27 Eylül 2012 Perşembe

İstiyorum

Blogspot safyasını bile görmek içimi ısıtıp,eski,ilk günlere döndürüyor beni.Yazmak daha çok yazmak istiyorum.
Sonbaharın son güneşlerinin tadını sonuna kadar çıkarmak istiyorum.
Elimde sıralama yaptığım kitapların hepsini okumak istiyorum.
Demirin şu deli hallerinde çıldırmadan,sessiz,sakin çözümler bulmak istiyorum.Zira bugün kendimi sıkmaktan tüm kaslarımın ağrıdığını hissettim.Evet en azından Demire bağırmadım.
İş arama kısmından nasıl bunaldım.Armut piş ağzıma düş istiyorum.
Yeni yerler hayallerinden de çatlayacağım artık.Rafa kaldırmak istiyorum.
İstediğim çok şey var da en çok şu ülke biraz güzel günler görsün istiyorum.
Bazen bir çok şey için deli bir güç buluyorum.Bazen de kolum kanadım kalkmıyor sanki.Hep o deli gücümü istiyorum.




24 Eylül 2012 Pazartesi

Bu da sonbahar temizliği olsun

Canım Denizciğimin son yazısı beni cidden çok etkiledi.Döngüde olmayan her şey hafızada yer kaplar demiş.
Kitaplığımdaki kitapları tek tek indirip hepsinin tozunu aldım.Bunu yaparken biraz başım ağrıdı ve sonra bir rahatlama hissettim.Belki psikolojik ama böyle bir temizlik zaten mutluluk verici oluyor.Şimdi kitaplığa her baktığımda kendimi iyi hissediyorum.Şimdi giysi dolabım var sırada.Verilecekler falan ayrılır,bunlar her mevsim değişiminde yaptığım şeyler.Şu an çalışmadığım için giymediğim pantolon,ceket,etek takımları falan çıkarıp bir havalandırmam gerek.
Bu hafta içi de kileri temizleyeceğiz annemle.Bunu çok önceden kararlaştırmıştık zaten.Arada yaparız ve annem sayesinde de çok şeyi atarım.Annem atınca unutursun der ve de çok doğru söyler.Atılacakları atmalı,verilecekleri vermeli ve hafifletmeli.

22 Eylül 2012 Cumartesi

Bizim Evdeki 2 Yaş Çocuğu

Demir büyüyor,büyürken bir şeyler değişiyor.Mesela rüya görüyor belli ki ağlayarak falan uyanıyor bazen.Bu sabah ilma,ilma diyerek uyandı.Ben elmayı kestim verdim almadı.Belli ki daha uykusu var.Sonra demez mi pastanın keki,pastanın keki.Pasta bitti ama dedim.Çocuğum evimizi pastane sanıyor bazen.Portakal suyu istedi bu sefer de.Ama bunları isterken uykulu,gözlerin yarısı kapalı,yarısı açık.
Sonra yarım saat uzandı ancak kendine geldi.Artık rüyasında ne gördüyse.Bu sıralarda çok uyanıyor yine geceleri.
Bir oyuncağı var,parçaya ayrıldıkça getirip anne tamir et diyor,yapıyorsun yine ikiye bölünüyor oyuncak adamın gövdesi.Geldi yanıma yine anne tamir et diye,taktım verdim,hadi bakalım al dedim,haydi bakalım hop hop diyerek gitti,ona arada söylüyorum haydi bakalım hop hop ,haydi bakalım hop hop diye.
Tabi bir de ilgi çekme halleri var,eğer onla ilgilenmeyip başka şey ile uğraşıyorsan vay haline.Bazen saçlarım tel tel oluyor,sabır diyorum.Sabretmek de zor olabiliyor.Ama en iyi sonuç tabi hemen ona yönelmek.

17 Eylül 2012 Pazartesi

Umut korkudan daha güçlü bir duygudur

Umut korkudan daha güçlü bir duygudur dedi dün izlediğim filmde yaşlı adam karşısındaki gence.
Korkmakta fayda yok,ülke kaynıyor.Bizim kafalarımız kaynıyor,üzülüyoruz,şaşıyoruz,korkuyoruz,sevinsek kalakalıyoruz.Acaba sevinmesek mı diye.
Bilemiyorum ama ben en azından bugün umudu seçtim.

12 Eylül 2012 Çarşamba

Demir 23 aylık oldu

1 ay sonra 2 yaşındayım!Yupppiiiii!
Anneme arkadaş oldum bana öyle diyor.Karşılıklı oturup sohbet bile ediyoruz artık.Konuşma konusunda epey ilerledim.
Kafama takılanlar,merak ettiklerim,en çok sevdiklerimi anlatıp duruyorum.
2 kelimeli cümlelerin yanına 3 cümleli olanları da eklenmeye başladım.
En çok sevdiğim hayvan at ve en çok sevdiğim oyuncak da atlarım.Atlı karıncaya binmesini de çok seviyorum.Atlı karıncaya nasıl bindiğimi sürekli herkese anlatıyorum.
-ipi tutuyom,otuyuyom,at gidiyo
Ailemizdeki herkesin isimlerini öğrendim.
Kendimden büyüklerle oynamayı daha çok seviyorum.
Arabalar da sevdiğim oyuncaklar arasında.Kapıları açılıp kapanan arabaları çok seviyorum.Banyoda eğlenmeye bayılıyorum.Küvete oturup,suyla oynamaya bayılıyorum.Parmaklarım büzüşene kadar duruyorum,zorla çıkarıyorlar beni.Halbuki bıraksalar,daha ne güzel oynarım.
Ata binen küçük adamlar,takırılıp çıkarılan oyuncaklar hemen ilgimi çekiyor.
Parkta da en çok kaydırağı seviyorum.Salıncakla aram pek iyi değil.
Park sayesinde kumlarla da barıştım.
Dansa merakım halen devam ediyor.Müziği ritmine göre figürler yapmaya bayılıyorum.Dans ederken annemi de kaldırıyorum ki benle dans etsin.
Uyumadan önce bana kırmızı başlıklı kızın masalını anlatmalarını istiyorum bir de anneannemin ninnisini söylemelerini.
Uykularım hala parçalı,bulutlu.
Köfte,yoğurt favorilerim arasında.Bir de bayıla bayıla bir turşu yiyorum ki görmelisiniz.
                                                                                                        Demir

2 yaşa 1 ay kaldıkça ben sürekli bu geçen 2 yılı düşünür oldum.Nasıl oldu,nasıl geçti,ne çabuk geçti diyerek.Zamanın bu kadar hızlı geçtiğine şaşıp kalıyorum.
Bebeklik fotoğraflarına baktıkça ne kadar değişmiş diyorum.Ama uyurken hep aynı.
Karşılıklı oturup konuşmak ne de zevkli.Bir çocuğun belki de en keyifli halleri bu 2 yaş.Tabi 2 yaş sendromu diyecekler.Sendrom kelimesi bana biraz kötü geliyor.Ama tanımlarken başka bir kelime de bulamıyorum.Bizde de var ufak ufak.Bursadan döndüğümüzde daha çok gözlemledim.Mesela vurmaya başladı.Ki gitmeden önce yoktu.Orada arkadaşımın kızıyla itişip kakıştılar.Gelince bize de ara ara vurmaya başladı.Üstünde durmamaya çalışıyorum.En iyisi çok zor da olsa kayıtsız kalmak.
Ağlamalar olabiliyor uzun uzun.Mesela parktan dönerken bazen ağlıyor,banyodan çıkarken de.
Birlikte yolculuk yapmaktan keyif aldım.İçimden vay be dedim.Oğlum büyüdü,baş başa yolculuk yapıyoruz dedim.Tabi 1,5 saat sürdüğü için böyle düşündüm.Yol uzayınca elbette her çocuk gibi Demir de isyan ediyor.

Yarım yarım konuşmalarını,kendini ifade etme çabalarını izlerken öyle hoşuma gidiyor ki.
Binlerce şükürler olsun diyorum her an için,her anı için..








11 Eylül 2012 Salı

Sonbaharı böyle karşıladım

Uzun ara vermek istemiyorum,her defasında sıkça yazmalısın diyorum kendi kendime,olmuyor son zamanlarda.
Neler neler yaptım bu arada,nasıl iyiyim her şeye inat!
Harika bir kitap okudum Hayalperestler ;bir Patti Smith kitabı,kitaptan bir sayfayı paylaşmadan edemezdim,sanki kendi cümlelerim gibi.
Ve yıllar sonra nihayet Syhnm ile tanıştık,uzun zamandır tanıdığım bir dostla buluşmak gibiydi.Çok sıcak,çok tanıdık,ayrılınca yanından özlenen.
Sonra bir de Bursa'ya gittik Demir ile,giderken arkadaşım götürdü,dönerken Demir ile İdo'ya binip geldik ve bu bizim ilk yalnız yolculuğumuzdu.Bursada arkadaşımla olmak çok güzeldi,iki çocukla geçirilebilecek en güzel zamanı geçirdik ve buna da çok şükür dedik sık sık.Her ne kadar çocuklar zaman zaman anlaşamasa da.
Bir kaç film,bir kaç dizi sıkıştırdım araya keyfimce ve bir de taş boyamaya başladım.Bunu inşallah ayrı bir postta anlatacağım.
Sonbahara ben böyle hoşgeldin dedim.