes sağlıklı,herkes yanımda,yeter..

sizce mutsuzluğun tanımı nedir: 
iç sesin kendini yiyip bitirip her şeyi gereksiz irdelemesi

nasıl ölmek isterdiniz: 
kimseye sıkıntı vermeden ve yalnız kalmadan

öldügünüz zaman cennete giderseniz Allah'ın size ne söylemesini isterdiniz: 
gitmem yeterli..

Mimi kime paslasam bilemedim,sanırım bir çoğunuz cevapladı.Cevaplamayan varsa alsın,mimlensin.Bana da haber versin:)

15 Aralık 2010 Çarşamba

Haaa haaa artık agulara da başladık


Gecenin bir vakti uyutmaya çalıştığınız minik adamın minik suratının dalga geçer gibi size bakıp gülmesi o saatte ilaç gibi gelirmiş.
Bu minik adam benle dalga geçmeye başladı artık.
Sonra aguuuuuulara başladı ki en çok keyiflendiğim anları.Demirin de en keyifli anları zaten o anlar.Sabah uyku gözlerinden akan anne babaya teşekkürü böyle yapıyor işte Demir.
Dün 2.ay aşılarını da oldu.3 koca aşı açıkçası beni korkuttu.İki bacaktan bir koldan.Hafif ateş yaptı ama ateş düşürücü vermedim.Biraz huysuzluk da yaptı,şükürler olsun ki iyi şimdi.
Ona yine aşı yaparken hemşireler beni odadan çıkardı ama ben yine sesini duydum.Allahtan çok ağlamadı da benim de bu sefer yüreğim sıkışmadı.


resim**

13 Aralık 2010 Pazartesi

Bazılarınız var ki öyle değerlisiniz içimde..



Bir yılı aşkındır buradayım.Siz de oradasınız,iyi ki oradasınız.Ve iyi ki yollarımız kesişti.İçinizden birileri var ki binlerce kere şükürler olsun.
Kimse alınmasın kırılmasın.Bazılarınız var ki öyle değerlisiniz içimde.
İlk kuzucuğumu okumaya başladım aslında.Karakız  sayesinde tanıştım diğerleri ile de.O öyle biridir ki haber alamadıysa arar kilometrelerce öteden.Postadan inatla gelmeyen kartları tekrar tekrar gönderir.İster ki mutlu olsun karşısındaki,çok naiftir.Hani uzun zamandır tanırsın sanki onu okuyunca.O uzaklardaki gururumdur.Büyük işler başarır.
Bir de Bibet vardı.Kimdir kimdir dedim o zamanlar.Bibetin annesini gördüm,okudum,tanıdım.Önceden demedim ben ona ama şimdi diyorum buradan.Bilgelik ağacımdır o benim.Altına girdin mi gölgesinde soluklanırsın.Dallarıyla sarar seni.
Sonra bir Damlo vardır.Kendi dediği gibi ilk okuyuşta el kadar bir kız gibi gelir insana.Çocuk gibi sanki kendi dünyasında.Kendi dünyasında sadece kendi var gibi gelir okuyunca ilk zamanlar.Ama tanıyınca da anlarsın.Başkaları mutlu olsun diye didinir durur o.Es geçmez hiç bir şeyi.Bana necilerden değildir o.Toplu iğnenin başı kadar bile olsan önemliysen o bilir kıymetini.
Bir de şeker pembem vardır ki.Öyle kibar,öyle içten,öyle hamarattır ki.En sevdiği renk gibi içine alır insanı.Ağzınızda şeker gibi tat bırakır.
Yazın annesi Denizciğim vardır bir de.Tanımaktan öylesine keyif aldığım.Annelik ile ilgili yazılarını okuyup bir bir beynime yazdığım.Çünkü öyle güzel annedir ki o olduğu gibi abartısız.Çok da iyi arkadaştır.Sibelim boşuna sevmez onu.
Bir de bizim komşu kızı var ki adı Seda.Olduğu gibi yazan,yaşayan biridir o.Yalanı olmadan,içinden geldiği gibi.Sesini duyunca sanki kırk yıldır tanıyorsun gibi.Senden biri,içimizden biri.Gerçek biri.Iskalanan mutluluğu en çok hak edenlerdendir.
İlk zamanlardan sıcaklığınızı hissettim.Hamileliğimde aradınız,sordunuz,destek oldunuz.Doğumumda yanımda oldunuz.Sonrasında da aynı şekilde hep varlığınızı hissettirdiniz.Bize özel hediyeler gönderdiniz.Öyle mutlu ettiniz,öyle sevindirdiniz ki.Varlığınız bile yeter.
Diyorum ya iyi ki varsınız.
Bu kelebek iyi ki sizin gibi çiçeklere kondu..

12 Aralık 2010 Pazar

Demir bugün 2 aylık oldu


Bu patilerin sahibi bugün 2 aylık oldu.
Hani zombi gibi gezsem de,yorgunluk onun yüzünü görünce geçiyor.
Hani hep evde de otursam onunla zaman su gibi akıp gidiyor.
Uyku problemi olsa da bu bizi çok ama çok zorlasa da bir gülüşü ile eriyorum.

Çok değişti hayat,çok.
Ama ne de güzel değişti!

8 Aralık 2010 Çarşamba

2010 iç muhasebe

Burada 2009 da yapılanı var.Günlerdir aklımda düşünceler geçiyordu.2009 da yaptığım gibi aslında her sene sonunda yaptığım genel yıl sonu değerlendirmemi düşünüyordum.Bir yıl biterken kendime hep sorarım.Söyle bakalım Yıldız bu sene nasıl geçti?
  • Eleştirdiğim şeyleri gün gelip kendimde yapabiliyormuşum.O yüzden artık durrrr diyorum bir çok yerde kendime.
  • Başkalarına çok kolay akıl verdiğimi kendime gelince en basit şeyleri bile düşünemediğimi fark ettim.O yüzden biraz kendine kafa yor diyorum.
  • Uzak sandıklarımın sadece mesafeden ibaret olduğunu ama hep yanımda olduklarını,yakın sandıklarımın ise uzağımda olduklarını gördüm.
  • Bir sene önce benim için önemli olan şeylerin artık hiçbir öneminin kalmadığını hatta aklıma bile gelmediğini fark ettim.O yüzden boşuna kendimi aylarca strese sokmuşum dedim.Kestirip atmak en iyisiymiş.
  • Hayatımın 180 derece değişebileceğini gördüm.Annelik bir kadının yaşaması gereken,kendini anlamasını,tanımasını,kendi içinde sürekli sorular sormasını,olgunlaşmasını,kadın olduğunu anlamasını sağlayan bir olguymuş.İşte bunlar her şeyi değiştirirmiş.
  • Adım adım yaşananlar seni bugünlere getirirmiş.Ben biliyordum aslında hayatımın en son,en büyük aşkının geleceğini...Burada bir yerlerde de demişim.Güzel günlerin geleceğini bilmişim...


7 Aralık 2010 Salı

Yok,yok ben oğlumu ağlatarak uyutmak derdinde değilim


Uyku problemimiz var.Dün öğle saatlerinde başlayan uykusuzluğumuz gece 1'e kadar sürmüş olabilir.Ben yatağına yatır bırak ağlasın,ağlayarak uyusun uygulamasını asla yapamam.Bir önceki postumda sanki yapacakmışım gibi algılanmış olabilir.Ben onun ağlamasına asla dayanamam.
Varsın kucağımda uyusun.Büyüdükçe zorlaşabilir.kucakta uyutmak belki.Ama varsın uyusun,öyle uyusun.Emerek uyusun.Ağlatmaya karşıyım zaten.
Dün dakikalarca kucağımda kıpırdatmadan durmuştum olabilirim yeter ki o uyusun diye.
Belli bir düzende olmasını isterken uykusunu iyi alsın istiyorum.Uyusun da büyüsün diye boşuna dememişler.Uyusunda güzel rüyalar görsün bebeğim.
Benim derdim bu.
Evet yorucu,ama bir şekilde güç buluyor insan.Bir yerde tükenirken enerjisi geri geliyor.
Araştırırken bu yazı gerçekten bana güç verdi.İçimdekileri de anlamamı sağladı.
Tıklamak isteyenler buraya

6 Aralık 2010 Pazartesi

Uyku problemimiz

Anne olunca kafanda binlerce düşünce ile seni yer bitirirmiş.Şimdi bizim ufaklık uyuyamadıkça kendimi sorgular oldum.Kucakta sallayarak uyuyor ya da emerken.
Tracy Hogg falan yalan oldu.Ne ritüelimiz kaldı ne bir şey.Sürekli emzir diyen doktorlardan sonra sık sık emzirmeye başladım.Emzirirken uyumaya başladı,emzirirken uyumasa da kucakta uyumak istiyor.Uyku zamanı geçince saatlerce uyuyamıyor.Kesik kesik uyuyor emerken ya da 15 dakika falan uyuyor uyku eşiğini geçince.
Çözüm bulamadım.Ağlasın gece almayın diyorlar.Nasıl yapacağım bilemiyorum.
3 aylık olunca düzelir diyorlar.İnternette 6 aylık,9 aylık bebekleri olanlarda bile böyle sorunlar var.Bu şekilde devam etmeden düzene girmesini istiyorum.Gece uykuları çok önemli.
Bir de dönenceler konusunda düşünceleriniz neler?

4 Aralık 2010 Cumartesi

Ben şom ağızlıyımdır söylemişmiydim?


Malum evde minik tatlı oğlumla ilgilenirken 40 dakikalık diziler 2 film birdenler artık hayal.Ama 20 dakikalık komedi dizilerini takip ediyordum.Comedy Maxteki dizileri ve internetten bakabilirsem How i met your motherı izliyordum.
Kendi kendime yeni bölümü izleyeyim.İyi ki var şu dizi ne güzel gülüyorum derken,dizinin kaldırılacağını öğrendim.Evet son sezon süper komik değil.Ama dizi hala canımdır ciğerimdir.
5 .Sezonun 18. bölümünü de tek geçerim.

Bu durumda şom ağızlı olmasam da şom düşünceli mi olmuş oluyorum bilemiyorum.

3 Aralık 2010 Cuma

Ne güzel güldün bana..

Bugünü tarihe yazmak istedim.
Nasıl güldün bana içim eridi.
Hani hep kısa kısa gülüyordun.Hatta 15 günlükken bile bana güldüğünde herkes şaşırdı.Ama az önce uzun uzun sesli bir şekilde güldün.Son 1 hafta 10 gündür seninle konuşanlara gülüyordun zaten.
Az önce mutfakta pudingi karıştırırken geldiniz baba-oğul.Anne neler yapıyor bak dediğinde,hoşgeldin canım dedim güldüm sana.Ardından sen güldün,içim eridi.

Bu zamana kadar duyup da anlamadığım ama artık anladığım gerçekler


Sen totonun üzerine oturunca, ya da uzanınca sanki sensör varmış gibi uyanıyormuş.
Anneler ya çok sıcak ya çok soğuk yerler derdi annem,doğruymuş.
Uyumuyor ,çok bitkinim dediğimde birileri geldiğinde horul horul uyurmuş.Yani çocuklar anneleri yalancı çıkarırmış.
Annem anne olunca anlarsın dediğinde hakikaten hiçbir şey anlamıyormuşum.Şimdi onu anladım.
Ama en önemlisi annemi anlamakla kalmayıp annemi daha çok sevdiğimi fark ettim artık.
Yahu neler çekmiş bu anneler bizleri büyütürken.

Daha neler anlayacağım değil mi?


30 Kasım 2010 Salı

Cumartesi gecemiz



Hani başlığa bakıp çok eğlendik,cumartesi gecesi içerikli bir yazı olacağını düşünmenizi istemem.O yüzden baştan uyarayım.Ayrıca bir önceki postumu okuyup çocuk sahibi olmaya özenenler fikir değiştirebilir.(Sedacım sana diyorum özellikle;))
Cumartesi gündüzden uyumama problemimiz başladı.Gündüzü gece başıma geleceklerden habersiz geçirdim.Cumartesi gecesi uyumak bilmeyen küçük bücür sabah 04.30a değin direndi.Ara ara uyuyordu ama derin uykuya dalmadan uyanıyordu.Uyku gözlerinden akıyordu artık.Minicik bedenin böylesine uykusuz kalmasına üzülüyorsunuz zaten.Kendi uykumdan çoktan geçtim.
Evimize Noel baba gibi gelen Damlocan beni en perişan halimle gördü ertesi gün.Zaten saymadık o günkü ziyaretini.Bir dahaki sefere yine bekliyoruz seni tatlım.
Annemden uyarı aldım.Çok saldın kendini dedi dün bana.İnsan eleştirdiği şeyleri de yapabiliyormuş demek ki.Hani eskiden çalışan biri olarak evde oturmaya başlayınca anladım ki,evde giyecek fazla bir kıyafetim yok.Dışarıda giydiğim üst grup ise daha bir süre daha bana olmayacak gibi.Rahat kıyafet alışverişi yapmam gerekiyor en kısa zamanda.Tabi nasıl olacak bu meraktayım.En kısa zaman ocak ayını bulur.
Bunlar şikayet değil,durum bildirme hallerim.Şükürler olsun ki sağlıklı,harika bir bebeğim var.Zaten hepsi gelip geçiyor yüzüne bakınca ne olmayan kıyafetler,ne de uyku geliyor aklıma.
Aklımı yitirircesine seviyorum seni oğlum.

26 Kasım 2010 Cuma

İçimin gülen yüzü


Odanın içinde bir nefes daha.
Yalnız olmadığımı hatırlıyorum her nefes alışını duyduğumda.
İşte o an içimde güneşler açıyor.
Çünkü artık günler yağmurlu olsa bile seninle güneş tadında.
Hani eski günleri düşünüp için tatlı bir nostalji sevincine kapılır,özlem duyarsın.İşte o özlem olmadan o tatlı sevinç içinde oluyorum seninle geleceği düşününce.
İçime güneşler açtıran küçük adam.
Büyü bakalım,uyu da büyü bakalım.

25 Kasım 2010 Perşembe

SI-KIL-DIM,AN-LA-DIMM,GÖR-DÜM


Toplumun bize dayattığı rollerden SI-KIL-DIM.
Mış gibi muş gibi yapanlardan SI-KIL-DIM.(Özellikle dost-MUŞ gibi görünenlerden)

Ve de AN-LA-DIM
Neden olduğunu AN-LA-DIM.

Anlamanın bazen can sıkıcı olduğunu,gerçekler yüzüne vurunca içinin acıyacağını GÖR-DÜM

23 Kasım 2010 Salı

Uykusuz her gece-Delikli uykular



Daha 1.5 ayda hayıflanma demeyin.Ama UYKUSUZ HER GECEEEE 
Dün öğle saatlerinde başladı uykuya girememe halleri.İyi dedim akşama iyi uyur.Bütün gün oyaladım.Akşam olunca uyumak bilmedi bizim kuzu.Tam uykuya dalıyor tekrar uyanıyor.En fazla 40 dakika uyuyor.Bir de akşam gaz sancısı tuttu.Yıktı ortalığı.Gözlerinden yaş geldikçe ben de ağlayacaktım.Gaz problemimizden dolayı ağlama krizlerine girebiliyor.Gözlerinden yaş geldikçe dayanamıyorum.
Geçen gün Tibetimin güzel annesine de dedim.Daha önce sen Tibet hastalandığında üzülünce seni anlıyorum derdim.Ama anlamıyormuşum.Anlamaya çalışıyormuşum.Şimdi gaz problemin de bile yüreğim darlanıyorsa diğer anneleri anlamaya başlamışım demektir.
Bir ara babası uyuturrken uyuklamışım.Hadi uyudu,yatalım dedik.Yatağına koyduk.10 dakika sonra yine uyandı.Sürekli uyanmaya uykusuz gecelere alıştım.Delikli uykular uyumaya da alıştım.Artık deliksiz uykumuz yok tabi.
Gecenin 3ü bizimki gözler açık etrafa bakıyor.O da olmuyor ağlamaya başlıyor.Saat 4 oldu kollarımda sallanmaya devam ettim.(Kucakta uyuma durumu iyice ağırlaşınca ne hal alacak meraktayız.Kas yapmaya başladım şimdiden).Yatağında salladım  40 dakika kadar.40 dakika sonrası derin uykusuna girebileceğini bildiğimden.Uyudu tabi ara ara uyanarak.
O anda benim uyumamam hiççç önemli değildi.Gece uykusunun önemli olduğunu bildiğimden Demir için üzülüyordum.Bir de sevgili sabah erkenden kalkıp işe gideceği için endişeleniyordum.
Tabi daha küçük bundan sonra umarım gece uykuları daha düzenli olur.Hatta 50 kere huy da değiştirir.
Sabah olunca sanki bunların hiçbirini o yapmamış gibi uyanıp boncuk boncuk bakınca herşeyi unutuyoruz.


Ben bu satırları yazarken bizim minik bıcırık dün gecenin acısını çıkarırcasına uyumakta.Bir yandan da gece size neler edeceğim ifadesi yüzünde var sanki:))

18 Kasım 2010 Perşembe

Demirle ilk bayram

Bu bayram bizim için çok çok önemliydi.
Anne baba olarak ilk geçirdiğimiz ilk bayramdı.Yollarını gözlediğimiz minik oğlumuzla ilk bayramımızdı.
Bayramın ilk günü klasiğimiz olan kahvaltımız için annemlerin yolunu tuttuk.Hastane dışında oğlumuzu ilk defa bir yere çıkardık.Anneanneye bile götürmedik düşünün,daha önceden.
Çantamızı hazırladık,oğlumuza bayram cicilerini giydirdik.Tam zamanında anneannemizde olduk.
Dün de teyzeme gittik ve sahile çıktık.Hava harikaydı.Fakat deniz havasını 15-20 dakika aldık.Demir ağlamaya başlayınca döndük hemen.
Demir evimiz dışında ve hastane dışında da nereler var onu öğrenirken biz de bir bebekle dışarı nasıl çıkılır onu öğreniyoruz.
Sonuçta bayramda havanın güzel olması sebebi ile sevdiklerimizle bayram geçirebildik.

Umarım siz de güzel bir bayram geçiriyorsunuzdur.

İyi bayramlar herkese!

13 Kasım 2010 Cumartesi

Demirle 32.gün

Dün doktor kontrolümüz vardı.En son gittiğinde sarılığı vardı.Doktor önemli olmadığını söylemişti.Fakat hala geçmemesi bizi endişelendirdi.
Dün Hepatit b aşısının 2 .kısmını olduktan sonra doktor kontrolünden geçti ve doktor bir kaç test istedi.Minik oğlumun minicik elinden kan alındı.Beni dışarı çıkardı hemşireler.Ağlamasını duymamak için uzaklaşsamda sesi geldi.Ağlamamak için zor tuttum kendimi.Şimdi bir yerlerde yavrularının büyük acılarını yaşan anneler vardır sakın ağlama diyerek susturdum kendimi.Minicik elini sarılmış görünce çok fena oldum.Kan almadan önce acıktığı için açlıktan hastaneyi yıkmıştı zaten.Hemen gidip emzirme odasına emzirdim.Bir de kan alınıp ağlayınca iyice helak oldu küçük bedeni.
Doktor ufacık bir değer farkından ilaç yazdı.Ama sevgilim bütün çocuk doktoru tanıdıklarını aradı.Hepsi çok gereksiz olduğu kanısına vardı.Biz de ilaç almadık tabi.Doktoru da kınadılar,nasıl hemen ilaç verdi diye böyle bir değer için.Anne sütü sarılığıymış ve geçecekmiş.
Salı günü bir test sonucu daha var.Umarım o da iyi geçer.Götürdüğümüz diğer bir doktor endişe etmememizi söyledi.Tabi o kadarcık şey bile beni üzmeye yetti.Diğer sarılık da bebekler keyifsiz olup emmek istemez,başını dik tutamazmış.Maşallah bizimkinde öyle bir sorun yok.
Dediklerine göre zamanla geçecekmiş.Umarım en kısa zamanda geçer.

9 Kasım 2010 Salı

Demirle 28.gün-4 haftalık olduk artık

Evet bugün 4 haftalık oldukk!!


Zaman geçti bile işte tam 4 haftalık oldu canım oğlum.Gün nasıl başlıyor nasıl bitiyor anlamıyorum bile.


Ki geceler daha uyanık durduğum halde anlamıyorum.Evde olduğum halde bile anlamıyorum.Oğlumla vakit hızla geçiyor.


Bir kaç gecedir fena haldeyiz.Akşam 7 gibi ağlamaya bir başlıyor gece 12 ye 1 e kadar devam ediyor.Sadece emerken susuyor,emmek istiyor sürekli.Gündüzleri sadece acıkma ağlaması var.Ama gece hiç susmadan sürekli ağlıyor taa ki emene kadar.Bir de altını falan açınca susuyor.Buradan hep aç ya da altı temizlensin istiyor diyebilirsiniz.Peki gündüz neden aynı davranışlarda değil?O ağladıkça dayanamıyorum.Kucakta sallayarak uykuya dalıyor o da şekerleme gibi.Yarım saat uyuyor uyanıyor.Çözemedikçe üzülüyorum.




Not:Ben bunları yazmaya çalışırken gündüz yapmıyor derken gündüzde uykuya dalma problemi yaşamaya başladık.Şu an yine mıkırdanıyor.

6 Kasım 2010 Cumartesi

Bir fincan kahve benim yerime için bu hafta sonu


Malum bir gaz problemidir gidiyoruz.Kahveyi diyetimden çıkardım.Hamileyken çok az miktarda içiyordum.Şimdi tamamen çıkardım.
Sevgilinin bugün işi vardı erkenden çıktı.Dönüşte bir arkadaşı ile buluşup kahve içeceklermiş.Aklıma hemen sinema öncesi kahve keyfimiz geldi.Bir de arkadaşlarımla kahve tatlı eşliğinde yaptığım uzun sohbetleri hatırladım.Evet daha çok hatırlarım biliyorum:))Onlar eski hayatımın gündelik alışkanlıklarıyken şimdi lükse giriyor.
Üstelik çikolatada gaz yapıyormuş.Gerçi geçen hafta dayımızın yurt dışından getirdiği Lindt marka çikolataları güzel hüplettik.Bir şeycik olmadı.Çikolatanın tadı hala damağımda.
Neyse a dostlar siz bu hafta sonu gezerken mola verdiğinizde ya da evinizde benim için de bir fincan kahve için.Artık yanında güzel bir tatlı,eski bir dost ile ya da çikolata ile.Ama mutlaka güzel muhabbet eşliğinde olsun.Ben de sizin yerinize karşımda uyuyan mis kokuluyu öpüp koklayacağım.

Not:Saçlarımın kesimini beğendim.Yakınımdaki kuaföre gidebilirim.Koştura koştura gidip kestirip geldim.Evde de boyattım saçlarımı.Değişiklik iyi geldi.

4 Kasım 2010 Perşembe

Demirle 23.gün

Tabi zaman geçtikçe başlayacaktı sıkıntılarımız.Hazırlıklıydık artık ne kadar hazırlıklı olacaksak.Ben spastik kolon sendromu yaşayan biriyim.Yani gaz problemim sindirim problemim her daim var.Yarın bir gün çocuğum olursa gazlı olma ihtimali çok var derdim.Evet gaz problemi yaşıyoruz.Acı ağlamalarımız başladı.Hala çok şükür yine de iyi diyebiliyorum.Yediklerime dikkat ediyorum.Mandalinaya,portakala hasret kaldım diyebilirim.Gaz ilacını verince rahatlıyor Demir.
Kucağa da alıştı kendisi.Otururken ağlayan minik oğlum ayağa kalkınca susuyor.Şimdiden başladık.Evde hala yanımızda birileri var ve yakında gidecekler.Yalnız kalınca ne yapacağız bilemiyorum.Dün gece artık sırtım kasıldı o ağladıkça dayanmıyorum kucağımda sallıyorum.Yok uykuya da dalamıyor.Uyku vaktıi geçsin tamam bittik.
Bundan bir kaç gün önce düzenli şekilde uykumuz,beslenmemiz devam ediyordu.Şimdi saatte bir emzirme durumunda bile kalıyorum.
O kadar ufak ve çaresizki insan dayanamıyor,ağladıkça.İçim çekiliyor resmen.Duygusallık durumumda had safhada.Sevgilim dün gece Demirle konuşurken annen duygusal çatlaklıklar yaşıyor oğlum deyince durumumun  vehametini anladım.
Şimdi yine uykuda güzel bebeğim.Artık gün be gün değişiyor.Konuşmalarımıza daha fazla tepki veriyor.Hele benim sesimi duyunca nasıl dinliyor.Kucağımda konuşurken onunla kafasını çevirip nasıl dinliyor.Sanki her şeyi anlıyor gibi bakıyor.Ben anladığını da düşünüyorum.
Aylar sonra kuaföre gitme kararı aldım.Hazır Demirle ilgilenecek birileri varken.Kendi kuaförüme gidemeyeceğim araba mesafesinde diye.Eve yürüme mesafesinde olan bir kuaföre gideceğim.İlk defa gideceğim artık iyi kötü deneme durumu olacak.Hani beğenirsem en azından bundan sonra giderim gerekince diyorum.Artık gidip geleyim yazarım fırsat bulursam.

31 Ekim 2010 Pazar

Demirle 19.gün

Hayatının tamamen değişmesini isteyenlere anne olun diyebilirim.Tecrübeli anneler durrr daha ne gördün ki diyebilir.Haklılar.Evet daha görecek günler var hayırlısı ile.Ama hayatımız şimdiden değişti.

İlk başta içimde yeni bir aşk yeşerdi.Öyle bir aşk ki günden güne büyüyen.Karşılık beklemeden dedikleri bu olsa gerek.Sonra gündelik hayat tamamen değişti.Bırakın uykusuz geceleri bu kadar gün evde oturduğumu hiç bilmem.Güneş var hafta sonu ve evdeyim.Oğlum biraz daha büyüsün,beraber gezeriz diyorum.Sadece dışarı çıkmak mı?Tabi ki hayır.Öyle istediğini yap durumları yok artık.Bir de emeklemeye başladığında gör sen dediğinizi duyar gibiyim.

Her şeyi ne zaman unutuyorsunuz biliyor musunuz??Suratına bakınca hepsi siliniyor ve Onunla gelen yeni hayata kocaman bir kucak açıyorsunuz.

Yağmur yağsa da gelecek günleri düşünüp içiniz ısınıyor.Umut doluyor içiniz Onunla.

Yepyeni güzel hayat oğlumuzla birlikte...

27 Ekim 2010 Çarşamba

Demirle 15.gün

Pazartesi öğleden sonra tekrar doktor yollarına düştük.Doktor eğer göbekten kan gelirse getirin dedi.Çok az kan gelse de ben panik oldum.K vitamini eksikliğinden kaynaklanabiliyormuş.K vitamini iğnesi vuruldu.Hala da kan var göbeğinde.Normal mi bilmiyorum.2-3 gün içinde geçmesi gerek dedi doktor.Umarım geçer.Aşırı bir kan değil ama kurumuş şekilde duruyor.Temizliyoruz,tekrar kurumuş oluyor.

Ve 14.gününü tamamlarken minik oğlum dün gece gaz problemi yaşadı.Kaç gündür yediğime içtiğime dikkat etsem de karnıbahar yemeği yedim akşam.Veeee sonuç hem ben gaz problemi yaşadım hem de Demir.Tabi ben de olunca doğal olarak Demirde de oldu..Yat,uyu,uyan gecelerine yat,uyan,uyuma gecesini de eklemiş olduk.Bebek bu tabi gaz problemi de yaşayacak.Doktorumuz cuma günü gaz ilacı vermişti.Problem olursa verebilirsiniz demişti.Biz de verince rahatladı bebeğim.

Yediklerime dikkat ediyorum.Bir de yemeklerime kimyon döküyorum.Gaz oluşumunu engelleyip,sütü de fazlalaştırıyormuş.

Şimdi ben uykulu gözlerle dolaşıyorum.Böyle daha çok günler yaşayacaksın dediğinizi duyar gibiyim.Kahve falan da içmiyorum ki gaz problemi yaşamayalım.Yarı uykulu,yarı uyanık devam ediyorum.Hani o öyle içli içli ağlamasın da ben uykusuz kalmaya razıyım.

25 Ekim 2010 Pazartesi

Tracy Hogg -Bebek Bakımı Sorunlarına Mucizevi Çözümler


Bu kitabı hamileyken okumayı isterdim.Büyük,kalın bir kitap,dün akşam dayımızdan istemiştik,getirdi ve ben hemen okumaya başladım.
Bebeklerin belli bir rutinde gündelik yaşantısını sürdürürse uykusunun,beslenmesinin,davranışlarının anne babaları rahatlatacak seviyelere geleceğini anlatıyor.
Ben de saatlerle takip etmeye çalışıyordum uykusunu,emzirmeyi,uyanmasını.
Şimdi daha da düzenli takip etmeye çalışacağım.

Kitap anlatım olarak da sıkmadan,akıcı ilerliyor.Bakalım ilerledikçe nasıl olacak.

Bebekler de robot değil tabi,bizim istediğimiz gibi hep hareket etsin.Yaşayarak öğreneceğiz.

23 Ekim 2010 Cumartesi

Demirle 11.gün-Damla Teyzemize mutluluklar

Dün Demirin topuk kanı alındı.Dayanamadım,babası tutarken ben uzaklaştım o bölgeden.Önceden sorsalar tutarım derdim,soğuk kanlıyım ya.Yok nerede benim soğuk kanlı hallerim?Damarlarımda dolaşan Rus kanının da artık baskınlığı yok.Eskiden bir kaza,her hangi bir olay olsa,herkesten soğuk kanlı ben olurdum.Elim ayağıma dolaşmaz,sakin sakin olması gerekeni yapardım.İşler değişiyormuş a dostlar.Öyle olmuyormuş evladına gelince.Doktor kontrolünde de maşallahı vardı Demirin.Doktor da sağlıklı buldu oğlumuzu.(Maşallah)

Bu sabah da uyuyamadı Demir bir türlü uykuya dalamadı,sabah kaçlardan beri ağladı,mıkırdandı,en sonunda yeni uyudu.Daha böyle kaç gece olacak dediğinizi duyar gibiyim.

Bugün büyük gün.Damla teyzemizi öpüyoruz mis kokulu,kokulu.Biraz daha büyüyelim artık o zaman görürüz onu diyebiliyoruz şu an.Merak içindeyim tabi.İyi şanslar canım benim.

Mutluluklar sizinle olsun.Siz birbirinize çok yakışan bir çiftsiniz.

21 Ekim 2010 Perşembe

Demirle 9.gün

Dün gece göbeğimiz düştü.Nihayet rahatladık.Göbeğini evde saklamayı düşünüyorum.Kimi inanışa göre bazı yerlere gömerler ya,ben eve bağlı olsun diye evde saklayacağım.Annem bizimkileri hala evde saklıyor.Eve bağlı olsunlar demiş.Aynı şekilde ben de öyle diyorum.


Bunlar da öyle bir inanış işte.Her şeyi boş verin de en güzeli kucağınıza alıp mis kokusunu içinize çekince sarılır gibi kollarını iki omzunuza bırakınca dünya duruyor ya ben başka bir şey demek istemiyorum...

20 Ekim 2010 Çarşamba

Demirle 8.gün

Hani hep diyordum ya ben çok sakinim diye.
Ne oldu benim sakin halime?Annelik moduna girdim gireli bir panik,aman bir şey mi oldu,aman yanlış bir şey mi yapıyorum modundayım.
Geçen gece babası ile altını temizliyoruz bizim miniğin ben panik halinde koşturuyorum.Sevgili  ne oldu sana iyice acemi davranıyorsun dedi bana.Acemiyiz zaten gerçek bu tabi.Islak  pamukla altını temizlerken oğluşumun üstünü de ıslattım,üstünü değiştirdik.Sahi ne oldu benim sakin halime?
Bu sabahta emzirme,uyutma,altını kontrol etme aralarında manyaklaşmış durumdaydım.Erkek bebeklerin altını temizlerken fıskıye durumlarına dikkat etmek gerekmiş demek ki.Yine  ıslattım oğlumun üstünü.Beceriksiz anne miyim moduna girdim bu seferde.
Dün emzirirken de burnundan süt gelince panik oldum.Yanımızda da kalan insanlar var Allahtan.Babaanne ve halası burada oğlumun.Tabi herşeyle onlar ilgilenince ben yalnız kaldığımda hala bir acemilik halindeyim.

Geçer değil mi bu hallerim?

Bu arada siz siz olun yeni doğum yapmış kadına saçlarına da bir şekil ver,kuaföre git hayatım demeyin.Sevgili bu yorumu yaparken gecenin bir vaktiydi ve saçlarım tepemde dikilmişti.

Tüm bunların dışında küçük meleğimin yüzüne bakıca herşey silinip gidiyor.Hele de emzirirken gülmesi,onu izlemek sırt ağrılarımı geçiriyor.
Doğru emzime şeklini bulana kadar epey uğraşacağım.Bel problemim de olduğu için iyice zorlanıyorum.Neyse zamanla geçecek bunlar.Daha ameliyat ağrılarım geçmedi.

Demir uyanmak üzere,oğluma bakmam gerek...

19 Ekim 2010 Salı

Demir 1 haftalık

Günleri sayarken bir anda 1 haftalık oldu Demir bebek.

Geçen hafta bugün hastanede ayılmaya çalışıyordum.Sabah 9 gibi hastanedeydik.Anneannesi,babaannesi,halası ve babası ile hastaneye adımımız attık ki küçük teyzem bizden önce gelmiş bizi bekliyordu.Giriş işlemlerinden sonra odaya alındık.Hazırlıklar başladı.Heyecan saat yaklaştıkça arttı.Doktorumuz trafiğe takıldı.Doktor da gelince heyecan iyice arttı.Doktorumuzun gözünden da kaçmadı.Seni fazla heyecanlı gördüm dedi bana.Sonra geldiler aldılar beni.Babası arkadaşları ile dışarıda görüşürken benim çıktığımı görmedi.O arada ben de seslendim falan epey şenlikli bir çıkış oldu.O arada büyük teyzem,eniştem,kuzenim koridorda beni karşıladı.Öylece doğumhane yolunu aldık.Sonrası zaten bilenler bilir.İnanılmaz soğuk,anestezi uzmanı sakin sakin beni en huzurlu yerime gönderdi.Uyandığımda soğuk ve acıyı hissediyordum.

Odaya geldiğim anları tam hatırlayamasamda oğlumu aldığımda tüm acılar her şey silindi.Şaşkınlık içinde oğlumu kucağıma aldım.Çok çok farklı bir duygu tarifi olmayacak kadar.

Ziyaretçilerimiz gelip gittikçe,konuştukça daha çok ayılmış oldum.

Gelenler,arayanlar bizi çok çok memnun etti.Herkese tekrar tekrar teşekkür ederim.

Eve gelince ilk akşamlar çok zorlandık.Emzikle kandırmaya çalışıyoruz akşamları.Ama uyu,uyan,yat,kalk adapte olmaya çalışıyoruz.Gündüzleri uykudayız çoğunlukla.Tabi bu değişecektir tahmin ediyorum ilerleyen günlerde.

Şimdilik bu kadar,uyanmaya başladı benim minik kelebeğim,uğur böceğim..

18 Ekim 2010 Pazartesi

Demirle 6.gün


Yazacak,söyleyecek çok şey var.Fakat zaman kısıtlı.Yanımızda olan arayan,soran,ziyaret eden herkese çok çok teşekkür ederiz.O kadar memnun olduk ki..

Biz çok şükür iyiyiz.
Yeni dünyamızda,yeni hayatımızla,sizlere kucak dolusu sevgiler gönderiyoruz.
Demiştim ya benim öykümün değiştiği yerde oğlumun öyküsü başlayacak diye..
Yeni öykülerde görüşmek üzere...


11 Ekim 2010 Pazartesi

1 gün kala


Aylar var derken,haftalar var derken,günler var derken saya saya günleri bitirdik.

Hala yarın olacağına inanamıyorum.Yarın sabah 11 de doğuma gireceğim.

Bizimle birlikte günleri sayan,heyecanlanan,sevincimize ortak olan ayrıca ortak olacaklara binlerce teşekkür ediyoruz oğlumla beraber.

Dualarınızı bizden eksik etmeyin...





10 Ekim 2010 Pazar

2 gün kala


Sabah elimi karnıma koyduğumda minik yürek atışlarını dinledim minik oğlum.Yüreğim sanki avuçlarımda gibi.

Her annenin avuçlarında gibi değil midir yavrusunun minik yüreği.Onu bir ömür boyu kendi avuçlarında taşımak ister.Tüm kötülüklerden,tüm yanlışlardan,tüm ayrılıklardan,tüm kırgınlıklardan korumak ister.Ama o yürek hep kendi yolunda uçmak ister.Anne ise hep korumak istediği yürekle kilometrelerce uzakta olsa bile birlikte atar.Hayat anneye imkan sunmaz ki o yürek hep avuçlarında olsun.Dualarıyla yavrusuna uzanmak ister böyle zamanlarda da.

Biraz uzaklara mı gittik bebeğim bugün.Daha o günlere çok var der gibisin kıpırtılarınla.Ama zaman öyle çabuk geçiyor ki bebeğim aynaya baktığımda son günlerim olmasına rağmen hamile olmama bile inanamıyorum çoğu zaman.Ne zaman büyüdüm ne zaman evlendim ne zaman çocuğum olacak diyorum.

Çünkü yürek yaşlanmıyor oğlum.Hani ben hala 20 li yaşlarımın başlarında hatta 18 imde gibi hissediyorum bazen.

Hatalar yapar mıyım?Senin yüreğini kırar mıyım diye endişeleniyorum bazen.Doğru bir insan olman için elimden geleni yapacağım.

Canım oğlum bir yandan da hissediyorum her şey güzel olacak!Güzel,yorucu,eğlenceli bir yolculuğumuz olacak seninle!


Annen hiç uçurtma uçuramadı mink oğlum.Hep yapılacaklar listemde yer aldı yıllardır.Şimdi seninle yapılacaklar listeme aldım.Günün birinde minik ellerini avucuma alıp,koşarak birlikte uçurtma uçuracağız inşallah.Diyorum ya eğlenecek çok şeyimiz olacak...

9 Ekim 2010 Cumartesi

3 gün kala

3 gün kaldı derken bile inanmıyorum şu an.
3 gündür de 15 dakikada bir uyanıp saate bakıyorum.
Gününü bilmek bu yüzden daha fena heyecana yol açıyormuş.

Ameliyat konusunda heyecanım yok canım oğlum.Annen ameliyat konusunda tecrübeli.Ama heyecan ameliyathaneye girip 2 kişi çıkma durumunda.
Annelik heyecanı,anne olma durumu.Herkesi dinlerken,okurken acaba abartı mı dedirten durumun hamilelik sürecinde gerçek olduğunu anlamaya başladım.Bir de kucağına aldığında göreceksin diyorlar ya ben o kısmı merakla bekliyorum.Hayırlısı ile kucağıma almak için dualar ediyorum.
Söyleyecek çok sözüm var sana oğlum,zamana bıraktım bazılarını da.

Hamile olma durumunu da özleyeceğim belki.Çünkü herkes tarafından bir öncelik veriliyor her konuda hamile kişisine.Tabi ilk aylarımı saymıyorum çok zordu.

Ama annelik..

5 Ekim 2010 Salı

7 gün kala


Rüyalarımda zaman zaman bazı bebekler gördüm.Bilinçaltımdan kaynaklanan bebekler olduğunu düşünüyorum çoğunun.Hepsi farklı farklı.Hani gerçek seni görürüm diye umut etmedim değil.Annenin rüyaları bazen çıkar oğlum.Ama türlü türlü bebek rüyasından hiçbirinin sen olmadığını biliyorum.Babansa neredeyse her akşam seni görüyor.O da her defasında farklı bebekler görüyor.Hele son günlerde rüyalarında daha çok sen varsın.
Hamile olan arkadaşım bebeği kime benzeyecek diye merak ederken aman kime benzeyecek canım ya sana ya da eşine işte diyordum.Ama öyle olmuyormuş canım oğlum insan çok merak ediyormuş gerçekten.Tabi ki öncelik sağlıklı olman ve sağlıkla doğman önemli olan.
Hayallerimde hep varsın işte!Hele ilk aylarda zor günler geçirirken hep aklıma seni getirdim.Sinir bozucu kusma nöbetlerimden yatağa döndüğümde hep senin hayalini kurdum.Seni gezmeye götürdüğümüz,vakit geçirdiğimiz daha neler neler.Öyle güç veriyordu ki bu hayaller,beni kendime getiriyordu.Uyumak da zorlanayım hala seni düşünüyorum.Son günlerde inan uyumak çok zor.Gece 3-4 kere uyanıyorum.Sonrasında uyumak da zor oluyor.Senli hayallerle yeniden uykuya dalmaya çalışıyorum.

Bu heyecan hayatımda yaşadığım hiçbir şeye benzemiyor.Allah nerede isteyen varsa gönlüne göre versin.

4 Ekim 2010 Pazartesi

8 gün kala

Babanla ben ilkbahar çocuğuyuz.Sen ise bir sonbahar çocuğu olacaksın.Sonbahar  hüzün mevsimi gibi görünür ama yıllardan geriye baktığımda güzel başlangıçlara sebep olduğunu görüyorum.Babanla bir sonbahar günü tanıştık mesela.Seninle de bir sonbahar günü tanışmış olacağız.Daha da anlamlı olacak sonbahar bizim için.
Keyifli olmanı,huzurlu olmanı isterim bebeğim her zaman.Annenin hayatta en çok önem verdiği şeylerden biri huzurdur canım oğlum.O yüzden isterim ki huzurun bozulmadan,bol neşe ile en önemlisi sağlıkla büyümen.
Sessiz oturduğunuz,kafanıza göre takıldığınız günler artık geride kalacak diyor anneannen.Annen kitaplarına,dergilerine ve izlediği yabancı dizilerine gömülmeyi çok seviyor.Baban da bilgisayarının başında oyununa gömülmeyi seviyor.Biz biliyoruz ki artık bunları yapamayacağız.Başka bir sebep bunları yapmamızdan alıkoysa hayıflanırdık.Ama şimdi farklı dizileri izlemektense seni uyurken izleyeceğim günleri hayal ediyorum.Gerçi sen uyurken ev içinde koştururum kimi zaman.Sen iyi ol,sağlıkla,neşe ile büyü.Büyürken bizi de büyüt.Sen gelince hayatta hiç almadığımız sıfatları alacağız adımızın yerine.Anne baba olacağız.Sevgiliydik,eş olduk birbirimiz için,evlat olduk anne babalarımız için ve daha bir sürü şey.Ama bilemediğimiz ancak yaşayarak anlayabileceğimiz yeni olgular içine gireceğiz.Anne,baba olmak.Korkutuyor mu bizi?Yalan söyleyemem sana minik oğlum.Bazen korkuyoruz.Ama öğreneceğiz,sen öğreteceksin.İşte diyorum ya sen büyürken bizi de büyüteceksin.

3 Ekim 2010 Pazar

9 gün kala

Son dakikalarda eksiğimiz var mı diyerek alınacaklarını da aldık.Tek eksiğimiz sen kaldın canım oğlum.
Çok heyecanlıyız.Sabahları erkenden uyanıyoruz.Uyku şimdiden yok.Bazen gecenin bir vakti uyanıyorum,hayal kurarken buluyorum kendimi.
Zorluklar olacaktır mutlaka,uykusuz geceler,zorlayacak eminim.Bunlar da bir geçiş dönemi diyeceğiz.Alışacağız birbirimize.
Bu pazar günümüz babanla son sakin sakin takıldığımız pazar günü olacak sanırım.Haftaya babaannen ve halanlar gelecek.Sonraki pazarlar zaten senli günler başlayacak.
Sen de sabırsızsın biliyorum.Yerin de dar geliyor sanki.Söylediklerime cevap verir gibisin tekmelerinle.

Çok çok az kaldı...

22 Eylül 2010 Çarşamba

20 gün kala


Pazartesi odanın eşyaları geldi tatlı,minik oğlum.Üzerinde boya olmadığı için kokusu da yoktu.Sadece yeni kokusundan dolayı camları açıp iyice havalandırdım.
Kıyafetlerini dolaplarına yerleştirdim vakit kaybetmeden.Nasıl şaşırdım neyi nereye koyacağımı.Hiç böyle minik eşyalarla bu kadar haşır neşir olmamıştım ki.Çoraplarını elime aldım aldım,nasıl koysam ki şimdi bunları deyip durdum.
Şimdilik bir düzen oturttum.Dolabını ilerleyen zamanlarda da kullanabilmen için büyük aldık.3 kapılı dolap olunca minik eşyaların daha da küçük kaldı içinde.Gün gelir bizim dolabımızdan eşyaların taşması gibi seninkinin de taşacağını düşündük.
Şimdi ikide bir odana giriyoruz.Eşyalarına bakıp gülüyoruz.Sabah baban evden çıkmadan önce yine kıyafetlerine baktı güldü.Bir yandan da askıları bana getirip gösterdi.Küçücük montun,küçük smokinin o kadar komik ve güzel ki.Smokinini dayının eşi aldı canım,mevlitte giymen için.Öyle çok parlak değil,tam zevkime göre almış sağolsun.Krem rengi,küçücük yıldızlı bir papyonu var.Alalı zaten epey olmuştu.En canımın sıkıldığı anlarda kutusunu açıp gülüyordum.Pantolonun bile duble paça.
Rüyamda bebek görüyorum arada sırada.Bu gece de gördüm ama sen olmadığını biliyorum.Hep bilinç altı,gördüğüm resimlerden okuduklarımdan,izlediklerimden.Merakla bekliyoruz işte seni canım.

Benim hayatta iddialarım olmadı hiçbir zaman.En mükemmel olayım,en mükemmel işe ben sahip olayım,en mükemmel eşe ben sahip olayım diye.En mükemmel çocuk benim olacak diye de iddiam yok.Babanla bizi tanıyınca anlayacaksın oğlum.En mükemmel çift olalım,biz farklıyızlar bizim hayatımızda yok.Her şeye yetişmeyi çoktan bıraktı annen.Vurdum duymaz mıyım,aksine duyarlıyımdır da bir çok şeye.Ama gereksiz bir yarış gibi kasmam kendimi.İşte olduğumuz gibiyiz,biz canım oğlum.Olduğumuz gibi sevdik birbirimizi babanla.Ben onun yanında ben olduğum için,o benim yanında kendi olduğu için.Gerisi teferruat.Seni de sen olduğun için,sadece sen olduğun için,bize emanet olduğun için,bize bir hediye gibi gönderildiğin için çok seveceğiz.Gerisi sadece teferruat olacak.

20 Eylül 2010 Pazartesi

22 gün kala


Canım oğlum artık çok az kaldı.Hafta sonu babanla doktor işimizi hallettik.Bu arada beraber yemeğe,sinemaya gittik.Sanırım bundan sonra pek fırsatımız olmayacak.Sinemaya uzun süre gidebileceğimizi sanmıyorum.Seni bırakmak istemeyiz.Çok heyecanlı,korku,aksiyon dolu filmleri izlemek istemediğimizden animasyon izleyelim dedik.Herkes çocuğunu getirmişti filmi izlemeye getirmişti.Biz de getirdik ama bir farkla tabi:))Bundan sonra birlikte böyle animasyon filmler izleyeceğimizi hayal ettik.Tabi sevdiğin filmleri bize 50 milyon kez izleteceğini de tahmin ediyoruz.Bu konuda deneyimimiz var.Sevgili kuzenin küçükken bize sürekli sevdiği filmleri izlettirirdi.
D&R'da hep animasyon filmlere baktık.Çok güzel kitaplar bulduk.Dedik biraz daha bekleyelim,öyle alalım.
Az önce elimde üzüm tabağı,boşluğa doğru daldım.Yalnız geçirdiğim son günler dedim kendi kendime.Ev zaten doğumunda epey kalabalıklaşacak.Tabi ben herkesin olmadığı seninle baş başa kalacağımız günleri merak ediyorum.
Bugün odan için mobilyaların gelecek.Aslında çok önceden aldık biliyorsun.Ama daha geç beklediğimiz için seni,erteledik geliş tarihini.
Hazırlıklarımız tamam sayılır.Bir kaç şey kaldı.Hastane çantamızı hazırlamadık henüz.Bu hafta çantayı hazırlamayı düşünüyorum.
Sen de bence artık gelmek istiyorsun,kıpır kıpır duramıyorsun yerinde.Az kaldı gerçekten bebeğim,az kaldı.



resim***

17 Eylül 2010 Cuma

25 gün kala


Hamilelerdeki duygu değişimleri hep konu edilir minik oğlum.Duygusal inişler çıkışlar yaşadıkları,hormonal değişikliklerin duygularını çok etkilediği söylenir.
Sevgili oğlum ben pek hamilelikte inişler çıkışlar yaşadığımı söyleyemeyeceğim.Sadece annelik,çocuk,bebek konuları ile ilgili durumlarda daha duygusal oldum.Mesela geçen gün izlediğim bir filmde ağladım.Ki filmler de pek ağlamam.Anne bebeği babasına bıraktı gitti.Babası hem çalıştı,hem okudu,hem bebeğe baktı.Başına da bir sürü dert de gelince ben dayanamadım ağladım.
Bir de son günlerde sinirliyim.Aslında sakin bir yapım var.Ama sinirli bir yönüm de söz konusu.Sinirliliğim biraz   da hemen yorulmam,bir işi tamamlarken zorlanmamdan.Enerjim azaldı.
Olsun oğlum doğunca sen enerjim yerine gelir.Yorulsam da annelik denilen kavram enerjisiyle gelecek biliyorum.

16 Eylül 2010 Perşembe

26 gün kala


Canım oğlum hazırlıklarımıza hız kazandırdık sayende.Dün odanın halısını hallettik.Cumartesi gelecekti mobilyaların fakat cumartesi doktora gitmemiz gerek.Biliyorsun annende bel fıtığı var.Normal doğum yapmak isterdim ama bel fıtığından ötürü korkum var.O yüzden bel fıtığımle ilgilenen doktoruma gitmem gerekli.Böylelikle kadın doğumcumuz da sezeryan ile doğum için onayını versin.Pazartesi de mobilyaların gelmiş olacak.
Odana bakıyoruz babanla,daha eşyaların yok ama şimdiden çok sevdik bu halini.Sen de seversin umarım miniğim.
Seninle müzik dinliyoruz şu an ben bu satırları yazarken sen de müzik dinliyorsun.Bazen tepkiler veriyorsun,bazen sessiz kalıyorsun.Ama sevdiğin müzikleri şimdiden öğrendim.Sana bir liste bile yaptım.
Odana geçtiğinde benim ipodum senin ipodun olacak.Ipod için bir sistem alacağız kısmetse sen de müzik dinleyeceksin.Beyin gelişimi için gerekli diyorlar.Bütün bunların ötesinde sen de dünyaya gelince anlayacaksın ki şimdiden anladın bence müzik dünyadaki en güzel şeylerden biri.Anneannen de bize dinletirmiş bebekken.O zamanlar öyle mp3 çalar falan yok tabi.Radyolar var.Beşiğimizin yanına koyarmış.Belki de o yüzden çok seviyorum müzik dinlemeyi.Bilemiyorum.Ama çocukluk günlerime dönünce bazı anılarımda arkada hep güzel fon müzikleri var.
Fon müziği deyince yıllar önce çok sevdiğim bir arkadaşıma demiştim ki bu şarkıda kendimi, şöyle hayal ediyorum.Hastane odasındayım,arka fonda bu şarkı çalıyor.Bebeğim kucağımda,işte benim öykümün artık değiştiği yerde bebeğimin öyküsü başlıyor.Yaşam değişiyor.Şarkının giriş kısmı bana hep bu hayali canlandırır.

Hangi şarkı mı?İşte bu şarkı 
Bulutsuzluk Özlemi - Tepedeki Çimenlik |


15 Eylül 2010 Çarşamba

27 gün kala


Aslında canım oğlum daha geç bekliyorduk seni.Ama madem erken geleyim dedin.Gel,başımızın üstünde,canımızın en derin köşesinde yerin var.
Biraz ağırdan aldık hazırlıkları daha vakit var diye.Şimdi bizi heyecanlandırdın,harekete geçtik hemen.
Etrafımızı minik eşyaların sarmıştı.Beşiğine bakıp seviyordum hep.Dedin ki eşyaları sevmeyi bırakın ben geliyorum.Beni seversiniz dedin.İyi de dedin.
Annen yoruluyor artık oğlum.Ellerim ayaklarım birer kütük misali şişti.Ayakkabılar olmaz oldu.Terlikle gezmeyi sevmeyen annen her yere terlikle gitmeye başladı.
Uyumak da zor artık.Sürekli uyanıp tuvalete gidiyorum.Ama bu da bir hazırlık süreci diyorum kendime.Sen uyandırdığında ya da senin için uyandığımda rahatsızlık çekmeyeyim diye.
Hareketlerim kısıtlı,gezip tozmak ne zamandı unuttum.Oğlum diyorsun ki anne alış ben gelince öyle eskisi gibi gezip tozmak yok.Ama biraz büyüyeyim beraber iyi bir ikili olacağız.Babam da farkında zaten diyorsun.Oğlunla gezersin dediğini duyuyorsun değil mi canım oğlum.
Evet biraz panik yapıyorum çaktırmadan.Nasıl bir anne olurum diye sana.Küçücük bedenin kollarıma verildiğinde ne yaparım,her şey kendi kendine mi gelişir.Göreceğiz diyorsun şimdi tekmeleyerek beni.

Odan için hazırlıklarımızı yapacağız bugün.Anneannen kaç gündür kıyafetlerini yıkıyordu.İyi ki beklemedi daha çok.Minik minik kıyafetlerini gördükçe daha da çok heyecanlanıyoruz.

Panik yapma anne diyorsun değil mi?Annen aslında çok sakin ve sabırlıdır.Sen de tanıyınca hak vereceksin.Ama kabul et oğlum hayattaki ilk tecrübem bu.Anne adayı olmak bile zormuş.Başarırız diyorsun değil mi?




4 Eylül 2010 Cumartesi

Öylece içimden geldiğinden

Şimdi benden,bizden,bizim de ötemizden,
İçimden,en derinlerden,salladığımda gönül ağacımın altına dökülenlerden,
En sessiz yerimden,
Kelimelerimin aslında hiç bitmemesinden,
Tüm acılara karşı direnmemden,
İşte her şeyi çözümlediğimden,
İçimdeki sukunetten,
Hayatı anladığım andaki gülümseyişimden de

Öte asıl içimin gülen yüzleri,
Size bakmak..
Hayatı anlamak...

26 Ağustos 2010 Perşembe

Kendine,içine dönmek..


Hamilelik bana binlerce duygu ile birlikte geldi.Aylar geçince daha bir fark ettim.Kendime döndüm fazlasıyla,içimdeki miniğe kollarımı,yüreğimi,beynimi öyle bir açtım ki belki dış dünyayı unuttum.Evet unuttum farkına varmam zaman aldı.Bu değişim aylar önce başladı.Artık had safhalarda.Ama böylesi kolay adapte olmamı sağladı.Bilmeden yaptığım bu içe dönüş beni ayakta tuttu.

Son 1,5 aydır yine annemlerdeydim.Sevgili yanımızda olamayacaktı.Yalnız kalmamı istemedikleri için çantaları toplayıp gittim bizimkilere.Annem tabi ki mutluydu.Küçük yaşlarda evden ayrılan kızı ile bol bol vakit geçirdiği için.Ben de mutlu oldum bu zaman dilimlerinde.Hamile olmam gerekmiş onlarla uzun zaman yaşamam için.Çalıştığım günleri hatırlıyorum da.10 günü geçerdi görüşmeyeli bazen bir kaç kilometre ötemizde olmalarına rağmen.Zaman,yaşananlar kurguluyor kendini pek güzel biçimde.Her şeyin kendi anlamı var kendi içinde.Bir de güzel tatile gittik kalabalık bir aile grubu ile birlikte.Daha da güzel oldu.Hamile hamile yüzmek de keyifli bir şeymiş gerçekten.Demir şaşırdı sanırım annem nerelerde diye.

Artık zaman azalıyor,sayılı günlerimiz var.Gittikçe heyecanım artıyor.Nasıl bir anne olacağım sorusu da hep aklımda.İnanılmaz duygular içindeyim.Allah isteyen herkese yaşatsın.İsteyene yaşatsın çünkü minik kalplerin,minik bedenlerin acı çekmemesi gerek.Sevgi ile yollarını gözleyen herkesin kucaklarında yerlerini bulsunlar.Hani emin olduğum şey de bu aslında.Çok ama çok seviyorum Onu şimdiden.Bir de kucağıma alınca neler olacak hayal bile edemiyorum.

En çok keyif aldığım aktivitem ise oğlumun hareketlerini izlemek.Öyle keyifleniyorum ki,diğer zorlukları silip süpürüyor.Çünkü artık hayat zorlaştı karnım büyüdükçe.Her şeye değiyor ama...Annelik böyle bir şeymiş demek ki..

Anneler yazıyor ya konuşuyorlar ya bolca çocuklarından.Belki sıkıyor bazılarını.Ama insan anne olmadan hamile olmadan anlayamıyormuş bu tür durumları.Abartı geliyordu bana da.Sanki anne olmak dışında işleri yokmuş gibi.Ama şimdiden öyle bir güç,öyle bir sevgi var ki içimde hani sanki asıl konu anne olmam gerekiyormuş gibi.

Milyonlarca düşünce içindeyim.Bildiğim bir şey var ki hiç bir şey ama hiç bir şey eskisi gibi olmayacak.Değişecek hayatım ilk defa korkutmuyor beni.Eskiden olsa büyük değişikliklerden çekinirdim.Taviz vermek istemezdim alışkanlıklarımdan.Ama nelerden vazgeçirdi şimdiden minik oğlum.

Sevildiğini bilsin her zaman minik oğlum ve ne kadar şanslı olduğunu,ne kadar şanslı olduğumuzu.

18 Temmuz 2010 Pazar

Kıpırtık,pıtırcık bebek ve annesi bildiriyor


Kıpırtık,pıtırcık bebek,annesi,babası Sihirbazın Çırağı adlı filme gitti.Nicolas Cage fantastik filmde oynarsa mutlaka filmde kopuk mantık hataları olur dediler ve de haklı çıktılar.
Fantastik filmlerde mantık aramayın diyebilirsiniz.Fakat filmin devamlılığı içinde olması gerekenlerin olmaması tarzında eksikler görünce gülüyorsunuz tabi.Diğer baş rolde oynayan şaşkın çocuğu She's Out Og My League filminde izlemiştim.İki filmde de şaşkın bir tipleme çiziyor.

Afm sinemalarının koltukları gerçekten çok rahatsız.Hamile bir bünye için koltuk önemli oluyor sinemada.Bel boşlukta kalıyor,ayaklar rahatsız.Bir daha gidersem kendime yastık da alacağım.Cine Bonuslar bu konuda gerçekten çok iyi hizmet sunuyor.Fakat çok yakınımızda Cine Bonus sineması olmadığı için Afmleri tercih etmek zorunda kalıyoruz.Üstelik ses sistemi olarak da Cine Bonuslar çok daha iyi.

Sinemanın en güzel yanı filme girmeden öncecaldığım Starbucksın yaz için çıkardığı içeceklerden limonlu yeşil çaydı.Gerçekten ferahlatıcı bir içecek tavsiye ederim.

15 Temmuz 2010 Perşembe

Nedensiz gülüyorum:)

Dolabımı açıp askıdaki giyemediğim elbiselerimi,gömleklerimi gördükçe gülüyorum.Gömleklerimin olması düşünülemez bile.
Tadı diğer limonatalar gibi olmasa da en harika limonata reklamına sahip olan limonaaataa diye ağlak bir sesle şarkı söyleyen limona gülüyorum.
Kanallar arasında zaplarken Harry Potter'ın ilk filmini görüp,ne kadar da cücüklermiş deyip gülüyorum.
Elimdeki kayısının bu kadar dişimi kıracak gibi sert olup da bu kadar lezzetli olmasına gülüyorum.

Diyorum ya nedensiz gülüyorum.Gülmek için bazen çok büyük nedenlere gerek yok diyorum.

12 Temmuz 2010 Pazartesi

İçimdeki çocuk mu istiyor yoksa ben mi?


Hamilelik boyunca şunu da çok yemeyi istedim,bunu bana bulun getirin çok canım çekti demedim.Henüz.Sadece mayıs ayında karpuz yeni çıkmışken ve de tatsız tutsuzken,sanki dünyanın en harika şeyini yer gibi yemiştim.Bunda sürekli meyve yiyebilmemin etkisi fazlaydı.Serin şeyler istiyordu canım onca bulantıya karşı.En sevdiğim tatlılara bile aylarca el süremedim.Şimdi de abartmadan yiyorum.Nesquick derken şimdi de süt dilimi yiyorum.Gerçi hamile olmadan önce de severdim Kinder süt dilimini.İçimdeki çocuk istiyor desem sanmam.Tamamen annesinin damak zevki.Tabi bu zaten çok tatlı bir şey olduğunda gün içinde başka tatlı bir şey yememeye çalışıyorum.

İçimdeki çocuğa gelince son bir haftadır hareket yeteneği daha da gelişti.Gümbür gümbür sarsıntılarını hissediyorum.Eskisi gibi pıtırcıklar yine var.Ama artık patırtılar da çok.6.ayımıza girdik artık,büyüyoruz.Bundan sonra daha da büyük tekmelemeler gelecek sanıyorum.O oynadıkça kıpırdandıkça deli gibi seviniyorum.Görmeden birini bu kadar çok sevebilir insan.Annelik kadınlara verilmiş en güzel ayrıcalıklardan biri bence.Senin içinde bir canlı büyüyor ve gittikçe derinleşen bir bağla,sevgiyle bekliyorsun.Sonrasını merakla bekliyorum.Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak biliyorum.Ama daha güzel daha renkli olacak eminim.Şimdiden onun renkleri ile doluyor ev.

Sabırla bekliyoruz canım oğlum seni.