31 Mart 2012 Cumartesi

Bu kelimeler daha önce hayatımızda yoktu

Anjiyo,bypass..

Dün babam anjiyo oldu.Anjiyo sonucu 2 damarının tıkalı olduğu ortaya çıktı.Pazartesi günü bypass olacak.
Bu kelimeler daha önceden hayatımızda yoktu.Birden bire bu hafta hayatımıza giriverdi.

Arayan soran herkese,dua eden,edecek olan herkese teşekkürler.

Şimdi en çok duaya ihtiyacımız var.

29 Mart 2012 Perşembe

Hayat işte...

Bundan 2 gün önce gerekli gereksiz bir sürü şey düşünürken şimdi aklımda neredeyse tek şey var.Babam 1 haftadır düzenli tansiyonunu ölçtürüyordu.Bir de kan testi yapıldı.Kolestrolü biraz yüksek çıktı.Doktor ekgsinin çektirilmesini söyledi.Ekg sonucu da anjiyo kararına varıldı.Yarın anjiyo olacak.Bir anda duyunca üzüldük,inşallah bir şey çıkmaz diye dua ediyoruz.Ama dedem kalp krizi sonucu hayatını yitirdiği için aileden gelen bir kalp mirası var.
Ağbim yurt dışında,annemler arayıp söylememiş.Ben de söylemeyecektim nasılsa bugün gelecek diye.Ama bir anda programı değişir oradan başka yere geçerse özellikle bana neden söylemedin diyeceğini iyi biliyordum.Uzakta olana bir anda söyleyince panik  yaratmış oluyor insan böyle anlarda.Her ne kadar telaş etme dense de.
Şimdi faranjitten de sesim kısık konuşamadan,boğazıma da sanki bir fil oturmuş gibiyim.

27 Mart 2012 Salı

Yüzümü size çeviriyorum



Bahar aşığı olmak böyle bir şey.Güneş gördün mü hemen selamlaşmak,güneş var diye hemen sarmaş dolaş olmak.Sonrasında ince giyinmenin bedeli boğaz ağrısı falan filan.
Ama bütün kış bunu beklemedik mi?Hepimiz bu kış baharı çok özlemedik mi?Havalar sanki briden ısınacak da hemen yaz geliverecek gibi de hissediyorken insan kaçırmamalı güneşi,ağaçlarda pıtırak açan çiçekleri,yer yüzünün en basit ama en güzel papatyalarını.
Markete gitmek için bile bahaneler yaratıp çıkmalı evden ya da öğle tatilini 10 dakika daha uzatıp biraz yürümeli.İyi gelir her şeye işte bu bahar güneşi.

Yüzümü size çeviriyorum, siz misiniz?
Elimi suya uzatıyorum, siz misiniz?
Siz misiniz, belki de hiç konuşmuyorum.
Belki de kim diye sorsalar beni
Güneşe, çarşıya, kadehe uzatacağım ellerimi
Belki de alıp başımı gideceğim
Biliyorsunuz ya bir ağrısı vardır gitmenin
Nereye, ama nereye olursa gitmenin
Hüzünle karışık bir ağrısı.



E. Cansever

26 Mart 2012 Pazartesi

Bilsem de yine öğrendim işte...




Şükür ki soğuk algınlığı geçti Demirin dişler de pırtladı.3 deli uykusuz gece geçirdik.Nihayet dün gece güzel uyuduk.Her diş çıkarmada en az 3 deli uykusuz gecemiz var bizim.Alıştık artık.
Cumartesi çocukluk arkadaşımı gördüm ya,nasıl sevindim.Mutlu oldum,o benim kalbimin kıymetlilerindendir her durumda.
Sonra dün bir kez daha bir kez daha öğrendim,başkasının ayakkabılarını giyip yürümek gerek diye.Bazı durumlarda alt alta sıralarız karşımızdakine kızıp,sitem etmek için.Ama sonra anlatınca kendini of diye belki kendimize kızarız.O zaman bir kere daha bir kere daha dersin kendine.
Başkasının ayakkabılarını giyip yürümek gerek diye.Bugün bu sözü unutmayayım,unutmayalım.
İyi haftalar olsun hepimize,güzel haberlerle gelsin en çok bekleyenlere,şifalar versin hastaları olanlara..

22 Mart 2012 Perşembe

İyi ki sabahlar var

Sabahın üç buçuğunda uyanmış olabiliriz,bir çoğunuzun uyandığı saat yedide yatmış da olabiliriz.Biraz erken uyumak,dişler,hastalık uykumuzu kaçırmış olabilir.Diş zamanı parçalı bulutlu uykulara alışığız.Ama bu kadar uzun süreli epeydir gece vakti/sabah vakti pek durmadık.
Toplam uyku sürem beş buçuk saat olup sadece iki buçuk saati kesintisiz olabilir.Henüz kahvemi bile içmemiş olabilirim.Daha bir dolu olumsuz cümle de kurabilirim.
Ama iyi ki sabahlar var.Gecenin tüm olumsuzluklarını silip süpüren.Uykuya dalarken kendini uyandıran minik insan ve uyumadığı için uykusuzluktan bitap düşen anne ,masaya oturur.Gülücüklerle kahvaltıya başlar.Minik insan kiraz domatesin suyunu zevkle içer.
Anne de iyi ki sabahlar var der.
Gece uyumaya çalışan oğluna bakıp neden geceler var,insanlar uyusun diye bir dolu düşünceye dalmışken düşündüğü gibi.
İyi ki sabahlar var.
Her karanlık geceden sonra geldiği gibi.

21 Mart 2012 Çarşamba

Dişler mi,soğuk algınlığı huysuzluğu mu yoksa terrible 2 mi?

1 haftadan fazladır burun hor hor çeşmesi,bir de öksürük eklendi.Doktor ciğerlerde,kulakta sorun yok dedi.Faranjit başlangıcı dedi.Yeni ilaçlar verdi.Ahh o şurubu nasıl zor içiyor.Elimde kaşık,halılar şurup oldu.(Halıların olmadığı leke kaldı mı doğrusu?)
Alt azılar da pırtlamış.Zaten üst azılar bir kaç hafta önce teşrif ettiler.
Bu bir haftadır huysuzluk diz boyu.Olur olmadık şeyler istemeler ve hemen akabinde ağlamalar.İlacın da etkisi olur dedi doktorumuz.Evet santral sinir sistemine etki ediyor özellikle öksürük şurupları.Neyse ilacı değiştirdi doktor da acitasyon kısmı geçti sayılır.Sayılır diyorum çünkü hala ağlamalar,huzursuzluklar söz konusu.2 yaş sendromu için erken ama bazen 1,5 yaş civarı da başlayabilirmiş.Umarım daha başlamamışızdır diyorum.
Sıkıldığı an dışarı çıkarıyorum hatta sıkılmasına bile fırsat vermeden.Çünkü Demir de gezmeyi seviyor.Benim hadi çıkalım dememe gerek yok.Bu sabah gözlerini açtıktan ve anne dedikten sonra ilk dediği şey atta oldu.
Biz bu güzel havada yine bir atta yaparız artık.

20 Mart 2012 Salı

Baharla gelen diyet




Son bir iki aydır ben de başlayacağım şöyleydi,böyleydi diye diye bu zamana geldim.Sibelciğim 2 hafta görünce artık başlayacağım dedim.Sibelim bak ancak 2 haftada başladım keşke daha önce görüşseydik.Hayatım boyunca diyet yapamadım.Başlar gibi oldum caydım.Yemeği zevk için yiyenlerdenim.Sofra keyfine bayılırım.Hele sohbetlerine..
Hamile kalmadan önce kilo vermek istedim fakat olmadı,ama o zamanlar spor yaptığım için vücudum gayet sıkılaşmıştı ve bir kaç kilo da vermiştim.Ama yine de son 2-3 yılda aldığım kiloları bir türlü verememiştim.Hamileliğimi de bilenler bilir.İlk aylar bir şey yemem mümkün değildi 74-75 kilodan 70 kilolara düştüm.Hamileliğim boyunca da verdiklerimi de işin içine katarsam 70 kilo üzerine ancak 14-14,5 kilo aldım.Doğuma girerken 84,5 idim.Hastane çıkışı 80 civarıydım.İlk aylarda rahat rahat 75-76lara indim.Sonuç olarak şu an Demir 17 aylık ve ben de 68-69 arası değişiyorum.Boyum 1.75 civarı.
Şimdi bütün ölçülerle kendimi ifşa ettim mi ettim.Buraya da yazdım mı diyetteyim diye yazdım.Çünkü söz vermiş gibi düşüneceğim bir şekilde,mecbur hissedeceğim,sonuç merak edenlere sonuç bu diyeceğim.
Herkesin bir yemek zaafı var.Benim de tatlılar,özellikle sütlü tatlılar,kekler,kurabiyeler ve bazı abur cuburlar.Ekmek yeme deseler hayatım boyunca ekmek yemem ama tatlı deyince dururum şöyle bir.Ama işler değişti.Artık kendime dur dedim.Buna diyet dersem kendimi kasıcam biliyorum.Sağlıklı yemek yeme stilini benimsiyorum diyorum bugün itibari ile.Yemek yemeyi abartmam,hatta yediklerim çok sağıklıdır.Ama kekler,abur cuburlar kısmını çıkarırsak.
Belli bir programın var mı  derseniz şu an yok.Bakalım böyle bir sonuç alamazsam bir liste ve bir diyet programına başlayacağım.
Bu satırları yazarken 3-4 kuru kayısı yedim mesela.Öncesinde içtiğim kahve de süt,şeker yoktu.Hele hele yanında çok sevdiğim waffelardan da yoktu.
Demir de annesi gibi tatlı seven bir çocuk.Hafta sonu kahvaltı yaptığımız yerde tatlıları göstermesi süperdi.

16 Mart 2012 Cuma

Up All Night

Yeni diziye başlamayayım dedim.Çünkü sevdiğim dizileri bile zor vakit bulup izliyorum.Filmleri ise bölük pörçük izlemek pek de cazip gelmediğinden kısa zamanlı diziler favorim oluyor.Hani bölünmeden,Demirin şekerleme zamanlarında.
İsim bize çok yakın,konu desen o da öyle.Bugün izlediğim bölüm de yer alan dialog ise ayrı bir güldürdü beni.


Bebekleri bu arada 6-7 aylık :)






15 Mart 2012 Perşembe

Ben hep...

Dün gece saat dokuz sularında uykudan gözlerimi açamıyor,oturduğum yerde uyukluyordum resmen.Tek gözümü açmaya çalışırken diğeri ısrarla kapanıyordu.Gece uyandım ki açmaya çalıştığım gözüm ağrıyor.O ağrı tüm gün şiddetle devam etti,baş ağrısına dönüştü.Sanki beni yere mıhladı.3 minosetle ancak geçti.
Şimdi şu koltukta uyuklayan ben değilim gibi uykuya yanaşmıyor,uykuyu bile hatırlamıyorum.Uyumasam uyumam.
İşte ağrı gitmişken beynimi rahatlatıp,kötü şeyleri atmaya çalışıyorum.
Aslında herkes gibi benim de güzel şeyler olmasına ihtiyacım var.Hem de çok.
Ben hep böyle umutla doluyorum bazı anlarda,umutlar ve hayallerle neden olmasın diyorum.
Ben hep birden düşecek gibi olup çıkıyorum.

Ben hep beklemek istemiyorum...


14 Mart 2012 Çarşamba

Baş ağrısı mı yoksa başkalarının yürek ağrısı mı?

Yazacak yeni,kitap,dizi varken yazmak içimden gelmedi pek şu an.İki gündür başım çatlıyor ağrıdan.
Ağrı kesici biraz hafifletse de tamamen geçmedi.
Kafamı kurcalayan çok şey var bunların da etkisi var.Bir de dün ufak bir işim vardı.Dışarı çıktım ve dondum.Sanırım kendimi fazla sıktım soğuktan ama bana yetti.Ve tarihte olanlar,tarihe yazılanlar,zaman aşımına uğrayan davalar onlar da canımı çok sıktı.
Bir kaç sene evvel Sivasa gittiğimde gördüm ben Madımak otelini.İçimin nasıl acıdığını ve nasıl kötü olduğumu şu satırları yazarken bile hatırlayıp üzülüyorum.Sivas kaldığım 2 gün boyunca üstüme geldi sanki.Artık geçmişin izleri ya da başka şeyler.İş için gitmiştik arkadaşımla.Ve o da kötü olmuştu yaşananları düşününce.Bir de İz Tv de belgeselini izledim.İzlemediyseniz izleyin,ben o günle ilgili bilmediğim bir çok şeyi öğrenmiştim.
Adaletin gözlerinin bağlı olmasını adaleti kör etmek için olduğunu sananlar var maalesef...

12 Mart 2012 Pazartesi

Demir 17 aylık oldu



Bugün 17 aylık oldum ben.1,5 yaşımdayım dememe 1 ay kaldı.Hoş ben sadece canım isterse biyy deyip parmağımla bir yapabiliyorum ama olsun.
Aylar önce yürümek gibi bir derdim yokken şimdi de konuşmak gibi bir derdim yok.Canım isterse bir çok şeyi tekrar edip söyleyebiliyorum.İhtiyacım olduğunda anne,babayı çok kullanıyorum.Bir de dede,sevdiğim şeylere de dede diyorum.Dedeme de dedeeeeee diyorum.Kuzenime aylardır Ba diyorum.Aslında ismi Batıkan.Ama ben Ba diyorum.Balona da ba diyorum.Böyle kısaltmalarım da mevcut.Dün annem mama yedirirken çok sıkıldım ve yemem dedim.Babam da annem de şaşırdı tabi.
Annem çok tv izlememi istemiyor.Reklamlar ilgimi çekerken son favorim Sid ile Bilim.Kumandayı uzatıp sssiiiii diyorum anneme.Ona izin veriyorlar.Hatta benim için programı kaydediyorlar.Arada Pepeye de bakıyorum.Onun dışında gündüz annemle müzik dinliyoruz.Çoğu zaman annem de benle oturup Sidi izliyoruz.Galiba annem de Sidi çok seviyor:))
Mutfak araç gereçlerine olan sevdam hala geçmedi.Bütün kepçeyi,süzgeci toplayıp evi turluyorum onlarla.Annem sürekli onları yıkamaktan usanmış sanırım.Ama ben oynamaktan usanmadım.
Anneme bilgisayar başındayken artık rahat vermiyorum.O sandalyede iken koltuktan yanına çıkmaya çalışıyorum.Benim de ilgimi çekiyor tabi sürekli tık tık.Ben de başına geçtim geçenlerde annem mutfaktaydı bir geldi sandalyenin üstündeyim.Tabi kadıncağız şokta.Ondan sonra da beni bırakmamaya başladı yalnız.Ben sandalyenin tepesine çıkıp annemin de bilgisayarına geçip tiki tak tiki tak yamaya başlamıştım,sırası mıydı anne gelmenin?
Annem dans etmeyi sevdiğim için bana Arthurun müzikli bir kitabını aldı.Müziklerini açıp dans etmeyi çok seviyorum.
Arabalarla da yavaş yavaş oynamaya başladım.
Kendimden büyük çocukları çok seviyorum.Onlara sarılmak istiyorum bazen.Bazen de oyuncakları hiç paylaşamıyoruz.Oyuncakları alıp kaçıyorum mesela.
Kaçmak deyince almamam gereken bir şeyi aldığımı gören annemle şakalaşmak çok hoşuma gidiyor.Anneme bir bakış atıyorum bakkk elimde ne var gibi.Sonra koşmaya başlıyorum.İstiyorum ki kovalamaca oynayalım.
Dışarı çıkmaya bayılıyorum.Sıkılınca anneme atkımı,beremi getiriyorum.Hadi artık çıkalım diyorum kendimce.Sonra kapıyı gösteriyorum.Zaten bana  gezmeye gideceğiz bugün demeleri ile benim atkımla beremi getirmem bir oluyor.Attaaa demeyi de öğrendim çoktan.Artık ne demekse.
Bir evden çıkarken,minibüsten inerken,bir mağazadan ya da marketten çıkarken mutlaka geride kalanlara dönüp el sallayıp baaayy baaaayy diyorum.Mağaza demişken kitapçılarda vakit geçirmeye bayılıyoruz annemle.

                                                                                                                     Demir
Geçen gün aldığım minik deftere not düşmüşüm.Uyutmaya çalışırken Demiri saçlarını okşuyordum.Bıraktığım an Demir alıp tekrar elimi saçlarına getirdi.O an öyle şaşırıp mutlu oldum ki.Uyumaya zor geçen bir bebek oldu Demir her zaman.Uykuya dalarken kendini uyandıran bir bebek.Anne olarak en çok zorlandığım konulardan biri bu oldu.Ama geriye doğru dönüp baktığımda rahat olduğum her anda daha rahat uyuduğunu gözlemledim.Ama anne olarak vakitli uyusun istiyorsun.Uykusunu alsın istiyorsun.O uyuyunca sana zaman kalsın istiyorsun.Bunları isterken stres yapıyorsun.O zaman işler değişiyor.En güzeli rahat olmak.Aynı saatlerde uyumasın,zorlamayacağım dediğim her gece kolay uykuya geçti.Ama yok uyusun geç oldu dediğim her gece de gereksiz boğuştuk uykuyla.İşte rahat uyusun dediğim anlardan biriydi saçlarını okşarken uyudu.Seni kendi doğanı bozmadan büyütmek derdim.Aklından neler geçiyor diye çok düşünüyorum bazen.Öyle ki bir anda aklına bir şey geliyor mesela mutfağa gidiyorsun.Bak minicik adam neler düşündü şimdi diyorum.
Her an dua ediyorum ve öyle anlar var ki o anlarda kat be kat dua edip şükrediyorum.Sarılıp arkama pı pıt vurman.Bir anda ben otururken gelip dizlerime başını koyman.Nasıl mutlu oluyorum o anlarda.Çünkü ben hep sevgisini belli eden bir çocuğum olmasını istedim.Dilerim her zaman sevgini böyle belli edersin..

                                                                                                          Annen

Ben 12yi çok severim



12ler anlamlı benim için.Bugün de ayın 12si.Yok,yok sanmayın bugün beklediğim bir haber falan yok.Sadece takvime bakıp 12sini görünce sevindim bir an.Çünkü ben 12leri severim.
Ayın 12sinde ne oldu dersiniz 12 Ekim 2010da Demir doğdu mesela.Ve daha bir sürü tarih var benim için önemli olan.
Hava durumunun bile haberi olmadan yağan bir kar var dışarıda.Evin minik insanı sümüklü böceğe dönüştü.Tüm bunları düşünürken dur dedim.Ve o an takvime ilişti gözüm.Sonra dedim ki kendime ben 12yi çok severim.Ve nasıl başlarsan güne gün öyle devam eder...

Hepimiz güzel başlayalım,güzel geçsin bu hafta.Birazcık sabırla yaklaşıyoruz bahara;)

9 Mart 2012 Cuma

İyi şeyler olacak...


Sanki baharı bir çırpıda yaşamışız yaza yaklaşıyormuşuz gibi.Güzel şeyler olacak gibi.Bir gün güneş görsem kendimi güneş enerjisi ile doldurup hoooopp işte şimdi iyiyim demem gibi.
Ben bahar çocuğuyum bu besbelli.Yeni bir yaş da geliyor adım adım.30'a girerken davullu zurnalı doğum günü yapacağım demiştim demesine de na-mümkündü.Şimdi de büyük planlarım yok.Yeni bir yaş,yeniliklerle gelecek eminim.Sadece doğum günü dileğim belli.Seneler evvel böyle dilemiştim ve olmuştu hem de 2 gün içinde.İşte öyle bir şey gibi.
Ağrılar,bazı sorunlar da var.Ama tolere ediyor içimde iyimser biri.Enerjim de düşebiliyor.Mesela 2 saat önce resmen ayakta uyuyup,rüya görüyordum.Şimdi tamamen uyanığım,gözlerim fal taşı.Yani inişlerim çıkışlarım hala var.Hem de her türlü.
Ama işte bahar geliyor.
Evet bir kaç gün içinde biraz hava soğuyacak ama iyi şeyler olacak....


7 Mart 2012 Çarşamba

Işınla Beni Scotty



Öyle bir hızla istediğim kitapları okuyayım,filmleri izleyeyim,zaman makinesiyle hem zamanda yolculuk yapayım hem de zamanı biraz hızlandırıp,biraz yavaşlatayım.Ama en çok hızlanmaya ihtiyacım var sanırım.Yapılacak onlarca şey varken.
Bir de ışınlanalım artık canım!İstediğimiz yerde olalım istemediğimiz yerden kaçalım:)

5 Mart 2012 Pazartesi

İçimdeki Şarkı-2


inişlerim çıkışlarım 
o kendimden kaçışlarım 
gidişlerim dönüşlerim 
içimdeki sancı 
o kısır döngülerim 
şarkılarım sancılarım 
kadınlarım hüsranlarım 
dostluklarım acılarım
içtiğim su 
o pusu duruşlarım 
yarım kalan sevgilerim 
uyanmamış sabahlarım 
perdesiz gecelerim 
paramparça oluşlarım 
yalanlarım yanlışlarım 
o arkamdan bakışlarım 
kendime geç kalışlarım 
içtiğim su 
o pusu duruşlarım 
yokuşlarım kalışlarım 
umutlarım kaygılarım 
inançlarım gözyaşlarım 
ben miyim bu şarkıdaki satırlarım





Çok iyi şekilde güne başlayıp akşama doğru can sıkıcı,üzücü şeyler olabilir.Demir kapıya çarpar kulağına kan oturur canı yanar,benim de..


Oysaki takvimler baharı gösterirken bugün güneş varken kısacık yürüyüşümüzde ne mutluyduk.
İşte inişler çıkışlar.
Son günlerdeki ruh halim gibi...

2 Mart 2012 Cuma

İçimdeki Şarkı-1




Dün bir eksiklik var ama ne dedim bir ara kendime.Koşturmaca içinde yoruldum,anneler yorulmazmış dedim sürekli kendime.Annen bu zamana kadar hep senin için bir şeyler yaptı.Enerji doldum öyle düşününce,elimden geldiğince bir şeyler yaptım.Annem rahatsızlandı,bel fıtığı dediler bana da dedikleri gibi.Nazarımız mı değdi dedim ona da.Ne güzel sen de fıtık yok derken.Sonra annemlerin mutfağını toplarken bugün bir şey yapmamışım gibi geldi akşama doğru.Evet düşünüce hatırladım.Bir kaç gündür yazmıyordum.Ve de dün sevdiğim blogları da pek gezinememiştim.Dün eksikliğini hissettim.Demek ki söyleyecek çok kelimem vardı o an.Belki şu an yok.

Bugün içimden bu şarkıyı söyledim.İçimden hep kelimeleri aktı.Bugün en çok kendime kızdım.Kendimi eleştirdim.Biraz acımasız oldum kendime ama olsun.Belki bir yerlere dikkat çekebilmişimdir kendi kendime,kendi içimde.

başka türlü bir şey benim istediğim
ne ağaca benzer, ne de buluta
burası gibi değil gideceğim memleket
denizi ayrı deniz,
havası ayrı hava..

bir başka yolculuk dalından düşmek yere
yaşadığından uzun

bir tatlı yolculuk dalından inmek yere
ağacın yüksekliğince
dalın yüksekliğince rüzgarda
ve bir yeni ömür
vardığın çimen yeşilliğince

nerde gördüklerim
nerde o beklediğim
rengi başka
tadı başka..


Can Yücel


pinterest


Yarın için ise plan yapmıyorum.Bir kaç gün önce yarın için bir planım vardı.Ama olmadı işte.Yarın sadece güneş olsun sonra artık gün ne getirirse....