Sunay Akın serüvenim İstanbul'da Bir Zürafa ile başlar.Kitapta bazı bölümleri ikişer ikişer okuduğum bile oldu.Tarihi değişik tesadüflerle öyle güzel anlatmıştır ki,tadı damağınızda kalır.Yatmadan önce okurdum ki anlattıklarını kafamda daha bir resmedeyim.
Kız Kulesi'ndeki Kızılderili kitabını epey önceden aldım,sıra gelmedi bir türlü her kitaplığı açtığımda seni okuyacağım dedim.Olmadı.Ama artık inandım ben ne kadar sevsem de bazı yazarları her kitabı okumanın bir zamanı var.
Aslında yapılmayan yapılmak üzere bekleyen çok şeyin bir zamanı var.O zaman gelince anlatacakları yaşatacakları daha önemli şeyler var.Hatta direk çok önemli bir noktanın üzerine parmak basar bazen gör sen de öğren,anla diye.
Şimdi bu kitabın zamanıymış benim için,siz de okumadıysanız bir Sunay Akın kitabı,hemen okuyun,özellikle uyumadan önce,okuyun anlattıklarını resmedin hayalinizde ve neler olmuş tarihte deyin..
Kitabın arka yüzünden:
Bir yaz akşamı Boğaz'ın ortasındaki Kız Kulesi'nin beyaz duvarlarında Kızılderililerin vahşi olarak gösterildiği bir kovboy filmi izlediğinizi düşleyin... İşte, o an, omuzunuza konan martı kulağınıza şunları söyleyecektir: "Kız Kulesi"ne de bakıyorsun, Kızılderililere de... Ama gerçeği göremiyorsun... Gel benimle."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder