29 Haziran 2011 Çarşamba

Minik kaşif iş başında

Oooo neler varmıuş burada?
Bakayım bakayım,şuna da bakayım,hımmmmmm


24 Haziran 2011 Cuma

Nihayet beklenen geldi :)

Neredeyse yılbaşından beri kaşınan diş etlerimizin sahibi evine yerleşti.İlk defa dün ufak bir toplu iğne gibi elime geldi.Zaten bir kaç gündür çok sertleşmişti damakları.Hatta arkasından diğeri de geleceğe benziyor.
Dişsiz gülüşlerin yerini tek dişli,iki dişli gülüşler alacak.
Diş buğdayını düzenleyeceğiz bu hafta ya da önümüzdeki hafta.

22 Haziran 2011 Çarşamba

Demirsel Mevzular

Evet evet bundan bir kaç ay önce diyordunuz bunlar en rahat zamanların bir emeklemeye başlasın diye.Emeklemeye başlayan Demir bir başladı pir başladı.Zaten emeklediği ilk gün bir yere tutunup ayağa kalkan Demir sürekli ayakta,bir yerlere tutunmuş halde.Bazen koordinasyonu sağlayamayan vücut bazen popo üstü yerde.Ayaklarına kaydırmaz çorap giydiriyorum ki kaymasın.Sıcak olduğunda da bazen çıkarıyorum.Yoksa bazen kayıyor.En komiği de yanında yöresinde biri varsa ellerini bırakıp bıdı bıdıı bıddı bıııddı bir şeyler anlatması.Ellerini niye bırakıyorsun tatlım diyorum.Tabi cevap yok:)
Salonda hayat fena halde zor.Karıştırılacak tonla şey var.Gözü alışsın diye çerçeveler,dvdler hale ortada.Dergiler hala kendi köşesinde kitaplığın önü hala açık.Demir de hep bu mekanlarda.Merakını gidersin diyorum.Bazılarını eline alıyor bakıyor.Hadi dergileri karıştırsın diyorum.Bir süre sonra dergiler ıslanmış,yemeye çalışıyor.Aslında aylardır bir türlü çıkmayan dişlerini kaşıyor.Bir anda tv modülünde dvdyi çekiyor.Olmadı dekoderi çekiyor.Bunlar oyuncak değil derken,o çoktan çekivermiş.
Mutfakta bir bakıyorum sandalyelere tutunmuş.Bir bakıyorum mama sandalyesine asılmış.Dur durak yok,bunlar saniyede oluyor.Tek gözüm onda tek gözüm mutfak tezgahında bir şeyler yaparken şaşı olacağım.
Evet çocuk büyütmek kolay değil.Bunlar yaşanacak şeyler.Maşallahı var oğlumun,sağlıklı ve çok hareketli bir bebek.
Hayatı tanıyacak,keşfedecek ve merak içinde.Neler oluyor dünyada diye,merak içinde minik oğlum.Çekmeceleri bile açıyor.Hayır kelimesini çok kullanıp anlamsızlaştırmak istemiyorum.Anlatmaya çalışıyorum.8,5 aylık bebek anlamaz gözüyle bakmıyorum.Sakin kalıp,anlatmaya çalışıyorum.Kendine zarar vermesin diye kolluyorum.Ama bazen de kendine zara vermeden düşsün de düşmeyi de anlasın diyorum.Çünkü hep kol kanat gersem düşmeyi bilmeyecek.Zaten hayat böyle değil.Her türlü öğrenmesi gerek.
Şimdi bir de emekleme sonrası yürüme faslı var.O daha da zor diyeceksiniz değil mi ilk zamanları için:)

20 Haziran 2011 Pazartesi

Amannnnn şans da benden yanaymış,hıhh!

Ömrümün yarısı kadar zaman geçmiş,
İnsanın gözleri değişmezmiş,
İnsan yaşlanır ama ya gözler,gözler değişmezmiş,
Birden çok eskilere gidilirmiş,
Unuttuklarını çıkagelir biri hatırlatırmış,
Aaa dermişsin bir de böyle olmuştu,
Doğum günleri böyle toplarmış herkesi,

Dağılırmış işte her şey dağılırmış,
Gidermiş kafadaki düşünceler,
Ama en güzeli şans da benden yanaymışşş
hııııhh!!

ben bundan sonra şansı hep çağırırım yanı başıma



18 Haziran 2011 Cumartesi

Uyku arası kitap molası

Eskisi gibi hızlı,seri kitap okuyamıyorum bu bir gerçek.Okuduklarımın bir çoğu da bebek gelişimi üzerine oluyor.Ama araya başka kitaplar da alıyorum.Hele hele Demir kucağımda uyumaya başladıysa yatırdıkça uyanıyorsa ya da dalması uzun sürüyorsa hemen yanı başımda kitap bulunduruyorum.
Maeve Bincynin son iki kitabını okudum.Aynı tarzda da yazsa ben Maeve Bincy kitaplarını okumaya bayılıyorum.Tasvir yeteneği sayesinde okurken sanki dinlendirici bir film izliyormuşum hissi uyandırıyor.

Aklından Bir Sayı Tut var bir de
Yazarın ilk kitabı,kitap hızlı bir şekilde okunuyor ama konu olarak izlediğimiz cinayet filmlerinden pek de bir farkı yok.
Paulo Coelho Bridayı okudum bu kitaptan sonra.Hızlı bir şekilde okudum bunu da ama sonunu hiç ama hiç sevmedim.
Dün akşam da Marc Levynin Keşke Gerçek Olsa adlı kitabını bitirdim.Yazarın okuduğum ikinci kitabı.Kitapları rahat okunan bir yazar Marc Levy.Hayaller,gerçek üstü konular üzerineydi her iki kitap da.Bu okuduğum kitabın filmi de var.Ama kitabı yansıtmayan bir film olduğunu düşünüyorum.Kitapta anne oğul arasında yaşananlar filmde hiç yansıtılmamıştı.Üstelik sonu da tamamen farklıydı.Film ülkemizde Cennet Gibi adıyla gösterilmişti.






16 Haziran 2011 Perşembe

annem iyi ki doğdun!


Ben senin gibi olamam diyorum ya,hani yapmayacak olmamdan değil aslında yapamayacak olmamdan.Bu kadar iyi olmayı,fedakar olmayı,kendinden önce karşısındakini düşünmeyi ben beceremem.
Annem olmandan hep sevinç duydum.Yeri geldi arkadaşım oldun,yeri geldi sırdaşım ama en çok annem oldun.İnsanlara iyi bir kalple bakmayı öğrettin.Doğru,düzgün,yalansız olmayı da sen öğrettin.Dediğin gibi ben yalan söyleyemem anlarsın ama saklarım.Saklarsam da anlarsın.Paylaşmayı öğrettin bana.Ve hayattan keyif almak gerektiğini de.Yeri geldiğinde elindekinin kıymetini bilmeyi.En çok da şükretmeyi.Şükreden insanın hep mutlu olacağını.
Annem benim iyi ki doğdun!Doğum günün kutlu olsun.Canım annem iyi ki varsın.


Bilirim papatyaları çok seversin....



15 Haziran 2011 Çarşamba

Akşam üzeriyse demlenirim

Akşam üzeriyse,bazen ılık,bazen soğuk rüzgar esiyorsa,içmeye de gerek yok.
Hele hele ters düz ise bir söz ile..

13 Haziran 2011 Pazartesi

hem içimden hem dışımdan


-Uff saat kaç olmuş daha duşa giremedim.
-Mutfağı toplamaya girdim ama ahhh yoğurdu mayalamadım.
-Oyuncakları böyle bırakayım nasılsa gene dağılacak.
-Yine yapamadım.
-Yok,yok gidip uyuyayım ben
-Gerçekleşir mi bu hayaller?Hııı?
-Uyanmasa derin uykuya geçse bebeğim.
-Kitap mı okusam?Yoksa hemen kafayı vurup yatsam.
-Unutmasam,bir yere mi not alsam.
-Yakın gibi sanki,daha beklemesek.
-Ama çokkk özledim.
-Hayaller fazla mı birikti?
-Yok,yok gidip uyuyayım ben
-Şuna da bir göz atsam.
-Aman boş ver....
-En iyisi uyumak




***görsel

12 Haziran 2011 Pazar

Demir 8 aylık oldu

Emeklemek de ne keyifliymiş ama:)Geziyorum,evi keşfediyorum,yeni yerler görüyorum.İlk zamanlar hangi odadaysam çıkmaya cesaret edemiyordum.Şimdi geziniyorum evin içinde.En çok tv modülü ilgimi çekiyor.Off ne ilginç şeyler var üzerinde.Hele fotoğraf çerçeveleri!Annemin kitaplığı ve dergiliği de nasıl renkli,nasıl ilginç şeylerle dolu.Ama emeklemek yetmez bana.Ben tutunup kalkmak istiyorum her yere.Yatağımda hep kenara tutunuyorum.Koltuklara tutunuyorum.Masalara tutunmak istiyorum.
Aylardır diş diş diyorlar hala ne gelen var ne giden:)
Oyuncaklardan çok çevremdeki yerler cazip geliyor bana.Tutunup tutunup tırmanmaya çalışıyorum.
Sebzeleri sevmiyorum,meyveleri seviyorum:)Hele muz en sevdiğim meyve.
Babamı görünce dünya duruyor sanki benim için.Hemen onun kucağına gitmek istiyorum.
Çok hareketliymişim annem öyle diyor,evet durmayı sevmiyorum.Hep keşfetmek,anlamak istiyorum dünyayı.
                                                                                                                                                  Demir
8 ay önce seni kucağıma verdiler,o mini mini halin aklıma gelmiyor bile.Sanki hep böyleydin.Gülüşüyoruz,oyunlar oynuyoruz,konuşuyoruz hatta.
Hayatın tüm kodları sen de gizli sanki.Sen büyüdükçe çözülüyor sanki kodlar.Hayatı daha çok seviyorum seninle.
Bazen gözüm korkuyor inan,büyüdükçe değişecek bir çok şey.İyi bir anne olabilecek miyim diye.
Sen nasıl açıyorsan algılarını her gün hayatı tanırken ben de açmaya çalışıyorum.Nelerin geçtiğini aklından bilmek isterdim.Sen de merak uyandıran şeyleri ben de merak ediyorum.
Aslında bir bebek gibi yaşamak gerek diye düşündüm geçen gün.İlgini verdiğin bir şeye zamanını da veriyorsun.Bizler ise bir acele bir telaş içindeyken,bir çok şeyi anlayamıyoruz bile.
Sevmelere doyamıyorum,öyle bir içim coşuyor ki,şükürler olsun,bunları yaşıyorum.
Şükürler olsun sen varsın...











10 Haziran 2011 Cuma

bir kaç gündür


Şimdi kulağımın dibinde tüm iştahıyla ağzını doldura doldura biri konuşuyor sanki.
Kafamın içinde yankılanıyor sesi,daha önce de hayal kurmuştun oldu,olmaz gibi düşünürsün ama oldu.
Sen hayal et,hayal et diyor sürekli.
Evet,evet ben hayale dalıp uyuyacağım az sonra.
Biraz daha zamanı var ama olacaktır,olacaktır...

bu fotoda da başka bir hayalim var.
görsel

9 Haziran 2011 Perşembe

Bir gün

Bir kaç saat önce seninle oynarken düşündüm.
Bir gün ne ben bu halimle olacağım,ne de sen bu halinle kalacaksın.
Büyüyecek genç olacaksın.
Belki bana kafa tutacaksın,isyan edeceksin.
Bir yerlerde anlaşamayacağız belki.
Ve ben diyecek miyim,bebekken ne kadar kolaydı hayat,o zamanlara dönsek keşke diye.
Ki şu an sürekli seni takip ederken hayatın bazen zor olduğunu düşünüyorum.
Ve ben hep isteyeceğim ki bana gülerek baksın gözlerin,yüreğimin içine işlesin her bakışın.
Ki ben bu sevgiyle yeni bir insan olup,çoğalmaktayım ve içimi ısıtmaktayım.

Bir gün,hımm ne dersin?

Hışır hışır

Dün Demir odasında yatağındaydı,ben yanında değil diğer odadaydım.
Bir ara hışır hışır sesler geliyor.Kendi kendime diyorum ki yatağında hışırtılı oyuncak yok.Bir gider bakarım ki elinde kağıt.Yatağında ayağa kalkmış,komidin gibi başlığın üzerindeki kağıtları almış tam ağzına götürürken yakaladım.
Yatakta ayağa kalktığını biliyorum.Son günlerdeki yeni oyunu bu,yatakta ayağa kalkıp oradan bize bakmak.
Yetmezmiş gibi el yordamıyla ulaştığı kağıdı ağzına almış.
Bu sabah da görünce gülme krizine girdim.Yatağında ayağa kalkacağım diye bol gelen pijamasının altını çıkarmış.Yukarı doğru asılırken ayağıyla ite ite çıkmış.Bir gördüm,gülmeye başladım.O da gülüyor tabi:))
Yatak kenarına tutunma günlerimiz başladı başlayalı,yatakta bırakmaya da korkar oldum.Ne kadar yüksek olsa da korkuyorum şimdi.
Oradan seslenip,yere inmeye çalışıyor.
Artık takipteyim,ama kaşla göz arasında yanı başımda düştü geçen gün.Yanında oynarken oyuncaklarını veriyordum.Parkeye düştü,ağzının üzerine.Ağladı,ben de kucağıma aldım bir bakarım ağzına kan var.Panik olma Yıldız,panik olma derken milyon şey aklımdan geçti.Ağzını su verdim,yüzünü yıkadım.Beyaz bir mendil alıp,ağzının içini kontrol ettim.Baktım kan yok.Ancak rahatladım.Bir an azıcık kanadı demek damağı.
Zor iş şekerler çok zor bebek firarda,anne takipte...

6 Haziran 2011 Pazartesi

Bu hafta sonunda

5 dakika diye uğradığım kuzenimde 5 saat oturdum.Saatler nasıl geçti anlamadım.
Özsüt Fırının Ege kahvaltısını yedik,minik ekmeklere bayıldık.İzmir teneke tulum peynirini ne kadar özlediğimi hatırladım.
Sürekli gitme,yeni yerler görme isteğini yaşadım.Ama hep bildiğim adreslerde dolaştım.
Oğlumu daha çok,daha çok sevdim.Daha bir gülüştük,eğlendik.
Bridayı bitirdim,sonunu hiç sevmedim.
Pazar günü evden en mutlu halimizle çıkmamıza karşın bu şarkıda ağladım.Birden ip gibi süzüldü gözyaşlarım,tutamadım.Üstelik siyah göz kalemi ip gibi simsiyah damlalarla aktı gözümden.Sevgili şaşırdı,niye ağlıyorsun ki şimdi hangi arkadaşını özledin dedi.Bilmiyorum belki de hepsini dedim kalakaldım.


aslında Sezene kızgındım....

görsel

3 Haziran 2011 Cuma

Moonlight Serenade

Kaç gündür aklımda melodisi,dinleyeceğim dinleyeceğim diyorum,unutuyorum.
Kendim için.
Bir zamanlar bana ay ışığım dediğin için ve ben dinlerken hiç yabancı gelmiyor dediğin için.
Ve tüm ay ışığını sevenler için...

2 Haziran 2011 Perşembe

Pıtır pıtır Demir

Şu bebekler emeklerken ne sevimli oluyor yahu.Şeker diye yutasım geliyor Demiri.Pıtır pıtır gidiyor ya.Ahh diyorum büyüdün sen işte!
Bir kaç gündür odalar arası seferlerine başladı.Odaların kapılarına geliyor uzun uzun eşikte oturuyor ya da emekler şekilde bir ileri bir geri gidiyordu.Bazen mıkırdanıyor koridor ona uzun geliyor canını sıkıyordu belli ki.Korkmaması için yanına gidip gel bebeğim gel diyordum o şekilde geliyordu.Bazen de kendi haline bırakıp etrafı incelemesini sağlıyordum.Şimdi artık çıkıp istediği yere gidiyor.Gezinmek hoşuna gidiyor odalar arasında,koridorda.
Ama salonda cidden zorlanıyorum.Hani çok da esirgeyip aman aman demek istemiyorum.Ne yapacak diye izliyorum.Ama zor oluyor böyle bir anda pazartesi günü gitti gitti kafayı masaya çarptı.Ve hafif bir morluk oldu.Teni zaten öyle hassas ki dokunduğun yer kırmızı oluyor.
Emeklemeye başlar başlamaz ayağa kalkmaya gayret etti tutunup.Şimdi yatağında ayağa kalkıyor,emeklerken bir yeri buluyor kalkıveriyor ayağa.Dün mutfaktaki tabureyi almış çekiyor.
Bir de emeklerken birden oturuveriyor ya başlıyor o an oyuncaklarını bulduysa oynamaya.
Şimdi pıtır pıtır emekle Pıtırcık oğlum,sonra da pıtı pıtı yürü.
Pıtı pıtı emekle oğlum

1 Haziran 2011 Çarşamba

Bugün neler var?

Bugün parmağımda nasıl olduğunu bilmediğim bir kesik,burnumda hala gripten izler var.
Çantamda günlerdir sürmek üzere dolaştırdığımı yeni bir oje var.
Aklımda kısacık da olsa yaptığımız,gerçekleşmesini umduğum tatil planı var.
Yatağımın başında sonunu heyecanla okuduğum,bitmek üzere olan bir cinayet romanı var.
Bir de hava güzel gitsin de sahil de yürüyelim planı var.

Tabi bir de Tibetimin güzel annesinin doğum günü var ;)Kendi güzel,gönlü güzel canım arkadaşım İYİ Kİ DOĞDUN!

Bir de enerjik eski bir şarkı var dilimde.