24 Temmuz 2012 Salı

Bir aymazlık içindeyim.Bilerek mi bu duruma geldim,yoksa bilmeden mi bunun da farkında değilim.Şimdi kendimi iyice rahatlattım da ondan mı yoksa içimdeki sesleri kapadım da ondan mı bilmiyorum.Belki de bir süre evimde olmamanın verdiği duygu  bu.Uyum süreci mi bunun adı,bilemedim.
Bir yalana inanmış da bekliyor gibiyim.Garip.Ben kim böyle inanmak kim.Ama inanıyor gibi olacakları beklemekteyim.Ama sahiden de olacak diyor hep bir ses.
Beklemede kalan bir ruh.
Kendine de kızıyor aslında.Çok rahatsın diyorum kendime.Hiç benden beklenmeyecek hareketler bunlar.Ben de kendime şaşıyorum ama böyle kendimi daha güçlü,daha iyi hissediyorum bu kesin.
Ben de değişiyorum anlaşılan ya da yeniliyorum kendimi.

Unuttuysam aslında unuttuğumdan değil.Kalbimde hep bir yerlerde en sevdiklerim,belki zamana ihtiyacım var,yenilerim kendimi ve dönerim.

12 Temmuz 2012 Perşembe

Demir 21 aylık oldu

Demiyyyy artık 21 aylık!
21.ayımda Trabzondaydım.İlk uzun yolculuğum Trabzon'a olmuş oldu.Giderken uyudum.Dönerken yolculuğumun yarısında öndeki bebek ve ağbi ile oynadım,diğer yarısında uyudum.
Ağzımdan çıkan kelime sayısı gittikçe artmaya başladı.İstanbuldayken anneanne diyemezken,Trabzonda anneanne demeye başladım.Buraya dönünce anneannem çok sevindi.
Şarkı söylemeyi çok seviyorum.Laaa laaaa diyerek başlıyorum.Bazen de Pepenin babam şarkısını söylüyorum.Beğendiğim bir müzik olunca oynamayı çok seviyorum.


Babama babam diye sesleniyorum.
Arabalara,bisikletlere olan ilgim artmaya başladı.
Dışarıda gezmeyi,yeni yerler görmeyi,parkta oynamayı çok seviyorum.
Dedemle oyun oynamayı çok seviyorum.
Köfte,balık,makarna,pirinç pilavı,bulgur pilavı en çok sevdiğim yemekler arasında.Ayran ve süt içmeyi de çok seviyorum.
Şakacı bir çocuğum annemin dediği gibi.İnsanları güldürmeyi çok seviyorum.
Güzel kokulara hassasiyetim var.Parfüm kokularını,sabun kokularını çok seviyorum.Atlardan sonra sabunlarla oynamaya bayılıyorum.
Uykuyla aramızdaki bilmeceyi hala kimse çözemedi.Hala parçalı uykulardayım.
Azı dişlerim Trabzondayken çıktı.Diş çıkarma konusunda biraz gerideyim.
                                                                               Demir
Bilgisayarımdan,telefonumdan eski fotoğraflarına bakınca geçen zamana şaşıp kalıyorum.Nasıl büyüyor,zaman nasıl geçiyor farkında değilim.
Gittikçe zorlaşıyor,tam konuşamadığı için bazı şeyleri ifade ederken zorlanabiliyor.Aslında o ifade ediyor da ben bazen anlayamıyorum.Sebepsiz ağlamalar olabiliyor bazen.
Söylediği kelimelerle de güldürüp şaşırtabiliyor.
Demirin sözlüğünden ilk aklıma gelenler;
Dada-dayı
Yeye-Yenge
Eni-Enişte
Amna-Amca
Kom-Kum
Ditti-gitti
Ama nedense git-git
Top eskiden bop iken şimdi kop
Ekmek-Ekme
Patates-Pata
Bisküvi-Bisküi
Çikolata-Kutu  kutu çikolatalardan sebep mi bilemiyorum
Bir çok kelimeyi söyleyebiliyor aslında.Telefonları alo diyerek açıyor.Bir de kendi kendine telefonla konuşması var ki,mutlaka dinlenmeli.Alo baba ditti,hımmm gibi devam ediyor.Hele bir hııı demesi var.
Ama en güzeli bebeğim dediğimde bebeğiiiii demesi.
Tatlım diyorum tatlı diyor.
Kendince oyunlar kurduğunda izlemeye bayılıyorum.
İlk defa gittiği bir ortamda oyuncak falan isteyecekse mutlaka beni de yanında götürüp gösteriyor.Onaylamamı  bekliyor.
En çok sevdiğim özelliklerinden biri sıcakkanlı olması.İlk defa gördüğü akrabalarımıza 40 yıldır görüyor gibi davranması ,yabancılık çekmemesi çok güzeldi.
Kendini anlatmaya çalışıyor,bir birey olduğunu kanıtlıyor da.
Not almaya çalışıyorum,fotoğraflarını,videolarını çekiyorum,sesini kaydediyorum.
Çünkü unutuyormuşum gibi geliyor zaman geçtikçe bir çok şeyini.
Her şey geride kalıyor,beni farklı bir ben yapıyor,sahiden ben anne miyim bile dedirtiyor.

Canım oğlum,bal kabağım seni çok seviyorum.






5 Temmuz 2012 Perşembe

Hem ruha hem bedene detoks

Günler dolu dolu geçiyor.
Geçen gün hayatımda gördüğüm en güzel kelebeğin fotoğrafını çektim.Dünyada bir sürü güzel kelebek var biliyorum ama.Güzel olan şeyler bazen de en özel olanlardır.Bu kelebek fotoğrafını çektirdikten sonra başımın üstünde bir kaç tur attı ve gitti.Bence bana bir dolu şans bıraktı.
Demir büyüyor hem de hızla geçen zamanı ancak fotoğraflara bakarak anlayabiliyorum.Artık bebeklikten çocukluğa geçiş durumundayız.
8 gündür diyetteyim.Diyetteyim cümlesi hoşuma gitmiyor ama artık öyle.Ekmek,patates,makarna,pilav,fazla meyve içermeyen Karatay diyetini eşimle birlikte uygulamaya başladık.2 kilom gitti,kilo verdikçe hoşuma gidiyor.Ekmeksiz doyamam düşüncesindeydim.Tamamen yanılmışım.Sadece arada tatlıyı özlüyorum.Ama o da kısa bir an onu da 1 hurma ile bastırıyorum.Bol limonlu,naneli,tarçınlı sularla da içimi temizliyorum.
3 günlüğüne Eneze gittik ve Demirin kumlardan hiç hoşlaşmadığını gördük.Denizin dediği gibi kum sevmeyen çocukların anneleri klübüne hoşgelmiş oldum.
Demir bu arada ilk uzun araba yolcuğunu da yapmış oldu.4,5 saat süren gidiş yolculuğumuzda 40 dakikalık iki uyku ile yolu tamamladı.Yanıma bir torba sevdiği oyuncakları,yiyecekleri aldım.Dönerken 3,5 saatte geldik ve büyük kısmında uyudu.

Enezde bir sürü uğur böceği vardı.Hayatımda bu kadar uğur böceğini bir arada görmedim.İnanın fazlasından insan nefret ediyor çünkü bazıları kara sinek gibi ısırıyor.Bu uğur böceklerinin sayısını düşününce ölene kadar şans yüklemesi yapmış olduk.
Sabahları Demir uyanınca bizim yatakta uyumaya devam ediyor,yatağına da yatırınca uyanabiliyor.O iyice dalana kadar bu kitabı okuyorum.Bir Gün kitabının yazarına ait.Ve bu kitabı da çok sevdim diğeri gibi.
Ve yine bir yolculuk var cumartesi 8 gün Trabzondayız.Anılarımızın bir çoğunu oluşturan yere gitmek elbette iyi gelecek en çok bu kısım için çok heyecanlıyım.