31 Ekim 2009 Cumartesi

Cumartesinin mutluluk reçetesi





Bugün bir dost ile buluşmalı,görüşmeli hasret giderilmeli,uzaktaysa aranmalı biraz telefonda muhabbet edilmeli,eğer telefonla ulaşılamıyorsa mail gönderilmeli ya da mektup yazmalı sanki konuşur gibi...



***resim

Tekrarlayan düşünceler..


Soğuk,kış,yağmur,kalorifer,battaniye,sahlep,sıcak,kitap,Fringe,
Grey'Anatomy,kahve,kurabiye,bitki çayı,uyku,uyku,uyku,
cumartesi,pazar,pazar,pazar,hafta sonu,dekorasyon,alınacaklar,yapılacaklar,projeler,projeler,iş,
yorgunluk,
hafta sonu,hafta sonu,sinema,yeni dergiler,yeni kitaplar,dostlarla buluşmalar,aile,hafta sonu,soğuk,kış,yağmur,kışlıklar,şapkalar,şallar,kahverengi çizme,spor,yoga,spor ayakkabı,koşmak,yürümek,yetişmek,
kırgınlık,hastalık,korku,beta-glukan,b vitamini,asprin,uyku,dinlenmek
,hafta sonu,sevgili,sıcaklık,soğukluk,uzaklık,yakınlık,hafta sonu.....


***resim

30 Ekim 2009 Cuma

Cumanın mutluluk reçetesi






Cuma sadece cuma olması ile bile mutluluk sebebidir.Ama yağmura yakışan bir şiir ile daha da güzeldir.


Şemsiye
tozlu bir şemsiye durur
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla

anımsar mısın bilmem
yağmurun bardaktan
boşanırcasına yağdığı o günü
hani şemsiyeyi iyice çekip başımıza
dudaklarımla hesaplamıştım
yüz ölçümünü

nicedir sokağa çıkarmıyorum
şemsiyeyi
korkuyorum çünkü
kapısı açık kafesinden
uçan bir kanarya gibi
beni ikinci kez terk etmenden

yanıt alamayacağımı bilsem bile
yanına gidip
sorarım her gün şemsiyeye
altında elele
nasıl görünürdük diye



Sunay Akın


***Bu şiirle cuma hüzünlüdür demeyiniz,sadece şiire kulak veriniz..

29 Ekim 2009 Perşembe

Biz size geldik mimlendikkkk-3


Zeynepciğim beni mimlemiş.Kolları sıvayıp cevapları vermeye hazırımmm..


1.dolabını açtığında hangi renkler daha fazla?


Her renkten kıyafetim var diyebilirim.Ama en çok mor tonlarını ve siyah severim.




2.alışverişe gittiinde hangi mağazaya uğramazsan olmaz?

Mango,Bershka,Stradivarius,Park Bravo,Fabrika,Zara..


3.kendini rahat hissettiğin giyim tarzı?


Kot+tişört+spor ayakkabılarım (Bu üçlüye mevsime göre bazı aksesuarlar ya da parçalar eşlik eder)



4.kesinlikle seksi diyebileceğin şeyler?

Little black dress


5.asla giymem dediğin kıyafet?

Moda mevzusu enteresan,giymem dediğim şey bir süre sonra gözüme güzel görünebiliyor,o kadar çok dergide,filmde görüyorum ki alışabiliyorum zamanla bazı şeylere.


Ama yıllardır aşamadığım bir şey  var.Başkasında leopar desenli bir şey görürüm beğenebilirim de ama asla kendime leopar desenli bir şey almam ve giymem.



6.fiyatları gereği ulaşılması zor yabancı markalardan en çok beğendiin?

Çok önemli bir şey değil benim için ama bir gün Roberto Cavalli imzalı bir gece elbisesi giymek isterdim.


7.en fazla yatırım yaptığın sektör?

Giyim,kozmetik,aksesuar,kitap..


8."kitap,film,spor" hangisini diğerlerinden çok yapıosun?

Son haftalarda en çok spor.Daha önceden kitap,filmdi sadece..


9.dışarıdayken yemek yemeyi en çok tercih ettiin yerler?

Arrbys,Burger King,Etiler Marmaris Büfe,Lunch Box...




Şimdi bu mimi Pinkycanıma ve Görkemcime gönderiyorummmmm..




Bugünün mutluluk reçetesi -Şanslı 7


Aslında salı günüme ait mutluluk reçetemdi.Deililik anlarımdan sonra yalnız yaptığım ufak alışveriş sonucu kendimi epey keyiflendirdim bu bileklik ve şirin bardak altlıkları ile.Şans bilekliğim olsun dedim görür görmez.Bilekliği alırken aklıma Tibetin anneciği geldi.Kendi kendime dedim,uzak olsak yakın olsak benzer ya da ayrı şeyler yaşasakta hayatlarımız birbirine bir yerlerden değiyor,küçük dokunuşlar yapıyor.Bu da benim şans bilekliğim olsun dedim.



Geçen sene bu bardak altlıklarını görmüştüm,almamıştım.Bileklikle beraber bunları da aldım.19,9 tl'den 4,90 tlye düşmüşler.Kelebekleri  görür görmez aldım.Magnet olarakta kullanılabiliyorlar ayrıca.

İmkanınız dahilinde bugün için ya da yarın için ufak bir takı ya da ufak bir ev eşyası gününüzün mutluluk reçetesi olsun.

Cumhuriyet Bayramınız Kutlu Olsun


Cumhuriyet Bayramınız Kutlu Olsun!

Çok hassas günler,Cumhuriyetimizin kıymetini çok daha iyi bilmeliyiz..

28 Ekim 2009 Çarşamba

Bugünün mutluluk reçetesi olsun

">


Bilen bilir şarkı çok eskidir.Söylemeyen bir tek ben kalmışımdır o kadar eski tanıdık bir melodidir.Kimi gay şarkısı falan der sınıflandırmaları sevmem (rainbow kelimesinden ötürü).

Şarkıyı dinleyince hep mutlu olurum.En çok Judy Garland versiyonunu severim.Mutlu olduğum zamanlarda,ya da mutlu olmak istediğim anlarda hemen dinlerim.


Somewhere over the rainbow bluebirds fly
And the dream that you dare to,why, oh why can't I?



27 Ekim 2009 Salı

Her şey sonbaharın suçu

photograph Pictures, Images and Photos

Bir problemim bitti,bu sabah yenisini aradım.20'li yaşlarımın bitmesini buldum.Böyle takıntısı olan biri değilim ki ben.İnsan oğlu, dedim derdin mi bitti senin?

Saçlarımın rengine taktım sonra,rengini değiştireceğim.Bir kararsızlık içindeyim.Bu arada kuaförüme kızdım,ilk söylediğimde neden boyamazsın ki istediğim renge.Hala da neden ısrar edersin?Ben de aynaya bakabiliyorum.

Haberler yine midemi bulandırıyor.İzlemiyor,okumuyor değilim ama bulandırıyor işte.Haberlerden bir haber olma günlerimde değilim.

Sonra dün yürüme bandında kendimi bir yandan şarkı söyleyip el kol hareketlerimle dans edercesine yürürken buldum.Yanımdaki arkadaşın bana neden öyle tuhaf baktığını sonradan anladım.Evet tuhaf bir görüntü.

Anlatıyorum kimse dinlemiyor mu diye o kadar çok söyledim ki.Annem kızım sen iyi misin dedi en sonunda bana.

Sevgilim uzun zamandır delirdiğimi düşünüyor.Yok iyi değilsin sen diyor.

Bu delilik hali hoşuma gitti belki,bırakın ben de delireyim.Uslu kız oldum yıllardır.Birazcık müsaade edin.Benim deliliğimden ne olacak Allah aşkına..

Sonra çok sevdiğim dostum da dün telefonda dedi.Sen iyi değilsin son zamanlarda.

Aslında ben iyiyim.Bu delilik hali ile geçecek her şey.Üstümden böylece atacağım.

Bu da geçecek.Hem suçlu da belli.

Sonbahar işte.Her şey sonbaharın suçu...

Ne mutlu size,sizi suçlamıyorum.Sizden bir şey de beklemiyorum.Geçecek diyorum..Geçmek üzere...

25 Ekim 2009 Pazar

Soğuk savaş yemeği


Üşendiğimden yemediğim narı ayıkladın,tabağa koydun,yememi istedin.

Mutfağa girdim,en sevdiğin yemeklerden birini yaptım.Kıymalı patates yemeği.

Cuma günü yenemeyen irmik helvasını da yaptım,biliyorum dondurmayla sen de çok seversin..

23 Ekim 2009 Cuma

Toparla ve toparlan


Sabah kahvaltı yaparken izlediğim haberler güne kötü başlamamı sağladı.Aslında bu haberler günlerdir ekranlarda dönüyor.Gazetelerde de aynı şekilde.Bu ülkede yaşamaktan nefret edecek konuma geldim.Anlamıyorum anlamayacağım da.Bana göre tek gerçek var.Gencecik giden yüreklerin gerçekliği.Akan kanlar ne içindi?Sen ben hayatımızı sürdürelim diye.Yaptıklarının karşılığını veremem layıkıyla ama elimden sadece oyumu satmamak gelecekse en azından onu yaparım.
    Günlerden cumaydı ama bekleyiş vardı.İşler yavaşladı.Konsantrasyonum yerlerde sürüklendi.  
    Cumadır gülelim dedim,öğlen de geçti.   Cuma akşamı haydi güzel bir akşam yemeği yiyelim dedik.Herşey güzel başladı.En sevdiğim mekanlardan birinde en sevdiğim yemeği yemek üzereydim.Üstelik yanında bir kadeh kırmızı şarapla birlikte.Gereksiz başlayan bir tartışma sonucu yemek mi beni yedi ben mi yemeği bilemedim.O şarap iyice tuz biber ekti.Çünkü gözlerde bulutlanmaya sebep oldu.Tuttukça insan kendini kötü oluyor.En sevdiğim dondurmalı irmik tatlısını bile pas geçtim.Tatlımı yemediysem anlamalıydı zaten ben cidden kötüyüm.  Bir şey yokmuş gibi davranamıyorum ben bazı zamanlarda.Evet öğrendim aslında kolay unutmayı.Hayata bakıp geçmeyi.Bazen de yapamıyorum.  Böyle zamanlarda kendimi oyalayacak bir şeyler bulurum hemen.Bulurum ki yüreğimin ateşi dinsin.Dinsin de kendine gelsin.   Çekmeceleri boşaltırım.Terapi gibi gelir bana.Çamaşır,çorap,kıyafet,makyaj malzemelerimin olduğu tüm çekmeceleri boşalttım.   Saatlerdir topluyorum.Topladım ve toparlandım.Şimdi çok iyiyim.Toparlarken çok düşünmem ama düşünürken de sağlıklı düşünürüm.   Kulağımda en sevdiğim şarkılar,bir bakmışım şarkılara eşlik etmeye başlamışım.Şarkılara eşlik etmeye başladıysam iyileşiyorum demektir.   Gün güzel başlamadı,güzel de devam etmedi.  Soğuklar başladı,içime de işledi az önce,camları da açtım,havalansın herşey belki ferahlar dedim..   Ipodumdaki şarkıları da güncellemem gerek dedim.Bazı şarkıları dinlemediğimi fark ettim.   Güncellenmesi gerek çok şeyin....

21 Ekim 2009 Çarşamba

Ev güzelleştirme projeleri-1

Evim evim güzel evim.

Uzun zamandır mutfağımla ilgili kafamda fikirler dolanıp duruyordu.Hayata geçme zamanı geldi.Bu hafta sonu alışveriş yapacağız.Gelişmeleri  yazacağım.

Umarım kafamdaki gibi güzel olur.

Gününüz aydın olsun


glitter-graphics.com

Günaydın ne güzel bir kelimedir değil mi ben çok severim.Günaydın sadece selamlaşmak adına kullanılmıyor aslında.Ama bunu anlayan çok insan yok.Günaydın günaydın işte değil!GÜNÜNÜZ AYDIN OLSUN.Herkes birbirine ne kadar çok içten dilerse gününüzün aydınlık olma şansı artar.Eskilerin bir bildiği varmış.O zamanlarda  pozitif enerji kavramının p harfi daha yokken GÜNÜNÜZ AYDIN OLSUN denirmiş.Bu sabah sürekli Günaydın dediğim insanların arasında aylardır görse dahi günaydın demeyen aynı kişi vardı.Yine demedi,anlamıyorum böyle insanları.Anlamayacağımda.

Gün aydın fakat ben daha tam uyanamadım.Bu sabah gözlerimi tam açmayı kalktıktan ancak 2 saat sonra başarabildim.Uykucu biri değilimdir.Altı-yedi saat uyuyayım bana yeter.Hafta sonları bile erken kalkarım.Ancak arada bir vücudu dinlendirmek adına 9 saat kadar uyurum.Yani çok uyuma isteğim yoktur.Sabahları uyanamama gibi bir derdim de yoktur.Yıllardır çalışıyorum çalar saat çalmadan uyanırım çoğu zaman.Ama bir kaç haftadır belki daha fazla çalar saatin alarmı olmadan uyanamıyorum.Ne zamanda öyle uyansam uykulu halim devam ediyor.

3 haftadır düzenli spor yapıyorum.Spor yapınca hani dinç kalkacaktık.Kas ağrılarım bir gidiyor,bir geliyor.Bugün mesela kas ağrılarım olanca şiddeti ile geri döndü.Dinç kalkma halim neden yok anlamadım.Neyse geçecektir tahmin ediyorum.


Gözlerimi tam açamadan  yaptığım göz makyajım adına kendimi kutluyorum.Yaptıktan sonra şaşırdım.Yolda gelirken radyodaki şarkıda dans da ettim.Ama hala gözlerimi açmakta zorlanıyorum.

Gününüz aydın olsun...Güzel bir kahvaltı etme şansınız varsa yapın.Yanına da gazetenizi alın.Biraz keyif yapın..Gününüz daha da aydınlansın.

19 Ekim 2009 Pazartesi

Görkem bizi mimlemiş

Sevgili Görkemcim bizi mimlemiş.Haydi dedik kolları sıvayalım öyleyse.

Hayatınızda nerede olursanız olun iyisiyle kötüsüyle anılarınızı canlandırıveren 5 koku demiş.Haydi sıralayalım.

1.Johnson Baby Kolonya Soft :10 sene önce kadar kullanmaktan hiç vazgeçmediğim kokumdu.Sen gelmeden kokun geliyor derdi çoğu insan.Benimle özdeşleşen kokuydu.Sonrasında etkinliği azaldı sanki eskisi gibi kokmaz oldu.Ben de vazgeçtim kullanmaktan.Ama unutulmaz çok anılar barındıran bir kokudur benim için.

2.Deniz kokusu: Nerede deniz olsa oradan gelse güzel güzel deniz kokusu ben mest olurum.Eski yeni beni düşüncelere sarar sarmalar deniz kokusu.En çokta bir gün yaşamak istediğim denizin hemen dibinde olan bembeyaz büyük camlı evin kokusudur ayrıca.Hayallerimin kokusu.

3.Fırından yeni çıkmış ev poğaçası kokusu : Bu koku annem demek.Annem süper poğaça yapar. Öyle çok özellikli bir poğaça değildir belki ama herkeste çok sever.Anne evi öyle poğaça kokar.Yemesen de kokusunu içine çekersin annenin elleri deymiş bir yerlere dersin...

4.Tertemiz çarşaf kokusu : Ben de Görkemcim gibi çok severim bu kokuyu.Aklıma huzuru bir de güzel uykuyu getirir.Mest olurum.O yüzden de bahsetmiştim bunun oda kokusunu buldum diye hatırlarsanız.

5.Sevgilinin kokusu :Bu koku dünün,bugünün ve yarının kokusudur.En çokta ayrı kalınca oda sevgili kokusu ile dolu olur özlem özlem kokar.Yanında olunca huzur kokar..


Bunun dışında ben çok parfüm değiştiririm.Bu aslında bana güzel gelen her kokuyu deneme isteğimdendir.

18 Ekim 2009 Pazar

I love you till the end



Baştan uyarayım bu yazı fazla romantik öğeler içermekte.


Kış öncesi hazırlıklarımız tam gaz devam ediyor.Dün de evdeki kalorifer peteklerini değiştirdik.Arkasından temizlik.Süper anne her zamanki gibi iş başındaydı.Cumartesi böyle geçsin pazara aksiyon zamanı dedim.Ama sevgilim belim çok kötü evde dinlenelim dedi.Surat astım bir süre,bir süre mızmızlandım.Market alışverişi sonrası yemek yapıp ne yapalım sinema planlarım haftaya kaldı,o halde evde sinema keyfi dedim.Bir sürü film arasından  P.S I love you filmini seçtim.Daha önce izlememe rağmen tekrar izlemek istedim.

Hava soğudu,sonbahar geldi,hava romantikleşti.Film  gerektiğinden uzun gelmişti ilk izlediğimde.Ama bazı sahneler bazı cümleler varki beni gerçekten çok etkiledi.Filmin kitabı çok daha güzelmiş.Sonbahar geldi ruhları besleme zamanı.Ama sonbahar dokusundan mı kokusundan mu yağmurunda mı renginden mi bilmem ama beni fazla duygusal yapar.Aslında çoğumuzu öyle yapıyor sanıyorum.Son günlerde bloglarda okuduğum bir çok yazı sonbahar kokuyor.

Sonuçta ev keyfi en çok kış aylarında çıkar.Filmin yanına bir kadeh kırmızı şarap,birazcık abur cubur yakışır.Koltuklara yerşilir.Ve  daha önceden filmi izlemeyen sevgiliye izlettirilir.

P.S. Filmde en çok sevdiğim anlardan biri Dur,ışığı unuttuk en son sen ayaktaydın dialoğunun gectiği sahneydi İlk sahnelerden biriydi.O kadar gerçek o kadar hayatın içinden bir sahne .Ayrıca gitmeyi çok istediğim İrlandadan müthiş manzaralar var.

17 Ekim 2009 Cumartesi

Biz size geldik mimlendikkk

Pembe Pamuk Şeker Pinky mimi bana paslamış.Senin bir dediğini iki etmek istemem Pinkycim;)

1.Bloğuna neden bu ismi verdin?


Hangi gün bir kelebek görsem günümün çok şanslı geçtiğini keşfettiğim zamanlardan beri kelebek aşıklısı oldum.Çevremdekiler kelebeklerle ilgili ne görseler benle özdeşleştiriyor çooook uzun zamandan beri.O yüzden bir kelebeğin günlüğü


2.Blog yazarken star tribiyle istediğin, olmazsa olmaz dediğin şeyler var mı?

Olmazsa olmaz tek şey yazma isteğim.



3.En son satın aldığın garip şey?

Normalde çok garip bir şey değil ama satıcının bakışlarından  garipsediğini hissettim.Assortieden bir kalemlik aldım.Fermuarlı falan bir kalemlik:) Kendime aldığımı anladı çünkü:)


4.Şeker gibi olduğun anlar?

Bu çok istediğim bir şeyi elde ettiğim zamanda olabilir,en sevdiğim tatlıyı yediğimde de ,uykudan kalktığımda da



5.Arkadaşım artık sormayın şunları dediğin şeyler?

Ne zaman çocuk yapacaksın sorusuna ilet oluyorum.O kadar çok soruyorlar ki insanlara ne yapacaksınız siz mi bakacaksınız demek geliyor içimden.

6.Seksin sendeki rengi?

Çok uzun cevap olur yazmayayım:))


7.Aynaya bakınca gördüğün?

Son günlerde gözlerimin altına çizgiler gelmeye çalışsa da bilirim o çizgiler hep gülmekten gelir.Hep güler gözlerim.

Bir de huzurlu bir kadın vardır.Her daim kendisi olduğuna şükreden.



8.Kendini okutan blog dediğin?

Güncel,samimi yazan,yorumları takip eden bazen her telden çalabilen



9.Bu blog sahibi/sahibesiyle karşılaşabileceğin yerler?

İstanbul'da..

Bir gün belki de yolda..


Peki sıra geldi mimi Görkemcana paslamaya.Haydi kuşum yaz bakalım...

16 Ekim 2009 Cuma

Yıldız kaydı dilek tutun



Yıldızlar kayınca dilek tutulur ya siz de dilek tutun.Siz dilek tutarken umarım benim diz kapağım tutulmaz.Yağmurdu,kapalı havaydı,siyah bulutlardı derken içimde bir sıkıntı hali oluşmuştu.İş yerimden çıktım cuma modu arkadaşlarla güle konuşa yürüyoruz bahçede.Ayağımdaki babetler yağmurla kayganlaşan zeminle buluşunca pek hoşnut kalmadı.Ve bennnn pırtt kaydım.Beni almaya gelen sevgili gözümü açtım yürüyordun bir an gözümü  kırptım açtığımda sen sanki yere eğilmiştin yerden bir şey alıyordun diyerek olayı anlattı.O kadar artistik düştüm ki yerden bir şey alıyor süsü verdim.Sol dizimin üzerine düştüm.Arabada bir baktım hemen mosmor olmuş anında.Düşme ile üzerindeki o ağırlık duygusu giden benden başka insanda yoktur sanıyorum.
Yemeği dışarıda yedik eve geldik.Sevgilim hemen krem sürüp sıcak bezle eziği tedavi etmek istedi.(Tedavi etme isteği yani bu hevesin nedeni bir kaç ay önce bel fıtığı oldu.İlaçlarını verip düzenli olarak krem sürüp sıcak bezle ağrısını dindirmeye çalıştım.O da şimdi hevesle bana aynılarını yapmak istedi.)Bir heves dur ben şimdi kremi getiriyorum dedi.Dur sıcak bez de yapayım dedi.Bezi nereden bulacak sorularını sorarken kendi kendime uyanamadım.AAA bir gelir ki elinde banyo için kullandığım toz bezi.Dur dur dedim yaa.Tamam teşekkür ederim ama ben bez bulurum dedim.Neyse bezi koydu,bezin uzun süre dizimde duracağını umdu.Ayağa kalkar kalmaz düşeceğini söyledim.Gülmeye başladık.Dalga geçtim epey.Ama iyileştirme çabaları takdirlerimi hak etti.Bana da dediki benim adım Hıdır elimden gelen budur.Birlikte çok güldük.

Spor kariyerim umarım bitmez.Dizim şimdilik iyi.Biraz ağrı var.

Spor demişken uzaktaki çok sevdiğim  kuşa  not: Pazartesi dışında salı,perşembe spora gittim.

Bütün gün ağlayan cuma



Cuma neşeli gündür,bir çok kişi için.Hafta sonu kapıya dayanmış,planlar yapılmış.İşte olanlar mesai saatinin bitimini,okulda olanlar ders saati bitimini bekler.

Bugün öyle bir cumaydı ki sanki cuma değil.Sabah bugün güzel haber gelmeli dedim kendi kendime.Bir kaç saat sonra beklediğim haberi aldım.Hava öyle bir kapalı ve yağmurlu ki gri bir gün.İnsan seviniyor aldığı haberlere ama dışarıda da tezat bir hava var.Şu an artık gökyüzü çıldırmış gibi.Yağmur bardaktan boşalırcasına yağıyor.

Yağmurlu da olsa güneşli de ağlasa da gülse de cuma her zaman en güzel gündür benim için.

15 Ekim 2009 Perşembe

İlk defa kullandığım ürünler

Son günlerde ilk defa kullandığım bir kaç ürün var onlarla ilgili düşüncelerim;

İlk ürün Body Shoptan.Body Shop markasını çok severek kullanırım.Yosunlu yüz temizleme serisini 2 seneye yakındır kullanıyorum.Çok memnunum.Beyaz tenli olduğum için güneş leke yapabiliyor.Güneşten kaçarım ben de.Ama sol gözümün altında benim fark edip takıntı haline getirdiğim ufacık bir güneş lekesi var.Body Shopta Güneş lekesi için ürün ararken bana Moisture white kremini önerdiler.İçinde E vitamini var.Epey zamandır kullanıyorum lekenin renginde hafif açılma var.Kullanmaya devam ediyorum.
Olay cilt bakım ürünlerini hiç kullanmadım.Boyner mağazalarında cilt bakımı standlarını gezerken o reyonda görevli arkadaş bana makyaj temizleme mendillerini önerdi.Diğer ürünlerin de çok iyi olduğundan söz etti.Fakat ben tam o günlerde Body Shoptan alışverişimi yapmıştım.2 Olay ürünü alana 3.sünün bedava olduğu bir kampanyadan söz etti.(Kampanya çoktan bitmiştir,tahmin ediyorum).Fondoten kullanmam kırk yılda bir pudra kullanırım fakat allık kullanmayı çok severim.Göz makyajım her daim vardır.Bunlardan söz ettim ama mutlaka denememi söyledi.Kabul ediyorum çok başarılı bir satıcıydı.Neticesinde ben de makyaj temizleme mendillerinden plastik muhafaz kutusu ve 3 paket makyaj temizleme mendilini aldım.Fondotön,pudra kullananlara özellikle öneririm.Sadece göz makyajı yapanlar da severek kullanabilir.Özellikle seyahatlerde çok ihtiyaç olabilecek bir ürün.Makyaj çantasına bir kaç tane atın kullanım esnasında ıslatıp makyajınızı çıkarın.Pratik bir ürün.

Ev stoğumuzda bulunupta yeni kullanmaya başladığım bir ürün var.Siz de yeni yıkanmış çarşaf kokusuna bayılanlardansanız Glade Elektrikli Oda Spreyinin Clean Linen kokusunu mutlaka denemelisiniz.Sevgilim bu seçimimden dolayı beni her eve girdiğimizde takdir ediyor.Evin girişi ve koridorlar tertemiz çamaşır kokusu ile dolu.Tek resmini bulamadım.En altta solda olan.Diğerlerinden de denedik.Ama en başarılısı bu.


13 Ekim 2009 Salı

Çantalar açıldı saçıldı



Sıra geldi benim çantama.Pempe Pamuk Şeker Pinkycan istedi.Hiç kırar mıyım.
Akşam spora gittim.Görkemcim pazartesi akşamına tik atmanı rica ediyorum.
Spor çantamla bilgisayar çantamı taşımam çok zor.O sebeple akşam fotoğrafını çektim.Şimdi de çantayı saçma vaktidir dedim.
Gelelim içindekilere biricik  ağabeyimden geçen yaş günümde gelen hediye cüzdan,miyop gözlere gözlük,kupkuru cilde el kremi,kağıt mendil,asprin,alerjik burna burun spreyi,eller için el dezenfektan,sevgilimin tek kelime ile çok beğendim dediğimde aldığı yine bir doğum günü hediyesi olan emektar telefonum,ipodum(Pinkycan kulaklığa dikkat) ve usb kablosu,açık ve koyu renk likit rujlar,mavi,siyah göz kalemleri,allık ve fırçası,tırnak kütikül giderici krem,törpü,dudak bakım kremi,çiçekli not defterim,renkli kalemlerim,bitmek üzere olan parfümüm,makyaj çantam ve cumartesi günü yeni aldığım çanta.
İşte kızlarrrrrr.Çantadan saçılanlar bunlar.

11 Ekim 2009 Pazar

Bana kimse teknoloji ilerledi demesin

Teknoloji ilerlemişmiş.Pehhh!İnanmam,ya her hafta ütü ile cebelleşiyorum.Ütünün kazanlı,buharlı olanlarından da alsam çözüm olmadı.Ne yapsam olmadı.Zaten iki kişi yaşamıyoruz gibi haftada üçten fazla makina açılıyor.Kirli sepetinin de altında küçük cüceler var sanırım.Ben alıyorum yıkıyorum.Sepet hiç boşalmıyor.Alttan cüceler tıkıyor.

Teknolojiyi ütüye çözüm bulana kadar (evlerdeki ütü sorununun çözümü) gelişmiş varsaymıyorum.

Sahi bir uzay yolunda ışınlanma vardı.Biz daha küçücüktük izlerken.Ümit ettik 2000li yıllarda ışınlanma olur.Işınlanır dururuz.Jetgiller vardı onları da izler aman uçar gideriz ki biz derdik.Onu da bulamadılar.(Fringe de bulmuşlar ama:))Daha kat edecekleri çok yol var.

Ben bu verimli çağımda neler buldum neler kattım ki ne istiyorum değil mi:)

Neyse biraz jetgillere bakıp nostalji yapalım.

10 Ekim 2009 Cumartesi

Cumanın ertesi


Bugün de evde tadilat aktivitelerimize devam edecektik.Süper anne 3 gün öncesinden fitili yaktı ve dedi ki "cumartesiye plan yapmayın.Usta ayarladık geleceğiz.Evdeki işleri halledelim."Peki annecik dedik.Cumartesi planlarının hepsine hayır işimiz var dedik.Dün gece bir telefon, süper anne telefonda "ustanın işi çıkmış kızım haftaya kaldı."Sevindiğimi itiraf edeyim kaslarımın ağrısından bu tarz atraksiyonlara katılabilecek halim yoktu açıkçası.
Hava süper ama sevgilim açık hava adamı değil pek.Arada sırada açık hava gezilerini sever.Geçen hafta izlemediğimiz diğer filmlerden birine gidelim dedi.İyi haydi öyle olsun bakalım dedim.
Tabi acıkan bünyeler yolda giderken alternatifleri düşündü ne yapsak ne yesek içsek.Hemen dedim ki ne zamandır bizim teyzenin yerine gitmedik.Yeşilköyde Figaro's Restorana gidelim dedim.İçimden  bahçesi de var açık havadan da faydalanırız diye de düşündüm.Figaro's hafta sonları kahvaltı için sık sık gittiğimiz bir mekan.Diğer restoranlardan en büyük farkı şifalı otlardan eşsiz lezzetler sunması.Isırgan otlu salata,lorlu radika salatası,otlu menemenler,ev yapımı süper reçeller kahvaltı için süper alternatif sunar.Öyle bildiğiz 75 çeşit kahvaltılara benzemez.Sevgilim reçel sevmez orada kaşık kaşık yer.Biz bugün öğle vakitlerinde çıktığımız için öğle yemeği yedik.Tavada otlu mezgit siparişi verdik.Tek kelimeyle enfesti.Salatalar da süperdi.Kullanılan her malzeme özenle seçilmiş.Sahibesi çoğu seferinde der salatalara türlü türlü otlar koyuyorum.Siz her geldiğinizde sizi tedavi ediyorum der.Haklı da orada yediğim hiçbir şeyden rahatsızlık duymadım.Sabah kahvaltı yapın bütün gün acıkmazsınız.Çok yemenizden değil güzel güzel sağlıklı yemenizden.Makinam yanımda değildi fotoğraf çekemedim.Ama bir dahaki sefere aklımda olsun size enfes yemeklerin fotosunu çekeyim.İmkanı olanlar mutlaka gitsin denesin.Eğer sağlıklı yaşamı seviyorsanız sebzeler otlar ilginizi çekiyorsa gitmemezlik yapmayın.

Yemeklerimizi yerken güneşten de faydalandık.Bahçesinde temiz havamızı da aldık.Sonra sinema yolunu tuttuk.
Bilet alırken bir kararsızlık yaşamadık değil.Zaman Yolcusunun Karısı adlı kitabın filmi gösterimde.Kitabı okuyorum ya heyacanla hadi bu filmi izleyelim dedim.Kadın Aklı Erkek Aklı adıyla dilimize çevrilen orjinal ismi The Ugly Truth adlı filme gidelim dedi sevgili.Geçen haftada yazmıştım.Bu film romantik komedi ise komedi kısmı seks dialoglarına ,romantik kısmı ise kadın erkek ilişkilerinin durumsal vaziyetlerine dayanıyor.Filme sevgilimle geçen haftaki Suretlere göre +2 fazla puan verdik.Evde seyredilecek film katagorisine atabilirim.Romantik film tadında kış günleri için ideal.Kış günleri dedim.Biz soğuk günlere geldiğimizde DVD si çıkmış olacak.Yanına bir de şarap sakin sakin biraz güler biraz romantik takılalım derseniz seçenek oluşturabilir.
Film öncesi biraz alışveriş yaptım.Aslında birazdan fazla diyebilirim.Sezonun modası kareli gömlek aklımdaydı renkler tam sevdiğim renkler.Ve yine çok sevdiğim mürdüm eriği rengi bir trençkot.İhtiyacım olan bir çanta.Çanta ihtiyacım her ay bir adet alsam da bitmiyor anlamadım.Anlamayacağım.Gerçi ne zamandır çanta alımlarımı durdurmuştum.Kelebekli bir yüzük ve melek kanatlı küpeler de ayrı güzeldi dayanamadım aldım.Kıyafetlerin fotoğraflarını çekmedim.Belki bir gün üstümdeyken fotolarım, belki de hiçbir zaman.Ama takıları görüntelemek istedim çünkü gerçekten çok severek aldım.

Artık sevgilim alıştı.Mağazada bu nasıl ,bu yakışır mı sorularıma usanmadan cevap verdiği için ona kocaman bir öpücük verdim.Üstelik hepsi de onun hediyesi.Kabinlerde deneme işlerim bitti.Aldık çıktık merdiven çıkarken kas ağrımdan dolayı ağrılar çeken oflayan puflayan ben bak  nasıl kabinlere girip elbise üstüne elbise denedim dedim.Hopladım zıpladım dedim.Güldü geçti.Onun diyeceğini ben dedim.
Şimdi cumanın ertesi ,tüm gün gezdin tozdun.Gerçeklerin zamanıdır der bana.İster çirkin ister güzel olsun yapılacak onca gerçek  beni bekler.
Ev işlerini yarına erteleyip iş için hazırlamam gereken dosyaların başına dönmeliyim.Zira aylaklık ederken ya da başka bir işle meşgulken sınavına çalışmayan çocuk psikolojisi yaşamak istemiyorum.O yüzden önce iş.Yoksa sınav stresi gibi dosyaları düşünüp stres yaparım yerli yersiz.

9 Ekim 2009 Cuma

Laktik asidim birikti

Kafam çok dağınık olunca dedim ki harekete geçme vaktidir.Hadi hazırlan sabahtan,akşamları spor salonuna ARTIK gidiyorsun.Şimdi uzaklarda çok sevdiğim bir  kuş var.Ona haftalar önce söylemiştim de başlayamamıştım.Neyse bu hafta içi başladım.İş çıkışı elimde kocaman spor çantam spor salonunu yolunu tuttum.

Bu arada yogaya başladım.Dersin sonunda 10-15 dakika bir rahatlama seansı oluyor ki,transa geçiyoruz resmen.Ama dün gymstick denilen aa bu da nedir kolay ki bu dedirten ama  yanıltan egzersizi yaptım.Kaslarım bağırıyor.Sürekli spor yapmayan bünyenin kaslarında laktik asit birikti.Kasılmalar esnasında yeterli oksijen sağlanamadığından kaslar bir çeşit oksijensiz solunum yapıyor.Glukoz enzimler aracılığıyla laktik aside çevriliyor.Dolayısıyla kaslarda laktik asit birikiyor.

Oturamıyorum,kalkamıyorum merdivenleri zor çıkıyorum.İnatla kas gevşetici içmiyorum.Sadece asprin içtim.Hafta sonu geçsin pazartesi tekrar spor salonunun yolunu tutacağım.

8 Ekim 2009 Perşembe

Cebimdeki hayal kırıklıklarının ağırlığı mı arttı?

Dostlardan beklediklerim olmayınca,herkes kendi karmaşısında dedim.Onlar adına kendimden özür diledim.Aslında alışmıştım,olduğu gibi kabullenmeyi de kendime öğrettim.Benim de kimbilir ne eksikliklerim var demeyi de öğrendim.Ama cebimde biriktirdiklerim var.Kendime mi saklasam?Yoksa ortaya mı döksem?
Hep yaptığım tolere etmek oldu, kendimce unutmak.Ama yok şimdi tolere etmek istemiyorum.Tolere edilmek istiyorum.
Bu durum acıtmıyor beni,alışmıştım aslında çok uzun zamandır.Aslında farkında olmak kendimi iyi de hissettiriyor öte yandan.Farkındayım..Bu da güzel bir şey.

Hayat kısa..

7 Ekim 2009 Çarşamba

Bugün ufakta olsa birilerini mutlu etmek ister misiniz?



Geçen gün sinemada reklam filmini izlerken ağladım,reklam amacına ulaşmış,anlatmak istenileni çokta güzel anlatmıştı.İçim sızladı,az önce haber okuduğum bir sitede tekrar reklamını gördüm.
İnanın 2 saniyemi almadı.Ufacık bir dokunuş,ufacık bir katkı,artık birilerine ulaşmakta zor değil.Tek bir tık yeter.

5 Ekim 2009 Pazartesi

Jackie Brown


Yönetmen,senarist olarak toplasanız 10 tane filmi olan bir yönetmen nasıl bu kadar çok tanınır?Enteresan değil mi?Sanki daha fazla film olmalı diye düşünüyor insan.Oynadığı filmleri de düşünüyoruz galiba.
Kimden mi söz ediyorum?Quentin Tarantinodan söz ediyorum.
Bana göre kült filmler yapmak tamamen farklı olmak herkes tarafından tanınmasını sağlamıştır.Tabi  çok iyi film yapan bir dolu yönetmen var ama biz adlarını bilmiyoruz.Şans faktörünü de koymak istiyorum bu tanınma işi içine.
Aslında daha önceden de yazmıştım.Tarantino filmlerini çok fazla kanlı sahnelerden dolayı izlerken gerilirim.Ama merakla da izlemekten alamam kendimi.
Jackie Brownu uzun zamandır izlemek istiyordum.En sonunda izledim.Yazmadan da geçmek istemedim.Çok uzun bir film.Baştan söyleyeyim.Kan dolu sahneler yok denecek kadar az.Gerçekten şaşırtıcı geliyor insana.Konusuna gelince yine diğer filmlerine benzer nitelikte kirli işler çeviren insanlar var.Bu insanlar ve aralarındaki para alışverişi.Konuyu anlatmayacağım.Uzun film sıkar beni derseniz hiç seyretmeyin.1997 yapımı olan filmde başrolde Pam Grier oynamakta ve Robert De Niro da çok rahatsız bir karakteri canlandırmakta.Pulp Fiction izlerken de Tarantionun nasıl 70'li yılları sevdiği ve bu yılları vurgulayan öğeleri kullanmayı ne kadar sevdiğini düşünmüştüm,bu filmi izlerken de.Oyunculuklar konuşuyor.Her biri ayrı bir rahatsız karakter.Konu belki müthiş değil.Sonuna dair klişe sonlar yaratıyorsunuz kafanızda,bekleseniz de böyle bir son,siz kendi normal insan beyninizle süslüyorsunuz yine de filmin sonunu.Ama kadın tek başına çekip gidiyor işte.

4 Ekim 2009 Pazar

Hafta sonu,hafta sonu,onun da gelmiş sonu


Dün  süper anne ve süper baba evime geldi sihirli değnekleri ile dokundular minik kızlarını sevindirip gittiler:)Nasıl mı?Anlatayım hemen.Eve taşınalı aylar oldu.Ama bir türlü kileri toparlama işine sıra gelemedi.En sonunda annem,babam iyice kış olmadan sizin evin yapılacaklarını yapalım artık demesiyle işe koyulduk.Ben ruh halimden dolayı itiraz eder gibi oldum ama kabul edilmedi.İyiki de üstüne gittiler.Koçtaştan alışveriş yapıldı.Eve gelindi.Babacım rafları yaptı,damat bey de yardım etti:)Annem ben zevkle yerleştirdik.Annem 50 yıllık kadın gibisin dedi bu arada sık sık bana.Neden acaba?Ayakkabı sayımız eleştirildi;))Neticede süper oldu.Herşey derlendi,toplandı.Yorulduk ama deydi gerçekten.Bu arada babam duvara asılmayı bekleyen çok şeyi de halletti.
Bize kalsa oooo,daha çok beklerdi.Nasıl sevindim anlatamam.


Cuma gecesi de canım kuzenim ve eşi geldi.Yedik,içtik,güldük,dertleştik.Cumartesi derlendik,toplandık.Bugün ise haydi sinemaya gidelim dedik.Nedense aynı ana denk gelen Gerard Butler filmlerinde şansımızı deneyelim dedim.Biri Kadın Aklı Erkek Aklı.Diğeri de Oyuncu.Fakat sevgilim yok Bruce Willis'in filmi var.Suretler ona gidelim diye ısrar etti.Hadi dedim mızmız kız olmayayım.Aldık biletleri bekledik.Katherine Heigl Grey's Anatomyden çok sevdiğim bir oyuncudur.Gerard Butler ise son zamanlarda dikkatimi çeken başka bir oyuncudur.Ama diretmedim.Bruce Willis var dedik onda da.Özetle her insan kendinin kopyasını yaptırıp evden dışarı çıkmadan,kopyalarını yani filmdeki adıyla suretlerini işe oraya buraya çıkarttırıyor.Sadece bir avuç insan karşı çıkıyor ve suretleri istemiyor.Herkes pek meraklıymış yani evde peşmurde dolaşmaya.(Evet peşmurde seyrederseniz göreceksiniz)Bilim kurgu severim ama hiç sevmedimmm.Konu dağınık,eksik noktalar var.Can alıcı hiçbir şey yok.Bir kasvet var zaten gereksiz.Bruce Willisi güldürecek bir sahne olsa da bari bonus olsa dedim.O güzel yamuk gülümsemesini görseydim dedim.Ama 90 dakika boyunca tek bir an olmadı.Sevgilim de sevmedi.Keşkse seni dinleseydim dedi.Diğer fimlerden birine gitseydik dedi.
Fragmanlarda bir film dikkatimizi çekti.Son günlerde de sıkça karşıma çıkıyordu.Zaman Yolcusunun Karısı.Çok satanlar kitaplardan uyarlanan bir film aslında.Öykü hoşumuza gitti.Sonra gittik hemen kitabını aldık.Kitabı okuyayım yorumlarımı yazarım.

Sinema bunalımımızı güzel bir yemek yiyerek unuttuk.Şimdi pazar gecesi bunalımındayız.

2 Ekim 2009 Cuma

Sabah olunca..


Sabah olunca dinermiş sancılar,bunu anladım.

Bir şeylere deymeyeceğini de,hayatın devam ettiğini de..

Böylesi en güzeli..

Sıkıntım sinire dönüştü gerçekten.Öfkelendim,söylendim...

Sonra kendi kendime dedim ki deymez,belki güneşin doğması gecikti bu sefer yüreğinde.Ama artık hakkın dedim..

Bekle de demiyorum.Hakkım artık diyorum.Az kaldı da demiyorum.Sadece çok sabrettim diyorum...

1 Ekim 2009 Perşembe

Bulamadım...


Umutlar çok yüksek olunca,hayal kırıklığı yaşandığında ne merhem olur yaraya?Bulamadım,bulamıyorum.İçimde bir tortu,nefes almak bile zor şu an.Sanki su içsem ferahlarım,nefes almam kolaylaşır.

İşler yolunda gitmeyince,ne değişir aslında?

Hep söylediğin sözler,tüm yaptıkların kayıtsızsa şu anda.Bir mucize mi gerekir sana?

Çokta zamanım da yok.Zamana bırakmak bana çözüm değil.

Gitmek desen,gidemiyorsun.Ağlanacak haline her daim gülüyorsun.Ağlamak mı gerek aslında?Atmak tüm içindekileri.

Aslında sen hayatı çok seversin.Güler geçersin de...