31 Ekim 2011 Pazartesi

Sonra...

Güneş özletecek demiştim burada da.Kendi adıma daha şimdiden özlediğimi itiraf ediyorum.
Zaten bir hüzün var artık canım ülkemde.Güneş de özlenir,iyi haberler de.
Ama iyi haberler gelir.
Ve bence devamı da gelir.
Şimdi yıllar öncesinin ekim anıları falan filan derken ekimi bitirdim ben.
Ayrıca umutlarımı da gün be gün suluyorum her daim yeşil kalması,solmaması için.
Kasım ayı kapımızda ve ben de kendime yapılacaklar listesini hazırladım.Kalemimi,kağıdımı elime aldım ve yazdım.
Yanlarına tik koydukça mutlu olacağım.
Ben kasım ayını da çok severim.Dünyadaki tek,biricik kardeşimin doğum günü ve sevgili eşimle tanışma günü bu aya gelip yerini almıştır.

Bir de yenilenme zamanı gelmiş benim için,Kasım ayı bunları getirsin.Bir çeşit hazırlık olsun benim için.
Sonra yeni yıla girerken....




27 Ekim 2011 Perşembe

Zor günler ama geçecek

Böyle göğsümüz dolu dolu ,söyleceğimiz kelimeler içimizi deşerken,göz yaşlarımız her an akmaya hazır göz pınarlarımızda beklerken bazı şeyler çok zor gelebilir.
Yaşamadan anlamak çok zor ki yaşamadan kilometrelerce öteden bizde yarattığı tesir bu ise onları düşünemiyorum bile.
Karınca kararınca elimizden ne gelirse yardımlaşma vaktidir dedik,doğru ellere ulaşmasını umut ettik.
Ama şimdi yardım edip 1 ay sonra unutmamız gerekir diye düşünüyorum.
Sonuçta şu anki sıkıntıları çözülür ama yıkılan evlerle birlikte yıkılan hayatların onarımı için bir kaç günlük ya da bir kaç haftalık yardım yetmez.

Zor geliyor gündelik hayat bile bize,hatta biz sıcacık evlerimizde iken onların payından da çalıyoruz hissi yaşıyoruz.
Dua edeceğiz,umutlarımızı yüksek tutacağız ve ne olursa olsun umutlu şeyler düşüneceğiz.
Çok zor belki ama yapmamız gereken bu.

ve mutlaka üzerimizde güneşler açacak...



20 Ekim 2011 Perşembe

Umut

Oğlum 5 gündür hasta.Uyuyamadığımız gecelerde geçecek nasılsa önemli değil,geçecek dedim.Umudum var,geçecek.
Sonra haberleri açtım dün sabah açmamış olmayı dilemem hiçbir gerçeği değiştirmezdi.
Umudu biten anneleri düşündüm.Evladının eve dönmeyeceğini bilen tüm anneleri.Annem bana ne yemek pişirmiş diyerek evine adımını atamayacak evlatları düşündüm.Umut bitmişti.Ölüm değiştirilemez gerçeği ile yerleşmişti aramıza.
Hepsinin umudu bitti,hayatları boyunca bitmeyecek bir acı ile yaşamaya devam edecekler.
Hayat devam ettirmeye zorlayacak hepimizi,unutmayacağız,lanetliyoruz demek yerine başka şeyler yapsak ya da yapabilsek.
Ben küçücük bir umut yetiştirmeye çalışıyorum.Hiç kimse ölmesin diye.
Çok küçük bir umut biliyorum.

Ve evladını,eşini,dostunu kaybeden herkese Allahtan sabır diliyorum.




14 Ekim 2011 Cuma

Demir bugün bize ilk defa bir şeyler anlattı

Babası eve gelmeden önce balonla oynayan Demir,balonunu patlattı.Patlayan balonun şaşkınlığı ile bana geldi sarıldı.O anda kapı çaldı.Babası gelince olayı işaret dili ve kendi kaptan mağara adamı dili ile anlattı.ooo PÜFFF BOOOOMMM ellerini uzatıp olay yerini gösterdi.Ooooo püfff yaptı.
Bu da tarihe not olsun.Demirin ilk başından geçen şeyi anlatmasıdır:)

13 Ekim 2011 Perşembe

Kitap Paslaşması için

Demirin doğum günü koşturmacası ile yazamadım bir türlü.Unutmadım kitap paslaşmasını.
Üzerinde biraz düşündüm.Bu olmamış şöyle yapalım derseniz önerilerinize açığım.

O halde ilgilenenleri Gezgin Kitaba alıyorum efendim.

12 Ekim 2011 Çarşamba

Demir 1 yaşında

Yuppppii artık 1 yaşındayım.
1 yaşıma gelmeden yürümeye başladım.Artık öyle çok hızlandım ki yürürken beni tutabilene aşk olsun.
Şakacı Şirinmişim ben annem de Pinky teyzem de öyle söylüyor.Mesela dün annem kitabın arkasına yüzünü sakladı ve bana yüzünü çıkarıp gösterdikçe güldüm.Sonra annemden kitabı istedim ve aynısını ben de yaptım.
Çekmecelere de bir şeyler koyuyorum.Mesela geçen gün şapka çekmecesine toıp koydum.Seviyorum anneme böyle sürprizler yapmayı.
Annem,babamla üçümüz birlikte top oynadığımızda çok seviniyorum.Bir de annemle tivist tivist dansı yapmayı seviyorum.
Ellerimi şaklatmayı,bay bay yapmayı öğrendim.
Kapaklarla oymayı çok seviyorum,kavanozların kapağını açmayı kapamayı çok seviyorum.
Çorbalarla da aram biraz düzeldi.
Uykuyu hala sevmiyorum.Ama gün içinde daha fazla yorulduğumdan artık ben de uyumak istiyorum.Uykum gelince kafamı koltuğa koyuyorum.
Ne güzel artık 1 yaşındayım,büyüdüm ben:)

Demir

Anneliğimin bir yılı doldu.Nasıl geçti bu zaman.Benim oğlum 1 yaşında mı oldu şimdi.Durup durup soruyorum bu soruyu.İnanamıyorum.Hamilelik,doğum derken hayatım nasıl değişti.Evimizin sessizliğine nasıl güzel bir ses geldi.
Çok ama çok seviyorum seni.
Nerede varsa,isteyen herkese versin diye dualar ediyorum.
Yaşaması gerekir isteyen herkesin diye düşünüyorum.
Bir çocuk nasıl güzelleştirirmiş herşeyi,nasıl değiştirirmiş bir insanı.
Sevgim her gün fazlalaşıyor.
Bir kaç gün önce en sevdiğim dizilerden birinde şöyle bir söz geçti.O an kalakaldım,
"Gerçek aşkın sizi kalbinizden vuracak dünyanızı aydınlatacak ya da onu mahvedecek tek şey olduğunu sanırsınız.Fakat sonra................anne olursunuz."
Benim dünyam seninle yerinden oynadı.
Canım oğlum sen geldikten sonra kendimi daha sorgular oldum.Annelik hep bitmeyen bir vicdanla baş başa kalmakmış.Sürekli soruyorum kendime iyi bir insan mıyım?Sana iyi örnek oluyor muyum?Sana iyi örnek olabilecek miyim ?
Sorularım sürekli içimde,benimle.
Umarım sana iyi bir anne olurum.
Ve belki bir gün şöyle dersin ;
iyi ki benim annemsin...



6 Ekim 2011 Perşembe

Kitap paslaşması

Bir önceki postumda sevgili ikiz bebek annesi Özgenin yorumu ile evet bence yapmalı diyerek uzun zamandır düşündüğüm bir şeyi sizlerle de paylaşmak istiyorum.
Okuduğumuz kitapları birbimize ulaştıralım.Bununla ilgili düşüncelerinizi,yorumlarınızı bekliyorum.
Nasıl yaparız,ayrı bir blogtan mı yürütürüz?

Evet bekliyorum;)

3 Ekim 2011 Pazartesi

Kürk Mantolu Madonna

Uzun zamandır bu kitabı okumak için bekliyorum.Böyle bekleyen kitapların okunma zamanı olduğuna inanlardanım.Şimdi okurum,sonra okurum derken eline alırsın,okumaya başlar ve anlarsın.
Kitabın sonunu getirmemle tesiri altına girdiğimi söylemem daha doğru olur aslında.
Kitabın gelişme kısmındaki duygusal tasvirler beni çok etkiledi.Kitapta yer alan Raif ve Maria Puder karakterlerinin iç dünyalarını açıkça anlatan,kişiliklerimizde yer alan gelgitlere ayna tutan anlatımı ile kitap okudukça içine alıyor.Sonunda gözlerimde yaşlar takılı kalıp,kalbim sıkışarak evet bunu yaşayan insanlar var ne yazık ki diyerek kalakaldım.
Kitaptan bir alıntı:
"Bir ruh ancak bir benzerini bulduğu zaman ancak bize,bizim aklımıza,hesaplarımıza danışmaya lüzum bile görmeden,-ruhumuzla yaşamaya- başlıyorduk.O zaman bütün tereddütler hicaplar bir tarafa bırakılıyor,ruhlar birbiriyle kucaklaşmak için,her şeyi çiğneyerek birbirine koşuyordu."