14 Kasım 2012 Çarşamba

Hart of Dixie

Son günlerdeki takıntım bu dizi.Seyhanım bak önceden yazıyorum bize söylemedin falan deme:)Beğeneceğini düşünüyorum,çok hoş izlerken insanı dinlendiren dizilerden.
Dizi genç bir doktorun hiç tanımadığı yine bir doktor olan babasının mirası üzerine Bluebell adlı kasabaya gelip doktorluk yapmasını anlatıyor.Babasının bıraktığı muahanede babasının doktor ortağıyla görev almaya başlıyor.Üstelik Zoe Hart isimli kızımız New Yorkta doğup,büyüyen biri.Küçücük bir kasabaya alışması ve etrafındaki insanlarla olan ilişkilerini anlatıyor kısaca dizi.Başrol oyuncusunu The O.C den hatırlarsınız.
Diziyi izlerken sürekli beni bu kasabaya ışınlayın diyorum.Yaşadıkları ortamın güzelliği kadar komşuluk,dostluk kavramlarını da öyle güzel yaşıyorlar ki,insan imreniyor doğrusu.

12 Kasım 2012 Pazartesi

Demir bugün 25 aylık oldu

25 ayı devirdik oğlumla.2 yaşla birlikte bir çok şey değişti hayatımızda.Odalarımızı ayırdık,anne sütünü bıraktık,konuşma olayını çözdük.Allah biliyor ya anne sütü hadisesine çok stres yapmıştım.Çok şükür o da oldu.2 yaşına kadar isterse devam edecek diye düşünüyordum tabi süt de olursa.Evde olmam ve Demirin de istemesi ile devam etti.
Oda konusunda da anne sütüne devam ettiği için ısrarcı değildim.Ama artık kendi isteklerini dile getirdiği ve büyüdüğü için zorluk çekmemek adına oda ayırma kararını aldım.Anneler zamanı biliyor hem çocukları için hem kendileri için.
Arada geceleri uyanıyor,özellikle korktuğu günlerde.Demir ürkek bir çocuk eğer o gün onu korkutan,ürküten bir şey gördüyse mutlaka gece ağlayarak uyanıyor.Bazen yoldan geçen bir motorun sesinden bile ürküyor.Sesler konusunda bebekken de hassastı.Dışarıda vakit geçirmemize rağmen çoğu zaman yine de korkabiliyor.Örümcek adamın maskesini takan çocuğu parkta görmüştü ondan da korkmuştu mesela.Ki çocuktan rica etmiştim maskeni çıkarır mısın diye içinden 5-6 yaşlarında bir çocuk çıktığını görmesi bile yetmemişti.
Dün onunla izlemeyi çok sevdiği çocuk dizisi Hayal İzcilerini oyuncakları ile canlandırma yaparken benim unuttuğum replikleri,anları söyledi ya hep şaşırdım.
Konuşma konusunda epey ilerledi.Sen nerden çıktın canım ya diye heyecana gelip sorunca çocuğum da kapıdan diye cevap verdi.Mantıklı tabi.
Ondan sonraya onasta,son keze son es diyor.Ama bir çok kelimeyi de doğru telafuz ediyor.
Yemek konusunda zorlandığımız oluyor,zorlamadan sevdiği yemekleri yapmaya çalışıyorum.Evde yaptığım keklere de bayılıyor.Tüm aile bireylerinin isimlerini bildiği gibi bazen bana Yıldız Anne babasına da Ali Baba ya da Yıldızcım,Alicim de diyebiliyor.
Müziğe karşı ilgisi çok fazla.Dans etmeye bayılıyor ve Tibetin gitarıyla oynadıktan sonra gitar istemeye başladı.Eline aldığı kepçeyle falan koltuğa vurarak davul yapıyor ya da uzun bir nesneyi alarak gitarmış gibi çalışıyor.
Uyku düzeni yine bozuldu,geç saatlerde uyumaya başladı yine.Uyurken bilindik masallardan çok benim uydurduğum hikayeleri çok seviyor.Mesela yağmur yağdığında yürüyüşe çıkacağız,ormana gideceğiz diye başladığım hikaye gibi.
Süt içmeyi çok seviyor,yoğurt da severek yiyor.Fakat peynir yememe durumumuz hala devam ediyor.
Demir hareketli bir çocuk,havalar güzelken birlikte güzel vakit geçirmek ve iyi vakit geçirip enerjisini atması için sık sık parka gidiyorduk.Havalar soğuyunca bu mümkün olmuyor açıkçası.
Fakat evde de artık olmayı seviyor,çünkü oyuncaklarla oynayıp keyif alma durumlarına geldik.Atlarla,hayvanlarla,çocuk figürlü oyuncaklarla çok güzel oyun kurabiliyor.
Kıyafet konusunda çok seçici,sevdiği bir tişört olması gerek ya da gömlek giyecek.Gömlekleri cidden çok seviyor.Şapka takıntısı var bir de.Evin içinde bile şapka takabiliyor.Gözlük de aynı şekilde,Gözlük takıp,şapkasını da kafasına geçirip bisikletine binip,kask taktım motora bindim şimdi anneanneye gidiyorum diye turlayabiliyor.
En güzeli de karşılıklı sohbet etmemiz ve de sevgisini belli etmesi,sarılıp,sevdiğini söylemesi.
Hızla büyüyor işte..

























9 Kasım 2012 Cuma

Bu hafta sonu Bulut Atlasını izleyebilirsiniz mesela

Uzun zamandır izlediğim en güzel filmlerden biriydi.Kitabını nasıl olmuş da okumadım dedirtti film boyunca 6 farklı hikayenin çok farklı zamanlarda yaşanmasına rağmen nasıl birbiri ile ilintili olduğunu anlatıyor.
Filme göre tüm yaşanılan hayatlar birbirine bağlı.Bizden önce yaşananlar bizim şu anki hayatımızı etkiliyor.Bizden sonrakiler de.Filmde geçen söz öbeklerini buraya aktaramıyorum.Hele özgürlük ile ilgili olanlar nasıl etkiledi beni.

8 Kasım 2012 Perşembe

Polyanna ruhum

Şimdi mutlu olmayayım da ne zaman mutlu olayım?
Kekini yaptıktan sonra minik bir elin ona uzanıp yemesi,o kekin eve müthiş kokular sarması mutlu etmez mi insanı?
Kahveni sessiz bir anda yudumlamak?

Son baharın tadını sonuna kadar çıkarmak?
Bir dostla paylaşılanlar?
Ya da yeni doğan bebeğin kokusu,etrafına yaydığı mutluluk?

Ve bunların hangisi parayla satın alınır ki?


Ama hep maddi olarak ulaşamadıklarımızla da mutsuz olmaz mıyız?

Oradan bakınca pollyanna gibi görünebilirim ama bu hayat Polyanna ruhuyla daha güzel onu bilir onu sôylerim


5 Kasım 2012 Pazartesi

bana kalan azıcık zaman

Tam uyku saatlerini düzenledik derken saatler alındı,bayram tatili girdi araya hoop yeni baştan.Bu böyle sürekli değişecek tabi.Ama bana kalan zamanların kısalması anlamında zorlanıyorum tabi.Çünkü geç uyursa geç uyanır durumu yok.Aynı saatte kalkar her durumda erken bile kalkabilir.Ve geç uyursa benim de pestilim çıkar,uyur kalırım.
Kitaplar,yazılacaklar,bakılması gerekenler,diğer işler,ev işleri her şey geride kalır.
Şimdi tüm defterlerimi ortaya çıkardım.Yazıyorum,yazmaya çalışıyorum.Tüm güzel fikirler tam da o anlarda geliyor.Aklımda tutmaya çalışıp bir yerlere not almaya çalışıyorum.
Yazmak iyi geliyor,iki cümle bile olsa.
Kendi sesimi duymak gibi.Eski bir dosta sarılmak gibi.
Yalnızlığımı unutturur gibi.
Her sene yeni bir defter alıp yılbaşında başlayacağım derdim.Ama bu sefer şimdi başlıyorum yeni yılı beklemeden başlayacağım dedim.
Gözümün önünden de kaldırmıyorum ki gördükçe yazayım.
Cümleleri özlemişim,onları kağıda aktarmayı özlemişim.Bir de somut şeyler bırakmak istiyorum.Olur da daha büyüklerini bırakamazsam oğluma annem neler düşünüyormuş desin.Beni daha iyi tanısın,elbette isterse,istemezse de kendi bilir,değersiz de görebilir.Belki de hiç tanımadığım insanların eline de geçebilir.Ama cümleler içimden çıkmalı ve yolunu bulmalı.
Aynılık döngüsüne girdim elbette,evdeyim,bunalıyorum zaman zaman.Her şekilde içimdeki durumu güzelleştirmeye çalışıyorum.Çoğu zaman başarılı oluyorum da bazen çuvallıyorum.
Ne olacak sorularını soruyorum sonuç bekliyorum.Aslında son bir kaç gündür bunu da bıraktım.Şu anı düşün sadece dedim kendime.Ne olacak ne olacak biri çıksın ne olacaksa demekten yorulmadın mı dedim kendime.
Yorulmuşum,öyle dedi kalbim.
Bir ergen isyanı gibi içimde bir isyan da var biliyorum.
Kısır döngü de kırılır olacak bundan bir zaman sonra yazacağım postun başlığı.