28 Eylül 2009 Pazartesi

Bugün sonbahar gibiyim


Eylül bitmek üzere.Yapraklar döküldü,dökülecek.Sonbahar artık üşütüyor.Ben de bugün sonbahar gibiyim.İçimdeki güneşim geliyor gidiyor.

Hafta sonu dostlarla çok gezilmiş,tozulmuş sohbetler edilmiş,yemekler yenmiştir.Üstelik küçük prensesin gülücükleri ile hayat güzelleşmiştir.

Pazartesi zor gündür.İş hayatı zaten zordur.Ruh halini,moral seviyeni üst noktalarda tutmaya çalışmak daha da zordur.

İşten eve gelinir.Tembel canavar içine çöreklenmiştir.Makarna ile idare edilir.Yarına sebze yemeği yapmalı denir.Semiz otu suya bırakılır.Hala suda beklemektedir zavallı semiz otları.

Bugün Türkçe sesli hafif  batı müziğinden en melankolik eserler dinlenir,bitmek bilmez bir iç sessizliğidir,gitme isteği vardır,uzaklaşmak nedensizce..

Temiz nevresimler geçirilmek üzere işe koyulur,yorgandan nefret edilir.Daha pratik olan bir şeyler olmalı (düğmeliler hariç:)) denir,zoraki değişilir nevresim.Kaldı ki dün değişim günüdür.Tembellik canavarı dün de çöreklenmiştir.O canavar ki zor temizlik yaptırmıştır.Bir çok şey de eksik bırakılmıştır.

Kitaplar sabırla beklemektedir.Ama son günlerde kitaplar da dost değildir.

Parfüm şişeleri boşalmaktadır.Saçma sapan makyaj malzemeleri alışverişi yapılacağına yeni parfümünü alsaydın diye bünye azarlanır.Bu makyaj malzemeleri saplantısından kurtulunmalıdır.Her alışveriş sonrası bunlar son kez denir.

Tatlı yememek için cebelleşilir,halan tatlı yeniktir.İrade zaferindir.

Tembel sevgili spora gidileceği her vakit caymaktadır.

Sevdiklerin grip olmuştur,hastalık onları sarmıştır.Bulaşmasından korkulur.

Ev için yapılacaklar listesi kabarmaktadır.Bu hafta sonu için plan yapılır.İşe kilerden başlanacaktır.İçine raflar çakılacaktır.Düzen sağlanacaktır.

Sonbahar kıyafatte de kararsızlıktır.Ne giysem denir her gün.Geçen hafta kısa kollularda ısrar edilmiştir.Fakat hasta insan sayısı arttıkça vazgeçilmiştir.Artık uzun kollulara geçme vaktidir.

Günler kısalmıştır.Geceler uzamıştır.Güneş çok çabuk kaçmaktadır.

Oysa içimde güneşler vardı son günlerde.Nasıl enerjik,nasıl sevinçliydim.Şimdi bir rüzgar esti içim ürperdi.İçim çok serin.

Bulut bulut içimde,yağmur yüklenecek ama az kalmış.Sonbahar gibiyim birden fazla bulut geçiyor içimden.

Buna sonbahar depresyonu falan demek istemiyorum.Hemen başımdan def etmek istiyorum.Güzel bir filme dalıp günü kapatmak istiyorum.

Ya de ne bileyim...

25 Eylül 2009 Cuma

Kısacık haftanın bitimi ve cumaaaa:)

Bayram haftasıyla kısalan iş haftası bitti.Bugün cuma:))Haftanın en sevdiğim günü ve en sevdiğim saatleri.Cuma günü işten eve gelip ohh deyip yayılma,daha hafta sonunun bitmesine 2 gün var deme günü.Evde o en sevdiğin koltuğa gömülüp film seyretme günü.Ya da dostlarla iş çıkışı buluşup yemek yiyip,sohbet etme günü.Cuma trafiğiyle boğuşup bir yerlere yetişme günü de olabilir.Geç saatlerde eğlenceye koşma günü de olabilir.Nasıl olsa yarın cumartesidir.

Herkese iyi hafta sonları!!

23 Eylül 2009 Çarşamba

İtiraf ediyorum


Eskiden çok düzen takıntısı olan bir insandım.Evet itiraf ediyorum.Artık değilim.Üniversite yıllarımda bile evimi temizlemeden,toplamadan ders çalışmaya başlayamazdım.Dolaplar düzgün olmalı,masada,sehpada alakasız dağınıklık olmamalı.Hatta bazen bulunduğum diğer ortamlarda bile bir şeyler toplamaya çalışırdım.
Evlendim.İlk zamanlar hem çalışmak hem de evli bir kadın olmak zor geldi.Evet bunu da itiraf ediyorum.Üstelik bazı hafta sonlarımda da çalışıyordum o yıllarda.Hafta sonları temizlik mi,alışveriş mi,arkadaşlarla görüşmek mi,aileyle zaman geçirmek mi,yoksa sevgili eşinle başbaşa takılmak mı gibi konularda bocaladım.Amannn evlilik bu muymuş.Ben ne rahatmışım dedim.Evet kesinlikle dedim.Aynen böyle dedim.Sonrasında baktım ben süper bir kadın olamam.Ne yaparsam kendime yapacağım.Boşver sen iyisi mi kendini değiştirmeye çalış dedim.Nasıl zor oldu ilk zamanlar.Sevgilim eve gelirdi.Salona girer ceketi ayrı sandalyeye asar.Kravatlar ayrı yerlerden çıkar.Üstelik başka 3 oda daha olmasına karşın nedense bu kıyafet sergisi için salon tercih edilirdi.Topla,topla,söylen,söylen bitmezdi.Sanki evde 2 kişi değil 5 kişi yaşıyoruz gibi bir dağınıklık.Bir süre inat ettim.Kaldırmadım.Ama bana nasıl battı,nasıl sinirim bozuldu.Tabi sadece kıyafet sergisi değildi dağınıklık:))Dosyalar,kalemler,telefonlar bir yerde aklınıza ne gelirse artık bir de siz ekleyin.Masanın üzeri çıpıt çarşısı gibi.Sonra sevgilim nasıl olduysa sergisini kapamaya karar verdi:))Pantolan yerini buldu(Kravatlar hala arıyor bu arada.Kimi zaman arabadan kimi zaman dolapların bir köşesinden çıkıyor.)Neyse ben de sabırlı oldum.Aşmaya çalışırken çok zorlandım.Ama bel fıtığı olduktan sonra özellikle sadece kendime zarar verdiğimi anladım.Hoş bel fııtığı olmamda temizlik yapmam arasında çok fazla ilişki yok onu da başka zaman yazarım belki;))
Kendime dedimki senin zamanından gidiyor,kendine ediyorsun.Biraz dur.Karınca gibi didinip durma.Azıcık soluklan.Zor oldu hem de çok zor.
Ama artık öyle değilim.Yoruluyorum,işten,güçten,insanlardan.Eve geldiğinizde dışarıdaki sıfatlarınız kapının ardında kalıyor.İkinci mesleğiniz ev kadınlığınız harekete geçiyor.Üstelik sevgilim dağınık olsa da bana yardımcı olan bir eş.Mutlaka bir şeylerin ucundan tutar.Tabi çoğu zaman benim zorumla olsa da:))
Az önce dolabımı toplarken aklıma geldi bunlar.Eskiden mağaza dizaynını kullanırdım dolaplarım için.Kitap gibiydi herşey.Ama artık o kadar değil.Sehpamda dergiler,kitaplar yayılmış durumda ki bunların çoğu bana ait.Yanımda bir meyve kasesi duruyor yarım saattir her ne kadar bana batsada,duruyor işte.

Çünkü zaman kıymetli.Daha okunacak çok kitap var,Seyredilecek çok şey var.Öğrenilecek,araştırılacak çok şey var.Bazen bir anda hepsini okumak istiyorum.Tüm kitapları okuyayım,tüm filmleri seyredeyim.Ama zaman yok...
O yüzden itiraf ediyorum eskisi gibi takmıyorum düzene.Asla büyük dağınıklıklara gelemem hala.Ama kendimi de masadaki bilgisayar için üzemem :))

21 Eylül 2009 Pazartesi

Time is now


Sabah bu şarkıyla başladım güne sonra sanki bugünün hikayesi bu şarkıya göre yazıldı.Kısacık bir saniye farkıyla yakalanan sevdiklerim,zamanı gelip yapılan işler..Günüm böyle geçti.Herşeyin bir zamanı var.Zamanı gelince olur hepsi dedim.
Her iş bitince,gün çekilince penceremden biraz durulma vakti dedim.Aylarca hatta yıllarca bekleyen filmler vardır.An gelir seyretmeye başlarsınız.Kitaplarda öylerdir aslında çok uzun zaman bir dosttan alırsınız okumazsınız.Ya da bir heves kitapçıdan alır aylarca kapağını açmazsınız.Bir an gelir elinize alırsınız.AAA neden önceden okumadım ya da seyretmedim dersiniz.Yok ben artık demiyorum.Zamanı bu zamanmış diyorum.Demek bana anlatacakları varmış.Daha canı gönülden seyret oku sana anlatacakları vardır diyorum artık.

Aylardır bekliyordu bu film arşivimde .Orjinal ismi Finding Neverland,bizdeki ismi Düşler Ülkesi.Johnny Deepten daha çok Kate Winslet'in performansı göz dolduruyor bence.Kate Winslet oyunculuğu  filmi taçlandırıyor adeta.Bu filmle gözümde bir mertebe daha yükseldi.Film başlarken açıkçası sıkıldım.Bir durağanlık söz konusuydu.Ya da benim beklediğim akıcılık yoktu.Fakat sonlara doğru film bir akıcılık kazandı ve daha çok anlam kazandı.Ben de o hayaller içine daldım.Peter Panın nasıl yazıldığını anlatan bir öykü ilk bakıldığında.Ama öyle değil.Düşler var,düş kurmayı iyi bilenler bir de.


Yarım kalanlar ve istekler.Hayalleriniz genişse seyredin derim.Değilse de seyredin.Hayalleriniz ufka dayansın.En azından ben kendim için denedim.
Son günlerde hayaller konusunda başarısızdım.Zorladım kendimi,başardığım anlar oldu.
Şu an ise farkındayım hayallerim tüm gerçekliklerim.Hayallerim gerçek oldu zamanında.O zaman, zamanı geldi.Şimdi tozlu raflardan çıkardım hepsini.Filmde bana bir işaret vardı.Hiç uçurtma uçuramadan geçen çocukluğuma.Zamanı geldi.Ben ulaştım.

İşaretler bunu gösterdi.Varolamayan ülkede yaşasamda...

Ama ben bir şişe şarap içsemde düz yürüyebilendim..
Ayakkabılarını ters giyse bile yolunu bulabilendim...
Birileri sussa bile konuşabilendim...


Şimdi biliyorum o varolmayan ülkede bir prensestim.
Aslında ben hep bir prensestim ve hep sevilendim.
Vazgeçilmeyendim.
Şimdi ne olursa olsun
Sonu hep iyi olandım..

20 Eylül 2009 Pazar

İyi Bayramlarrr!


Herkese mutlu bayramlar!
Uzaklarda olup özlem çekenler,gün gelip kavuşacakları günün yakın olduğunu bir an kalplerinden hissederek,sevdiklerinin özlemini bir anda olsa dindirebilirler umarım.
Hastaları olan ya da hasta olanlar dertlerine derman bulup,kısa zamanda şifaya kavuşurlar umarım.
Kapılarının çalmasını bekleyenler umarım bekledikleri kişilere kavuşur bu bayram.
Uzun zamandır görüşmeyen ya da dargın olanlar bu bayram barışırlar umarım.
Büyüklerin kapıları sık sık çalınıp,küçüklerin de cepleri bol bol para görür umarım.
Sevdiklerinizle birlikte ağzınızda şeker tadıyla,tatlı tatlı sohbetler edip.bayram sofralarında neşe ile yemekler yersiniz umarım.


Herkese güzel,huzurlu ve sıhhat dolu bir bayram dilerim.
Küçüklerin gözlerinden,büyüklerin ellerinden öperim:)
İyi Bayramlar!



19 Eylül 2009 Cumartesi

Cumayı yazmak isterken cuma bitti:)

Bugün insanları kırmamak için kendimi ne kadar kırdığımı fark ettiğim günlerden biriydi.İş hayatına başlayınca uyum sağlama adına kendimi hep kontrol ettim.Burada dur,söylediklerini kulağın duysun dedim kendi kendime.Ezdirmedim tabi kendimi.Hep idare eden taraf oldum yine de.Kimsenin beni idare ettiğini sanmıyorum,istisnalar dışında.Eskiden bu bana daha çok rahatsızlık veriyordu.Artık eskisi gibi değil.Ben buyum ve değişmem biliyorum.

Cumaya göre yoğun bir işi günü geçirdim.Bu yoğunluğun içinde de bu tarz düşüncelere daldım.

Sonra sustum.Bu sıralarda çok susuyorum ben.Kafamı çok düşünce ile de doldurmak istemiyorum.Cumadan başlayan tatilimde bayram ziyaretleri,okunacak kitaplar,görülecek filmler listesi dışında kafama başka şeyler sokmak istemiyorum.

Ana odaklanmaya çalışıyorum.Zor biliyorum.Geçmişi de,geleceği de fazla düşünmek istemiyorum.İşte tam bu düşüncelerimle ilgili bir kitap okuyorum.Çok sevdiğim bir arkadaşım tavsiye etti.Aykut Oğut "Evrenden Torpilim Var"


Diğer Secret tarzı kitaplara göre daha bir uygulama şansı yüksek öğretilerle dolu.Kitabın başlarındayım fakat beğendiğimi söyleyebilirim.Tüm bu yazanları okumak bir kenara uygulamak önemli olan.En basiti GÜZEL DÜŞÜN,GÜZEL ŞEYLER SENİ BULSUN düşüncesi çokta hafife alınacak bir cümle değil.Birileri için iyi dileklerde bulunmakta öyle.Ya da dua etmek.Bunlar insanın enerjisini gerçekten çok etkiliyor.Güne güzel başlamak,güzellikleri getiriyor.Basit aslında.Bazen de zor dediğinizi duyuyorum.Çünkü sadece bizim düşüncemizle olmuyor.Çevremizdekilerin de güzel düşünmeleri gerekiyor.
Kitap 15.baskısında,benim elimdeki de 15.baskıya ait.


Yine de yazmayacaktım ama uzaklardaki bir kuş bana hatırlatma yaptı.Elimde vanilya aromalı kahvem öylece ekrana bakıyordum.(Son haftalardaki yeni favorilerimden biri vanilya arolamı süt tozu ile yapılmış kahve).Yazmak ve yazmamak arasında gidiyordum.Neyse güzel kuş,sana selamlar olsun bu sessiz kelebekten;)

16 Eylül 2009 Çarşamba

Blogspotkayıp.com

Herkes şikayetçi,günlerdir kendi hesabımıza bile bakamıyoruz.Sadece bir kumanda paneli.Tıkladın mı bir şey yok.

Bak bu akşam ben de öyleyim bir sessizlik hakim bende de.İçten içe sustum.Yoksa çok mu yorgunum.Umursamıyorum.Duygu haritamı çıkarsalar görecekleri uçuk bir mavi olurdu.(Okuyanlar bilir Empati adlı kitapta duygular renklerle ve kokularla tanımlanıyor)

Böylesi daha iyi aslında,duymamak,düşünmemek,susmayan beyin yormuştu beni..

13 Eylül 2009 Pazar

Fringe

Televizyonlardaki favori dizilerin sezonları başladı.Ama benim takip ettiğim dizilerin yeni sezonları henüz başlamadı.Hal böyle olunca ben de uzun zamandır izlenmeyi bekleyen diziler arasından Fringe dizisini seçtim.Aslında zamanında biraz izlemeye başlamış sonra devam etmemiştim.Yeni bir dizi değil,izleyenler mutlaka vardır.
Dizi X-Files tadında,gerçi ben o yıllar müziğini duyar duymaz korkardım:))Ürkütürdü müziği beni,ehh küçük bir çocuktum oynadığı dönemlerde.
Dizide bilimle ilgili hayal edebileceğiniz pek çok şey için evet bunlar olabilir,bunlar da fazla hayal diyebilirsiniz.Tabi beni çeken ilk konulardan biri dizinin bir çok sahnesi bir laboratuarda geçiyor:))
Sınır bilimi denilen konu dizinin ana teması.Bir profosörümüz var ki kendisi bizim düzlemimizi büken deneyler tasarlamaktan ve bunu yapan diğer insanların çalışmaları üzerine araştırmalar yapmaktan zevk alıyor.Tabi ki devletin ve dünya devi bir şirketin bu deneylerle ilgisi var.İşin içinde ajanlar,masum insanlar,bilinmeyenler de olunca aksiyon artıyor.
Bana göre ilk bölümlerde aksiyon dolu sahneler daha can alıcıydı,sonraki bölümlerde tempo biraz düştü.Temponun düştüğünü hisseden senaristler 10.bölümden itibaren ilk bölümlerdeki gibi aksyion ve merak öğelerinin dozunu arttırmışlar.
Dizide adı geçen DÜZEN bende çok fazla merak uyandırmaya başladı.Bu durumda baktığımızda bazı açılardan Losta benziyor değil mi?Bu benzerlik çokta şaşırtıcı değil aslında.Çünkü dizinin yapımcılarından biri Lostunda yapımcısı olan J.J.Abrams.Bilinmeyenler ve bilimle paralel konular da Abramsın tarzı.Lost kadar heybetli bir yapım değil.Ama hayal gücümüzü gelişterecek çok fazla öğe barındırıyor.
1.sezon televizyonlarda oynadı ve 2.sezonu 17 eylülde başlayacakmış.Bu tarz konular ilgilinizi çekerse izleyin derim.

Hayat var

İnişler var,çıkışlar var..
Gidişler var,dönüşler var...
Acı var,tatlı var...
Gözyaşı var,kahkaha var..
Ama asıl nerede sağlık var,asıl orada hayat var...

Soysuzlar Çetesi


Kaç haftadır gitmek istiyordum bu filme.Filmi izlemek için gittiğimiz sinemada bu film yoktu ve ilk hafta izleyemedik.Gösterimden kalkmadan gitmek istedim.Az önce sinemadan geldik ve hemen yazmak istedim.

Orjinal ismi ile tabiki dilimize çevrilemeyeceği için ( inglourious basterds )Soysuzlar Çetesi yanılmıyorsam 3 hafta önce gösterime girdi.Bir Tarantino filmi.Aslında ben Tarantino filmlerini çok çok sevmem.Fakat tarzı karşısında her zaman şapka çıkarırım.Diğer filmlerde olmayan kendine has tarzı Tarantino ismini yaratmıştır bu tarz.
Fimlerinin kurguları çok güzel ama kan revan dolu sahneler bir süre sonra bana rahatsızlık verebiliyor.Sadece kan revan dolu sahneler değil tabi,şiddet dolu sahneler de aynı şekilde.Tarantinonun diğer seğrettiğim filmlerinin, aksine bu film çok eğlenceliydi.Şiddet,kan bolca vardı.Ama değişikte bir espri anlayışı vardı. Şiddeti dengeleyen espri anlayışı olmuş.


Brad Pitt'e değinmeden de geçemeyeceğim.Gerçekten çok iyi bir oyuncu,onu izlerken insan rolünün hakkını verdiğini düşünüyor.Filmlerdeki başarısı ben sadece yakışıklı biri değilimi anlatan en somut durum.


Filmde diğer çekici karakterlerden biri de Hans Landa isimli Alman subayı.Zevkle seğrettirmiştir kendisini.


Özetle filmin konusuna gelince Nazilere savaş açan bir grup Amerikan Yahudinin işgal altında olan Fransada yaptıkları.Politik açıdan ele almayacağım.Ama büyük ihtimalle bu nedenlerden ötürü bol bol ödül alacaktır.Olanları masaya yatırırsak zaten bu kadar basit değil.Filmde zaten sadece Tarantionun hayal ürünü.Tarantino zekasına yakışan çok fazla ilginç öğe var ki mutlaka görülmeli.Sinema perdesinin yakılması gibi.
Gerisini merak ederseniz izleyin derim. Filmin Türkçe sitesine de göz atabilirsiniz.

11 Eylül 2009 Cuma

içimdeki renklerden,seslerden ..2

  • Yalnızlığın en çok anlaşıldığı anlarda insan kendine acımayı bırakmalı.En kötü şeydir insanın kendine acıması böyle anlarda.En güzeli o en derinlerdeki iç sesi durup dinlemek,o bet sesli acıyan sese inat.
  • Durup dinlemek zormuş iç sesi çoğu zaman da.Öyle kalabalıklar,öyle sesler vardır ki,kendini anlamazsın böyle zamanlarda.Kendine dönmek beş dakika da olsa,seni rahatlatırmış.
  • Oturup hesabını yapmalı geçmişin bazı zamanlarda.Hesap kısa kesilmeli,alınmış dersleri gözden geçirmeli, bugüne odaklanmalı.Gelecek bir yerlerden hesaba katılmalı da çok güvenmemeli...

  • Kırdığın kalpleri hatırla,dileyebilirsen özür dile,çok uzaklarda ise sen af dile duymasa da,belki sesini duyar affeder seni yıllar sonra olsa da..

  • Suçlamaktan vazgeç başkalarını,kendini de bu arada.Şartlar böyle deyipte geçme tabiki de!Nedenlerini düşün,sorgula,anla ki suçlama!

  • En çok sevdiğin en çok acıtan olsa da,en güzel anınızı hatırla!Belki dağılır bulutlar..Hayat çok kısa,gerçekten çok kısa ne de olsa.

  • Hiç uçurtma uçaramamış olsan da,elini göğe uzat tahta uçağınla,o gökyüzü,o bulutlar senin ne de olsa.Mavi senin kardeşin,beyaz senin tenin,uçak senin hayallerin...Uçur gönder sonsuzluğa...

10 Eylül 2009 Perşembe

Artık dayanamıyorum

Çok zor günler geçiriyoruz bir kaç gündür.Sel çok can aldı,çok can yaktı.Her gün gelip geçtiğimiz yollarda belki de biz olacaktık onların yerinde.Ya da yakınlarımızdan biri.Sel karşısındaki acizlik ayrı bir konu,yağmalayanlar ayrı,üstüne üstlük saçma sapan konuşanlar ayrı.


Şehitlerimiz ise içimi ayrı bir dağladı.Her şehit haberini duyduğumda,ailelerini gördüğümde boğazıma bir acı oturuyor nefes alamıyorum.Kalbimin,kemiklerimin hatta her hücremin sızım sızladığını hissediyorum.Dur diyen yok.Diyecek olan da yok görünür de.Vatan hainleri dolu güzel ülkem.


Dayanamıyorum.Dayanamıyorum..Bu kadar değişmemize,herşeyi unutmamıza dayanamıyorum.Bu kadar insanlıktan uzaklaşmamıza inanamıyorum.Bu kadar kötüleşmemize inanamıyorum.İnsanlıktan çıkmamıza inanamıyorum.Ne zaman bitecek tüm bu olanlar.Biz yine birbirine destek olan,namuslu,çalışkan,ülkesini seven insanlar halimize ne zaman döneceğiz.Yazık..Çok yazık..

7 Eylül 2009 Pazartesi

İçimdeki renklerden,seslerden..

  • İnsan değiştiremediklerine dokunamayınca elinin altında,kolayında ne varsa onu değiştirmeye çalışır.Hem böyle gelmiş böyle gider nasılsa..Küçük değişimler mutlu eder kısa süreli de olsa.Ama kafalarında bir yerlerde hep değişmeyenler vardır.Ben nasılsa sabitim der geçer öyle anlarda da..
  • Değişmez dediğin şeyler değişebilir bir anda.Yapmam,etmem,eylemem,yemem,içmem dersin bir bakmışsın müptelası olmuşsun.İnsan hep kendi lanetlerini taşır bir anlamda..

  • Başkasına söylemek kolaydır bazı zamanlarda.AAA neden böyle yapıyorsun ben olsam böyle yapardım dersin.An gelir aynı durumdasındır.Belki de o böyle yapardım dediğin şey aklının ucuna bile gelmemiştir.
  • Planlar yaparsın,saatlere bölersin kendini.Şimdi kalkıp sunumumu hazırlayacağım ya da yarınki toplantıya hazırlanayım dersin.İçindeki tembel coşar aman otur biraz daha yoruldun ne de olsa..
  • Bir de bir dinginlik vardır bazı anlarda.Bilirsin,susarsın,susarsın..Kelimeler hiç kalmamış gibi.Aslında çok kelime vardır.Söylersen izi kalır,tozu kalır,bir daha yok edemezsin.
  • Ama tersini çevirmek güzeldir resimlerin.Bir zamanlar bakıp bakıp göremediğin manzara kimbilir kimlerin cennetidir.Sen de çevirsen baş aşağı en güzel cennet senindir..

5 Eylül 2009 Cumartesi

sonra deki neden kilo aldım?


Dün akşam sütlaç yedim,sonra yürüyüş sonrası mola verdik hiç tatlı yememiş gibi oturdum bir de bundan yedim.Yürüyüş sonrası ödülü:)
Süper güzel bir tadı var,bu çeşidini denememişim.
Durdurulamaz bir tatlı canavarıyım.Dondurma deyince hayır demem imkansız.Yerken çocuk gibi mutlu oluyorum.
Belki de çocukken yiyemediklerimin acısını çıkarıyorum.Nanemolla büyüyen ben bronşitli bir çocuktum.Dondurma benim için hayaldi çook uzun yıllar.Sonrasında iyileşince yemeye başlamıştım.
Hayat bazen sadece tatlılarla tatlı olabiliyor değil mi:))
Yok öyle trajik bir durumum tatlılara sığınmak gibi.İstersem de bal gibi frenlerim.
Bal gibi mi:))

Gölge ve ayna


glitter-graphics.com


Gölgemi mi sevdim,
O herşeyi büyüten yanımı,
Yoksa aynadaki yansımamı,
Sahiden ben olan yanımı...

4 Eylül 2009 Cuma

Düş perisi


glitter-graphics.com

Uyudum,uyandım,
Yine uyuyakaldım,
Gecenin koynuna daldım,
Bir düş perisi geldi,
Bana yeni hayaller verdi,
Elimi açtım avucuma kondu,
Dedi ki bunlar senin yeni hayallerin,
Ben de ne zamandır hayal kuramıyordum,zorlanıyordum dedim,
Bir süre senin bunlar idare et dedi ve gitti,
Şimdi ben yeni düşler içindeyim,
Hayaller ülkesinde,ışıklı bir yoldayım,
Gözlerimi açmaya korkuyorum..

2 Eylül 2009 Çarşamba

Şoktayım!!!

Nasıl bir şoka girdim anlatamam.Kendi kendimi şoka soktum diyebilirim.Uzun zamandır birlikteydik.Bir takım planlarım vardı.Aslında sadece biraz itina göstermekti niyetim.

Amaaaaaaa......

Yok gitti...

Hayatımda bu kadar uzadığı bir dönemi hatırlamıyordum.Ama sağlıksızlaşmıştı.Bakım yapamamıştım son günlerde.Çok iyi de görünmüyordu.Uçlarından kestirmekti niyetim.Sevgili kuaförüm eline makası aldı ve kısacık kesti.Ben de böyle sustum,her zaman çok konuşan ben,kabullendim.Hani kuaförümde yıllardır gittiğim arkadaşım gibi biri olunca durum daha mı farklı oluyor bilemiyorum.Neyse ben şimdi sürekli aynalara bakıyorum.Alışmaya çalışıyorum.

Aslında bir anda saçlarımı kestirmek çoğu zaman yaptığım bir eylemdir.Değişiklikleri severim.Kökü bende nasılsa der geçerim.En azından ne kırık kaldı,ne de sağlıksız saç uçları.

Bir de çok değişik bir imaj var şu an elimde:)

Bir adet minik serçe az sonra size şarkı söyleyecek :)

Diyet yapanlar,formuna dikkat edenler

Okuyanlar olur belki,ama kaçıranlar olur düşüncesi ile bugün Sabah gazatesinden Ayşe Özyılmazel in yazısından alıntı yapmak istedim.Ayşe Özyılmazel Taylan Kümeliye gidip diyete başlamış.Gün içinde meyveli sulardan içtiğinden söz etmişti dünkü yazısında,bugün ise tarifini yazmış;

Aşağıda link tıklayabilirsiniz şekerler:)

Bırakın zayıflamayı çok sağlıklı bir karışım, önümüzde soğuk havalar,vücut direncini arttıracaktır mutlaka.


http://www.sabah.com.tr/Gunaydin/Yazarlar/ozyilmazel/2009/09/02/mucize_tonik_tarifi_no_1

sonbaharı karşılayan yağmur


glitter-graphics.com

Günlerdir sonbahar geliyor,yaz bitiyor diye düşünürken,bu sabah dışarı adımımı atar atmaz yağmurun yağdığını gördüm.İşte şimdi yağmur sonbaharı karşıladı dedim.

Yaz geçti,şimdi içimde yaz,çocukların olmadığı oyun parkının terk edilmişlik hüznünü taşıyor.Yaz geçti,güneşte uzaklara taşınacak gibi.

Sonbahar sevdiğim mevsimlerden biridir.Yeni başlangıçlara gebe olmuştur hep benim için.

Yağmur sonrası yağan yağmurun kokusu,nasıl ferahlatır içimi.O kokuyu şişeleseler,ilk alacaklardan biriyim.Masama koyar sürekli içime çekerim.

Sonbahar hepimize güzellikler getirir umarım.İçinde hüznü barındırır belki,ama ben taze başlangıçlarla,güzel haberlerle,gelmesini umuyorum.

Bir şeyleri ertelemeyelim,belki erteleyip durduklarımız için güzel başlangıçlar yaparız.Belki de hoş başlangıçlar getirir kimilerine;))

Belki sıkıntısı olanlar var aramızda onlara şifa olsun.Yağan yağmurlar yüreklerini de ferahlatsın.

Hani kimimiz de beklediği haberleri alsın,sevinsin.

Liste uzar gider, aslında herkes kendi dilediklerini içinden şöyle bir geçirsin,eklesin listeme..

Nasıl başlarsak öyle devam edermiş,BU SONBAHAR GÜZELLİKLERLE GELSİN!