28 Mayıs 2012 Pazartesi

Dünden önceki ben değilim

Uzun zaman olmuş bilgisayarıma kavuşmayalı dolayısı ile sizlere kavuşmayalı.Bir yandan işlerimi halletmeye çalışırken bir yandan iş ararken bir yandan da sizleri okudum.Bu bilgisayar işine bir çözüm bulmam gerek,cepten de takip ettiğim yazdığım oluyor ama böyle olmuyor tabi.
Ne yapacağımı şaşırırken bir yandan da hadi yat artık geç oldu diyor içimdeki annemin ve annenin sesi.
Yatmak gerek tabi ama yazacak çok şey var aslında.
Bilgisayarı açamamam bir bahane belki de bu kendimden kaçışlarımın bir çeşidi.Aslında yazılarımda belki kendimi yakalarım diye bu kaçışlarım.Yazarken sadece benim işte.Konuştuklarımdan da çok fazla ben.
En azından dünden önceki ben değilim.
Çünkü biri bana karamsar olma dedi.Hiç sormayın tanımazsınız doğrusu.
Ki ben karamsar değildim de.Oldu işte.Oluyor bazen.
Bazen bir iniş bir çıkış olmalı.Çıkarken kafayı da bir yerlere vurmalı.
Acıdı mı canın diye sorsam da kendime.Geçti işte.
Çözümü basit aslında.
Unuttuklarını hatırla...

Bu üç nokta,çözüm için,üç noktayı sadece ben de seven için...

18 Mayıs 2012 Cuma

Kelimelerle susuyorum

Şimdi burada susuyorum ama tam burada çok ama çok konuşuyorum.Çok konuşup hiçbir şey anlatmıyorum.Bütün kelimelerle susuyorum.
İçimde binlerce cümlelerle konuşup konuşup duruyorum.
Yetmiyor şöyle böyle belki de bir kaç kağıda yazıyorum.
Olmuyor şöyle olmalı diyorum.
Sonra yine kelimelerle susuyorum.
Aslında çokça yazsam daha da rahatlarım biliyorum.
Ama ne zaman bulabiliyorum ne de kendimi bazen.
Böyle böyle derken bu ara zaman da geçer diyorum.
Ve bazen kendimi sahile vuruyorum.

12 Mayıs 2012 Cumartesi

Demir Bugün 19 aylık oldu

Bugün 19 aylık oldum.2 yaşa geri sayım yapabiliriz artık.
Son günlerde daha bir konuşur oldum.Mesela dün anneannem oğlum aynayı temizle deyince ( yine elimde ıslak mendil vardı)ben de tamam dedim.Seni gezmeye götürüyüm mü dediklerinde de götür diyorum.
Oyuncaklarım yine etraftaki ilginç nesneler.Hatta 2 ilginç şey bulsunlar elime versinler öyle uyuyorum bile bazen kucaklarında.Boş kutular,boş plastik şişeler,her türlü kağıt,kıyafetler,mutfak gereçleri en çok oynadığım şeyler arasında.Kirli sepetimi banyodan kapıp alıp oynamaya da bayılıyorum ama nedense annem bundan hiç hoşlanmıyor.
Kitaplara bakmak anneme okutmak ya da kitapların resimlerinden yeni hikayeler anlatmasına bayılıyorum.
Biberonla süt,su verdiyse annem biraz içip her yeri ıslatmaya da bayılıyorum.Annem nedense bundan da hoşlanmıyor ama eskisi gibi sesini de çıkarmıyor.Alıştı galiba her yerin ıslanmasına.
Birini çok sevdiğimi ifade ederken mucuk,mucuk yapıyorum:)Öyle anlatıyorum.Sordukları zaman ben de öpmeden mucuk mucuk yapıyorum.
Gezmeye bayılıyorum,dışarı çıkalım,etrafa bakalım,parka gidelim.Hatta bazen marketleri bile seviyorum.
Kovalamaca ve saklambaç oynamaya bayılıyorum.Masanın üzerine çıkmayı da seviyorum ama annemle babam hiç sevmiyor.Belli ediyorlar hemen Demirr diye sesleniyorlar.Anlamıyorum oysaki ne kadar zevkli.Koltuklar da zıplamak da çok zevkli onu da anlamıyorlar.Düşersin diyorlar hemen.
Kahvaltıda peynir yemiyorum hala.Süt,yumurta,makarna,köfte,balık,mücver,kek en çok sevdiğim şeyler.
Bir şey yerken başkasına da ikram etmeyi seviyorum.Özellikle balık kraker yerken mutlaka anneme de yediriyorum.

                                                                                                                    Demir
Yarın ikinci anneler günüm.Oğlum sayesinde anne olmanın nasıl bir duygu olduğunu öğrendim.Bilmek,anlamaya çalışmak bambaşka "anne olunca anlamak" çok başkaymış.İçimi titreten bir sevgiyi yaşamak,hayatı onla kucaklamak yüreğime öyle bir yerleşti ki.Sanki öncesi yoktu.Demirden önceki Yıldız bir hayal gibi.Demir hep vardı.Ama hep ben derdim,bir oğlum olacak diye.Bana,evimizin koridorundan koşup gelecek diye hayal kurardım.
Sarılıp sırtıma vurmasını,böyle birden bire öpmesini hayal bile edemezdim elbette.Hayal ettiklerinden,edebileceklerinden fazlasını yaşatıyor bu küçük insanlar.Aslında insan olmak,saf olmak gerçeğimiz olsa.Hayata onların gözünden bakıp,onların kalbinden yaşayabilsek.
Ne öğretildiyse bize bazı şeyler yanlış oluyor,kızıyoruz birden bire bu minik insanlara.Dur demeyi daha çok başarır oldum son günlerde.Bu minik insan bunu böyle biliyor,senin kızdığın o değil ki.Böyle anlarda da anlıyorsun ya beni.Ben o zaman bin kere daha çok kızıyorum kendime.
Anladım ki aslında ben öğreniyorum senden hayatı.Ki sen daha doğmadan yavaşla anne dedin bana tüm hayat işaretlerinle.Ve ben yavaşladım.Şimdi de öyle şeyler anlatıyorsun ki her şeyinle bakış açım değişti bu hayata tamamen.Ve seninle birlikte zaman geçirmekten inanılmaz keyif alıyorum.
Sen içimin gülen yüzüsün,çoğu zaman gülmeyi unutan günümün en büyük neşesisin.Dokunduğu hayatları güzelleştiren minik insanlardan birisin.İyi ki varsın.İyi ki benim oğlum oldun.
Dilerim ki anneliği isteyen,hak eden herkesin hayatına böyle bir minik insan dokunsun.
                                                                                                                    Annen



11 Mayıs 2012 Cuma

Hayat Herkesin Anladığı Kadardır


Teomanın Balans ve Manevra filmine ait albümü dinlediyseniz ya da filmi izlediyseniz bu küçük ama çok etkili dialoğu hatırlarsınız.Öyle çok dinledim ki ezberledim artık.Tam bugünlerde işte böyleyim.


oyle kucuk, guzel seyler gosteriyor ki bazen
ipucu zannediyorum
iste insan bazen bekliyor
bekliyor iste ...
hayat herkesin anladigi kadar, dogrusu da yok.
olmasi gereken olur.
yiyeceksin iceceksin

kendine ohh afiyet olsun diyeceksin.
hepimize afiyet olsun.

3 Mayıs 2012 Perşembe

İtinayla mod düzeltilir

Kahvaltı neşeyle,neşe için hazırlanır.Gül biraz deyince böyle tatlılıklar yapan çocuğun gülüşüne ortak olunur.Güzellillere bakılır.
Keyifler köpürsün denir.
Güzellikler gönderen güzel arkadaşlara hep şükredilir.Olmadı biraz müzik dinlenir.
Her şeye bir peh denir,dünde bırakılır her can sıkıcı olay.
Eeeee artık o modda biraz yükselir.

1 Mayıs 2012 Salı

3.tekil şahıs

21 nisandı Demir'e dedim ki bebeğim süt içmek ister misin.Cevap:
-Iıııııııı ve kafa bir o yana bir bu yana sallandı.
Kaldım tabi öylece.
Artık isteklerimizi,istemediklerimizi öyle güzel ifade ediyoruz ki.
Kelime,kelime cümlesiz ağızdan çıkan pıtırcık kelimelerle neler anlatıyor.Olmadı elimden tutuyor neyse istediği,istediği yer oraya götürüyor.
Herşeyi sayıyor.
Bir-ki,bir-ki,bir-ki
Bir de bir şey söyleyince bir hııııııığ demesi var anladım der gibi.İşte o zaman o hıııııyı duymak nasıl sevindiriyor beni.
Uykusunda bile konuşuyor.2 gece önce bıdır bıdır bir şeyler dedi..Hııığğğ dedi,yetmedi bir de alkış yaptı ya elleri ile.Artık ne gördüyse rüyasında.
Geçen öğlen uykusundan uyandı,ağladı.Rüyanda ne gördüm annem dedim.Att,att dedi.Haaaahhaaaaa dedi.Korktun mu deyince,korktu dedi.Henüz m'ler yok3.tekil şahıs tadında tüm fiiller.
Büyüyoruz işte öylece.
Hak ettiği kadar iyi davranmak istiyorum sadece ona.Ama bazen sınırlarım zorlanıyor gibi olduğunda dur diyorum bilenler bilir.SİDOT.
Sidot mu?Eh bu da başka zamana olsun.Biraz kitap,biraz dizi ile geceye devam etmeliyim...